Karadağ gezilecek yerler

Bu yıl hem doğa hem tarih hem deniz olsun diyerek Karadağ’ a gitmeye karar verdik. İyi ki de öyle yapmışız. Doğası muhteşem, gezilecek tarihi yerler var mı derseniz bolca, yemekler harika, eğlencesi var ve de birçok Avrupa ülkesine hatta şu anki Türkiye’ye göre de fiyatlar oldukça iyi. Vizesiz gidilecek ülkelerden olması da ayrı güzel. Gezmeyi sevenlerin mutlaka planlarına eklemeleri gereken bir rota.

Ekim’in ilk haftasında gittiğimiz için denize giremeyecek miyiz diye endişelendik ama artık bahtımıza deyip yola çıktık. Yaz ayları dışında gidecekseniz ya da denize girmeyi planlamıyorsanız kalacağınız süreyi 3 tam gün olarak yapmanız yeterli olacaktır. Karadağ kışın da gezilebilecek bir ülke.

Tatilimizi 6 gün olarak planladık. Hava şansımıza gündüz saatleri güzel ısındığı icin denizden de faydalandık ancak bazı plajlar mevsimden dolayı kapalıydı. Yüzmeyi seviyorsanız ve daha sıcak zamanlarda gidecekseniz Karadağ’ın güzel denizinden olabildiğince faydalanmanızı tavsiye ederim.  Deniz gerçekten muhteşem, tertemiz, tuz oranı oldukça iyi rahatsız etmiyor ve ısısı da iyi. Ama Temmuz-Ağustos aylarında hava çok sıcak, turistik bölgeler çok kalabalık ve plajlarda yer bulma sorunu yaşanabilir. İdeal zaman Haziran ve Eylül ayları olabilir.

İstanbul’dan Montenegro’ya hem başkent Podgorica hem de Tivat havaalanlarına direk uçuş bulunmakta. Biz kalmak için Budva’yı seçtiğimizden dolayı Air Montenegro havayolunu kullanarak İstanbul-Tivat-İstanbul olacak şekilde uçak biletimizi aldık. Gittiğimiz dönemde gidiş uçağı İstanbul’dan saat 15.00 civarı kalkıyordu. Uçuş yaklaşık 1.5 saat. Ülke saati Türkiye’den 1 saat geri olduğu için yaklaşık saat 15.00 gibi Tivat’a vardık. İstanbul’dan bizi yoğun yağmurlu bir hava uğurladı ama güneşli bir Tivat bizi karşılayarak moralimizin düzelmesini sağladı.

Üzerinde biraz çalıştıktan sonra kalmak için Budva’yı seçtik hatta bir ara acaba bir iki gece Kotor’da kalsak daha mı pratik olurdu diye de düşündük ama gidince buna hiç gerek olmadığını, mesafeler çok yakın olduğu için bavul topla otel değiştir değmeyeceğini gördük. 

Mutlaka zevkler ve beklentiler birbirinden farklı ama iyi ki de Budva’da kalmışız. Evet, Budva’da daha çok yapılaşma var ve bozulmamış olan Kotor,  Perast vb yerler kimliğini daha iyi korumakta ama bizce Budva hem daha oyalayıcı bir şehir hem yeme-içme cesitliligi açısından daha zengin hem de Kotor’a göre çok daha uygun fiyatlı. Özellikle de deniz tatili yapıyor ve uzun kalacaksanız Budva tercih edilmeli ama kısa süreli seyahatlerde nerede kaldığınız çok da önemli değil açıkçası. Küçük bir ülke olduğu için Kotor’da kalıp Budva’ya da rahatlıkla geçebilirsiniz. Bu arada Kotor iç körfez olduğu için denizi daha kirli olabiliyor.

Uçağımız 15.30 gibi Tivat havaalanına ulaştı. Oldukça küçük bir havaalanı. Otobüs kullanmak istiyorsanız havalimanı içinde otobüs durağı yok. Otobüs durağına havalimanı otoparkından çıkıp otoyolda sola dönüp yaklaşık 200 metre yürüdükten sonra ulaşabiliyorsunuz ancak yol gelişli gidişli bir yol ve yer yer kaldırım yok, dikkatli olmak gerek. Bu otoyol ülkede tüm beldeleri birbirine bağlayan otoyol. 

Otobüs Tivat-Budva otobüs ücreti 4 euro, 1 euro da bagaj toplam 5 euro, oldukça ekonomik. Tivat-Budva arası 20 km ve otobüsle yaklaşık 30 dakikada ulaşılıyor tabi bu söylediğim bizim ki gibi yoğunluğu düşük bir sezon için geçerli. Yazın trafik yoğunluğu arttığı için süre 40-60 dakika olabiliyormuş. Yaklaşık yarım saat arayla otobüs bulunuyor. Yine de dönüşünüzde uçağınızı kaçırmamak için temkinli olmakta fayda var. H.limanı çıkışında taksiciler sizi almak için yarış halinde oluyor. Ücret yaklaşık 25 euro. Limanda araç kiralamak da mümkün. Taksi ile yaklaşık 20-25 dakikada Budva’ya ulaşabiliyorsunuz.  

Tivat’a vardığımızda şanslı günümüzdeydik. Havalimanından çıkar çıkmaz hususi bir araç durdu ve Budva’ya kişi başı 5 euro gibi bir fiyatla bizi götürebileceğini söyledi, yani otobüs fiyatına. Aracında wifi da vardı. Binerken Budva otobüs durağına kadar anlaşmamıza rağmen kalacağımız otele kadar bıraktı. Böylelikle oldukça zaman kazanmış olduk. Kaldığımız süre içinde bu şekilde birkaç kez daha korsan taksi kullandık, korsan taksicilik Karadağ’da oldukça yaygın. Ama binmeden önce mutlaka fiyat alın. 

Karadağ haritası

Karadağ kaç günde gezilir ?

  1. Gün Budva

Oda-kahvaltı bir otel arıyorduk ve gitmeden önce birkaç öneri almıştık ama gideceğimiz tarihlerde uygun yer olmadığı için internetten bulduğumuz Otel Kadmo’da karar kıldık. Budva’da çeşitli bütçelerde kalacak yer bulmak mümkün. Kaldığımız otel hem merkeze yakın hem de çok sakin bir sokakta. Yeni bir otel, temiz, odaları çok geniş ve ferah. Otobüs terminaline yürüyerek 4 dakika, şehir içi otobüs durağına da yürüyerek 3 dakika. Her yere yakın. Old town yürüyerek 15 dakika. Tekne turu, boka bay turu vs. almak isterseniz en fazla 7-8 dakika yürüyerek sizi alacakları yere ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca kahvaltısı fena değil ve çeşit yeterli, aç kalmıyorsunuz. Çalışanları son derece kibar ve yardımcı. Ne isterseniz sorabilirsiniz, dakikalarca sıkılmadan bilgi veriyorlar. Budva’da marketler akşam 22.00’ye kadar açık tek istisna Pazar günü. Pazar günü daha erken saatte 16.00 gibi kapanıyor ama daha geç saatlere kadar açık olan küçük bakkal tarzı alışveriş yerleri de var.

Otele saat 16.30 gibi vardık. Hızlıca eşyaları bırakıp hemen şehri turlamaya başladık. Slovenska Obala caddesi üzerinden ki bu caddeye Budva’nın kalbi diyebiliriz, yürüyerek ve de yemek yiyeceğimiz yerleri keşifleyerek Stari Grad diye adlandırılan Oldtown’a giriş yaptık. 

Geçmişi 2.500 yıl öncesine dayanan bugünün turizm kenti Budva aslında küçük bir yarımadayı kaplayan tarihi bir şehrin etrafında zamanla yerleşimin gelişmesi ve büyümesiyle oluşmuş. Sonunda da Karadağ‘ın en çok turist çeken şehri olmuş.

Stari Grad’ı ziyaret ettiğinizde sokaklardaki hediyelik eşya dükkanlarını dolaşmanızı, cafelerinde oturup bir kahve veya güzel bir Karadağ şarabı içerek sürekli hareket halindeki turist kalabalığını seyretmenizi tavsiye ederim. Bu arada Stari Grad’taki dükkanların birçoğunun işletmecisinin Türkler olduğunu söylemek gerek. Burası gerçekten Türkiye’nin bir ili gibi. İnanın şu an İstanbul’da olduğundan daha sık Türkçe konuşan insanlarla karşılaşıyorsunuz:))

Budva gezilecek yerler :

  1. Stari Grad (Old Town)
  2. Citadel (Hisar)
  3. Azize Maria Kilisesi
  4. Holy Trinity Kilisesi
  5. Aziz Sava Kilisesi
  6. Aziz Ivan Kilisesi
  7. Arkeoloji Müzesi
  8. Dans Eden Kız Heykeli
  9. Sveti Stefan Adası
  10. Sveti Nikola Adası
  11. Budva Plajları & Tekne turu
Budva Stari Grad
Budva
Budva

Dans eden kız heykelini görmek için, Stari Grad’dan çıkıp Mogren Plajı’na giden, kayaların altına oyulmuş olan patikaya girdiğinizde, sadece 50 metre yürümeniz yeterli.

Budva Dans eden kız heykeli

Dönüp Stari Grad’a baktığınızda hemen önünüzde bu bronz heykeli göreceksiniz. Bu heykel, arkasındaki Stari Grad manzarası ile tam Instagram’lık bir görüntü sergiliyor. Akşam üzeri giderseniz foto çekilmek için ışık çok daha güzel oluyor.

Old town’ı sokaklarını turladıktan sonra yemek için Old town’a çok yakın bir yerde olan  Slovenska Obala caddesi üzerindeki The Old Fisherman’s Pub’da karar kıldık. Yeme/İçme deneyimlerimizi ekteki link de bulabilirsiniz.

2.GünBudva

İkinci günümüzü sabahtan karayolu ile Sveti Stefan adasına gitmek, öğleden sonra da yaklaşık 1.5 saat süren Sveti Stefan adasını bu kez de tekne ile denizden görebileceğimiz, sonrasında da Hawaii adasına gidip 30 dakika mola veren küçük tekne turunu almaya karar verdik. 

Otelimiz otobuslerin de gectigi ana cadde olan Adriatic Hwy’e çok yakin oldugundan yürüyerek duraga geldik. Otobüs beklerken yanımıza yaklaşan korsan taksinin kişi başı 3 euro olan cazip teklifini kabul ederek korsan taksi ile Sveti Stefan’a ulaştık. Bu arada otobüs 2.5 euro, ayrıca otobüs dediğime bakmayın bunlar aslında bizim minibüslerin kıvamında çok da büyük olmayan ulaşım araçları. Ödemeyi binince şoföre yapıyorsunuz. Budva-Sveti Stefan arası yaklaşık 9-10 km.

Her nekadar birbirimizin dilinden anlamasak da şoföre bizi yarımadayı yukarıdan görecek şekilde tepedeki otobüs durağında bırakmasını anlatabilmeyi başardık. Bence sizler de dilerseniz öncelikle yukarıdan bu harika manzarayı görüp daha sonra aşağı doğru yürüyerek yarım adanın halka açık olan plajına ulaşabilir ve dilerseniz plajda yüzüp, harika fotolar çekebilirsiniz.

Budva Sveti Stefan 15. yüzyılda Venedikliler tarafından Türkler’den ve korsanlardan korunmak için yapılmış. İçerisinde 100 kadar ev, 3 kilisenin olduğu, dar bir berzah ile kıyıya bağlı olan Sveti Stefan Adası, 19. yy’da 400 kadar kişinin yaşadığı bir yermiş. Etrafı surlarla çevrili ada1960’lı yıllara kadar bir balıkçı köyü olarak gelmiş. 1934 yılında ise, Sırbistan kraliçesinin yazlık sarayı inşa edilmiş. 2007 yılında, Karadağ’ın turizmini canlandırmak için Sveti Stefan adası 30 yıllığına Aman Resorts otel grubuna kiraya verilmiş. Eski binaların dış cepheleri büyük ölçüde korunmuş ancak içleri renove edilerek oldukça lüks ve modern bir otel atmosferi yaratılmış. Ada’yı gezmek için ya konaklamak ya da içindeki restoranların birinde yemek yemek vs. gerekiyor. 

Tepeden Sveti Stefan manzarasını gördükten sonra aşağıya doğru yürümeye başladık. Yaklaşık 300 metre yürüyünce soldan içeri doğru giren yola saptığınızda villa Milocer’e ait özel plaja giden yola giriyorsunuz. Yaya olduğumuz için otopark bariyerinin yanından yürüyerek geçtik, parkın içinden plaja ulaştık ve harika bir manzara ile denizin bizi beklediğini gördük. Gittiğimizde sezon sonu olduğu için şezlong, şemsiye bulunmamaktaydı ama havlunuzu atıp keyfini çıkarabilirsiniz. Bu arada deneyimlediğimiz kadarıyla Karadağ plajları taşlık. Şayet deniz tatili için gidiyorsanız ve bagajınız müsaitse deniz ayakkabısı almanızda fayda var.

Yaklaşık 300 metre uzunluğunda tek kelimeyle muhteşem bir plaj. Aracınızla gelecekseniz otoparkı ücretli, sanırım 12 euro imiş, İki şezlong 1 şemsiye 16 euro.  Sveti Stefan yarım adasının diğer yanındaki plaj Crvena Glavica beach. Yine giriş ücretsiz ama şezlong ve şemsiye ücretli ve oldukça pahalı. Yanınızda termosunuzu ve atıştırmalıklarınızı alıp harika denizden ve Sveti Stefan’a karşı yüzme keyfinden sonuna kadar faydalanın derim. Ülkenin her yeri denize girilebilecek harika plajlarla dolu ama biz burayı ayrı bir beğendik.

Bu görsel şöleni iyice içimize sindirdikten sonra geldiğimiz yoldan geri dönerek caddeye çıktık ve sol tarafa yürüyerek otobüs durağına ulaştık. Turist information noktasının önünden minibüs otobüse binerek Budva’ya geri döndük. Kişi başı 2 euro. Bu arada Budva belediyesine bağlı, Sveti Stefan’a varmadan yer alan Przno köyü’de gerçekten harika küçük bir köy. Bu köydeki Przno ve Queen’s Plajları’da yüzmek için harika seçenekler olduğunu aklınızda bulundurun.

Budva merkeze dönünce Budva sahilinden kalkan, Sveti Stefan’ı denizden görüp fotoğraflayabileceğiniz sonrasında da Hawaii adasına gidip yaklaşık yarım saat adada mola verilen tekne turumuza katıldık. Bu tekne turları 1.5 saat sürüyor ve Ekim ayı olması dolayısıyla saat 12.00 ve saat 14.00’de olmak üzere günde iki kez yapılıyor. Yazın ise saat başı yapılıyor. Hawaii adası plajı yine Ekim ayı olmasından dolayı kapatılmış. Bu nedenle yazın yapıldığı gibi tekneyle gelmişken adada daha uzun kalayım sonraki teknelerin biriyle dönerim şansınız yok. Yazın gittiyseniz adada daha uzun kalıp güzel denizinden dilediğiniz kadar faydalanabilirsiniz. Bu arada dönüşte tekrar ücret ödemiyorsunuz. Sadece gidişlerde ücret ödeniyor dönerken dilediğiniz birine binip dönüyorsunuz. Ücreti kişi başı 5 euro. Ancak Budva’dan saati 25 euro ödeyerek şahsi tekne kiralarsanız durum daha farklı. Ödediğiniz saat kadar tekne sizi istediğiniz kadar gezdiriyor. Sveti Stefan’ı denizden de görmek çok güzel ama karadan manzarası bize göre daha büyüleyici. Hawaii adası ise deniz mevsiminde gittiyseniz mutlaka gidilmeli-görülmeli bir yer. Biz adada üşenmedik kısacık sürede denize de girdik, iyi ki de girmişiz, muhteşem bir denizi var. 

Saat 13.30 gibi turumuz sonlanarak Budva’ya döndük. Vakit erken hava da şansımıza çok güzel ve sıcak olduğundan günün geri kalanını geçirmek ve denize girmek için Mogren plajına doğru yöneldik.

Budva Mogren plajı ücretsiz girilen bir plaj, havlunuzu atıp plajdan faydalanabiliyorsunuz. Denizi yine çok çok güzel ama taşlık. Dilerseniz şezlong-şemsiye kiralayabiliyorsunuz, ücreti 20 euro. Duş, tuvalet olanakları mevcut. Old Town’a yakınlığından dolayı yazın çok kalabalık oluyormuş. Sahili çok uzun değil dediğim gibi muhteşem bir deniz. Burası yan yana geçişli 2 plaj aslında. kayalıkların altından geçip 2. sahile ulaşıyorsunuz.

3. günKotor ve Perast

Budva’daki otobüs terminalinden kişi başı 4 euro karşılığında otobüs biletimizi alarak Kotor’a gittik. Bahsetmeden geçemeyeceğim. Kendimiz fırsat bulamadık ama zamanınız varsa Budva-Kotor yolu üzerinde ve hemen Budva çıkısında, Budva merkeze yaklaşık 2,5 km mesafede bulunan Jaz beach harika bir plaj, kumsalı oldukça uzun ve daha az taşlık. Denizi biraz daha sığ. Ücretsiz büyük otopark mevcut. 2 şezlong ve şemsiye mevsimine göre 10-15 €. Duş ve soyunma kabini var ve ücretsiz. Su güzel ve plaj kumluk, denize girmek için harika ama elbette yazın oldukça kalabalık olacağından erken gitmekte fayda var. Buraya Budva’dan taxi 6 euro ve merkezden kalkan otobüsler ile de ulaşım sağlanabilir. Dönüş için plajın en solundaki iskeleden her buçuklu saatte yanaşan botlar ile de dönülebilir. Otobüsler çok kalabalık olduğundan yer bulunamayabilir. Plaj girişinde market var. Yiyecek içeceklerinizi yanınıza alabilirsiniz. Biz sadece yol üzerinde geçerken gördük, manzarası bile harika, görülesi. Bir kez daha Budva’ya gelirsek kesinlikle buradan denize girmeyi planlıyoruz. 

Budva-Kotor arası yaklaşık 20 km ve otobüsle gidiş bizim gittiğimiz dönemde en fazla 30 dakika sürüyor ama yüksek sezonda trafik eminim çok daha yoğundur ve yolculuk 45 dakikaya kadar çıkabilir. Kotor’a varınca otobüsten indik ve neden önce Perast’a gitmedik ki diye sorgulayıp Kotor’dan Perast’a geçmeye karar verdik. Siz de Perast-Kotor yapacaksanız önce Perast’a gidin sonra Kotor’a gelin derim. Şoförümüz İngilizce bilmiyordu ama turist olduğumuzu anladığı için bir kağıda 14.30 diye dönüşünde Perast’tan geçeceği saati bize bildirdi. Biz de nedenini sorgulamadık, keşke sorgusaydık:) Kotor’a dönmek için otobüs durağına geldiğimizde otobüsün saatini kaçirmistik ve bu mevsimde otobüsler oldukça seyrek geçmekteydi. Yaklaşık 20 dakika bekledikten sonra Kotor yönüne giden bir taksi kişi başı 3 euro fiyata bizi Kotor’a götürdü ve daha fazla beklemek zorunda kalmadık. Bu arada yaz dönemi otobüsler daha sık olabilir ama bu mevsimde 30-40 dakika arayla geçtiğini akılda tutmakta fayda var.

Perast gezilecek yerler

Perast , Kotor körfezinde ve Kotor’dan yaklaşık 12 km mesafede küçük bir yerleşim yeri. Gerçekten kartpostal kıvamında, Unesco koruması altında, çok güzel bir ortaçağ köyü. Perast bir görsel şölen, gerçekten kelimelerle anlatmak zor, Karadağ’a gidildiyse mutlaka görülmeli. Perast ayrıca St.George ve Our Lady of the Rocks adacıklarına en yakın yerleşim yeri. Sahilde dizili restoran ve kafeler var. Çok büyük bir yer olmadığından fazla mekan bulunmamakta. Ana caddesi trafiğe kapalı. Biz zamanımızın çoğunu dönüşte Kotor’da geçirmeyi planladığımız için burada çok oyalanmak istemedik. Zaten denize girmeyecekseniz çok da yapacak bir şey yok. 2 saatten az bir sürede rahatlıkla turlanabilir. St.George ve Our Lady of the Rocks adalarını bir sonraki gün alacağımız tekne turunda gezeceğimiz için buraları Peras’ta sadece karadan görüntüledik. Eğer Karadağ’da büyük tekne tura almayacaksanız, Perast’tan bu adacıklara tekne ile geçebilirsiniz, ücreti kişi başı 2 euro. Ayrıca Kotor’dan da aynı şekilde bu adalara tekne turları var.

Sahil boyunca yürüyerek güzel manzarayı içimize doldurduk. Perast’ta iki küçük ada dışında gezilebilecek yerler şehir müzesi (giriş 4 euro) ve St.Nicholas Church. Ayrıca denize girilebilecek harika plajlara sahip.

Perast St.Nicholas Kilisesinin çan kulesine 1 euro karşılığında çıkabiliyorsunuz. Biz de öyle yaptık. Kilise her gün 12.00’de açılıyor. 150 merdivenli çan kulesine ulaşınca yine görsel bir şölen sizi karşılıyor. Muhteşem bir manzarası var. Şayet çan kulesine çıkmak istemezseniz kiliseye yüzünüzü döndüğünüzde göreceğiniz sol taraftaki merdivenleri tırmanarak da harika fotolar çekebileceğiniz, muhteşem manzaralı sokaklara ulaşabilirsiniz.

St.George ve Our Lady of the Rocks adaları

Bir sonraki gün aldığımız büyük tekne turu sırasında yakından görüntülediğimiz ve gezebildiğimiz bu adalara Perast bölümünde yer vermek istedim.

St. George adası yada Sveti Djordje ibadethane olarak kullanıldığından ziyarete kapalı, gezilemiyor. İçinde manastır ve çan kulesi var.

Perast Kayaların Leydisi

Our Lady of the Rocks ya da Kayaların Leydisi ise insan eliyle 600 yıl önce yapılmış bir ada. Bu adada da bir kilise var ve ziyarete açık. 5 euro verip aldığınız tekne turu esnasında adaya çıkabiliyorsunuz ancak kiliseyi gezmek isterseniz ayrıca kilise girişinde 5 euro giriş ücreti ödemeniz gerekiyor.

Hikayesine gelince geçmiş zamanda burada birçok balıkçı yaşarmış. Balıkçılar bu bölgeyi gezdiğinde bir gün Meryem Ana figürlü bir ikon bulunuyor. Bu ikonu alıp manastıra getiriyorlar. Fakat bu ikon yine sabahları aynı yere geliyormuş. Bu birkaç gün böyle devam etmiş. Sonradan din adamları ve balıkçılar bunun bir işaret olduğuna karar vermişler ve burada bir kilise inşa etmeye karar vermişler. Fakat ada kayalıklardan ibaret olduğu için burada kilise inşa edilmesi çok zormuş. Daha sonra gemilerle buraya taş taşımışlar ancak getirilen taşlar bir türlü yerinde tutunamayıp suyun taşınmasıyla yer değiştiriyorlarmış. Daha sonra farklı tekniklerle taşları tutturup burayı yapay ada haline getirmişler ve en sonunda bu yapay ada üzerinde Our Lady Of The Rocks kilisesini inşa etmişler (1722 yıllında).

Adadaki chapel ve müze gerçekten ziyaret edilmeyi sonuna kadar hak ediyor. Tavan süslemeleri ve özellikle üst kattaki el yapımı goblen sanırım müzedeki en meşhur eser. Eşi uzun seyahatlere çıkan Jacinta isimli bir kadının gümüş ve altın tellerin yanı sıra kendi saç telini kullanarak işlediği ve yapımı 25 yıl kadar süren bir goblen yapmış. İşlemeyi bitirdiğinde gözlerinin görme yetisini kaybetmiş. İşlemenin alt sırasında kullandığı saç telleri koyu renkli iken ilerleyen yıllarda saçlarının beyazladığı, işleme üzerindeki motiflerde kullanılan saç tellerinden kolaylıkla görülebilmektedir. Elektriğin ve teknolojinin olmadığı zamanlarda yapılmış bu eser kadının ne kadar iyi bir sanatçı olduğunun da göstergesi.

Kotor gezilecek yerler

Kotor, Unesco tarafından koruma altında, Adriyatikle iç içe, etrafı yeşil dağlarla çevrili ve Orta Çağ mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Strari Grad’ı (Old Town) gezebileceğiniz Karadağ’ın en güzel yerlerinden biri. Kotor Körfezi doğal limanıyla büyük yolcu gemilerinin Avrupa’daki en önemli destinasyonlarından biri. Ayrıca sahip olduğu harika plajları nedeniyle de deniz turizmi açısından çok iddialı. Biz deneyimleyemesek de eteklerinde kurulduğu Lovcen dağı yürüyüş sevenler için harika rotalar sunmakta.

Sahip olduğu konum nedeniyle tarihte hep fethedilmek istenen ve Romalılar tarafından M.Ö.168 yılında kurulan Kotor, Bulgarlar, Sırplar, Macarlar ve Venedik hakimiyetine girmiş. Osmanlı tarafından da kuşatılan şehir, şehrin Venedikle yaptığı işbirliği neticesinde çok iyi korunduğu için Osmanlı hakimiyetine hiç girmeyen Karadağ şehri olmuş. Yugoslavya döneminde bir süre Yugoslavya’nın bir parçası olmakla birlikte dağılmadan sonra kendi başına Karadağ sınırları içinde kalmış. Şehrin nüfusununu büyük bölümünü Karadağlılar, Sırplar, Hırvat ve Yugoslavlar oluşturmakta bu da şehre farklı bir zenginlik katmakta. 

Kotor gezilecek yerler :

Eski şehir surlarla çevrili alan yani sur içinde kalan kısım. Uzun süre Venedik hakimiyetinde kaldığını hemen anlaşılıyor.

  1. Old Town (Eski Şehir)
  2. Kampana Kulesi
  3. Kotor Katedrali
  4. Kotor Saat Kulesi
  5. Sveti Luka Kilisesi
  6. St. Nikola Kilisesi
  7. Pima Sarayı
  8. Denizcilik Müzesi
  9. Napolyon Tiyatrosu

Eski şehire 3 adet kapıdan girilebiliyor. Kuzey, Güney ve Deniz Tarafı Kapısı. Deniz Tarafı kapısı sonradan açılmış bir kapı. Aracınızla gelecekseniz bu kapının dışında yolun karşısında araç park yeri var. Ayrıca bu kapının girişindeki turist infodan Kotor Old Town’daki  gezilecek noktaları ve planını gösteren harita edinebilirsiniz (Türkçe harita da var). Kapının üzerinde Yugoslavya Devlet Başkanı Tito’nun “Bizim olanı vermeyiz, başkasına ait olanı istemeyiz” sözünü görebilirsiniz. Kuzey kapısına Skurda Nehri üzerindeki kapıdan ulaşılabiliyor. Kotor’da konaklayacaksanız Deniz kapısı önünden kalkan otobüslerle Tivat ve Perast’a gidebilirsiniz. Budva’ya gidecekseniz Güney kapısına 5 dakika yürüme mesafesindeki otobüs terminalinden kalkan otobüslere binmeniz gerekmekte. Karadağ küçük bir ülke ve mesafeler çok yakın. Araç kiralarsanız elbette daha kolay ve vakit kaybetmeden gezme imkanına sahip olursunuz. Özellikle şehir merkezleri dışındaki plajlara ulaşmanız çok daha pratik ancak bizim yaptığımız gibi otobüs kullanarak da Kotor’u rahatlıkla gezebilirsiniz. Güney Kapısı ise 13. yüzyıl tarihli ve şehrin en sakin kapısı. Fotoluk harika bir kapı.

Kotor

Kotor Kampana Tower -Şehrin Skurda Nehri köşesinde kalan burç, 13. ve 14. yüzyıllarda kalenin güçlendirilmesi için yapılmış. Kotor Kalesi’ni gören, fotoğraf için güzel bir açıya sahip

Kotor Kalesi

Kotor Kalesi Tepesi (St.John) : Kotor’un körfezinin fyort benzeri manzarasını en iyi görebileceğiniz yer. Tepeye merdivenle çıkmak yaklaşık 35-40 dakika sürüyor. 1355 basamak var. Stari Grad içinden çıkılıyor ve merdivenlere nasıl gidileceğini gösteren tabelalar mevcut ancak çıkış kişi başı 8 Euro. Her ne kadar eşsiz bir manzarası olduğunu paylaşım yapanların fotolarından görsek de açıkçası biz gereksiz pahalı bulduk ve çıkmadık. Bununla beraber sabah 08:00’den önce tırmanışa geçerseniz bilet kesen görevlinin henüz iş başı yapmadığı için ücret ödemek zorunda kalınmadığını bir yerlerde okumuştuk. Erken gidip şansınızı deneyebilirsiniz. Zaten sıcaklarda Kotor’a gittiyseniz en iyisi de erkenden çıkmak. Ayrıca ücret ödemeden çıkılan bir yol daha olduğunu bir sonraki gün aldığımız Boka By tekne turundaki yerel rehberimiz söyledi ve yolu tarif etti. Kendisi bizzat buradan tepeye çıkmış, onun yalancısıyız:)

Tarifine göre Deniz Kapısı ve turist info noktası sağınızda kalacak şekilde yolda yürüyorsunuz. Skurda nehrini geçtikten ileride 2.sağdan dönüyorsunuz. Hatta saptığınız bu yolda sol tarafta  Kamelinja shopping center’ı göreceksiniz. Bu yolda dümdüz ilerliyorsunuz. Burası merdivenli bir çıkış değil, patika o nedenle tırmanmak daha uzun sürüyor. Yalnız tırmanışa geçtiğinizde yol ne zaman ikiye ayrılsa siz solu değil sağ tarafı seçeceksiniz. Tepeye ulaştıktan sonra dönüş yolunda bilet sorulmadığı için inişi paralı yoldan yapabiliyorsunuz. Burada tarif ederken karışık gibi görülebilir ancak oradayken ne açıkladığımı daha net anlayacağınıza eminim.

Kaleye ücretsiz çıkmak için takip edilecek yol

Kotor Lady of Remedy Kilisesi : Kotor kalesine merdivenli yoldan çıkarsanız yolun yarısında bulunan kilise. Ücretsiz tırmanma yolunu tercih ederseniz de dönüşte uğrayıp eşsiz fotolar çekebileceğiniz harika bir nokta. Biz çıkmadığımız için daha fazla yorumda bulunamayacağız

Silah Meydanı (Square of Arm) ve Saat Kulesi: Eski şehre Deniz Kapısından girdiğinizde solunuzda kalan meydan ve burada bulunan saat kulesi. Meydan oldukça kalabalık ve güzel. Soluklanmak için kafeler ve restoranlar bulunmakta. Silah meydanı Eski şehir Belediye Binası, Presin sarayı, Bizanti ve Beskuca Sarayları ve Venedik cephaneliği ile çevrili.

Kotor Saat Kulesi :  Silah meydanında (Square of Arms) her iki yüzünde de saat bulunan dikdörtgen yapıdaki kule. (Clock tower) 1602 yılında yapılmış. Ön cephesinde Karadağ prensliğine ait arma bulunmakta. Saat kulesi yapıldığından beri üzerindeki saatlerin hiç şaşmadan doğru zamanı göstermekte ayrıca tamir ve bakımları nesiller boyu hep aynı aile tarafından yapılmakta.

Pima Sarayı: Un meydanında yer Pima ailesinin sarayı. 17.yy da yapılmış ve cephesindeki koyu yeşil panjurları ile çok güzel bir yapı

 

Saint Thyrphon Katedrali– (Aziz Thyrphon) Roma Katolik katedrali. Kotor Old town’daki en gösterişli ve en önemli yapılardan biri diyebiliriz. Kotor şehrinin koruyucusu olduğuna inanılan Aziz Thyrpon’un kemikleri İstanbul’dan getirilmiş ve katedral inşa edilince buraya konmuş. Getirildiği günden beri Kotor’un en önemli festivallerinden biri olan St.Tripun Day düzenlemekteymiş. Katedralin üst katıda kıyafetler, haçlar ve tabloların bulunduğu bir müze var. Yanında ise piskoposluk sarayı ve konutu bulunmakta

Kotor Denizcilik Müzesi-Biz gezmedik ancak vaktiniz varsa gezilebilir. Giriş 4 euro

St. Luke Meydanı: Sveti Luke ve St.Nicholas Kiliseleri

St. Luke kilisesi Katolik kilisesi olarak yapılmasına rağmen 17. yüzyılda Kotor’a gelen Sırp ortodokslarının da kullanmalarına izin verilmiş ve içinde hem Katolik hem de Ortodoks mihrabı bulunmakta. Buradan da Kotor şehri halkının din farkı gözetmeksiniz tüm inananlara kapılarını açtığını görmekteyiz. Eskiden Kotor şehrinde yaşayanlar kilisenin içine defnedildiğinde zemin mezar taşları ile kaplı

St. Nicholas Kilisesi meydandaki en gösterişli yapı. Denizlerin koruyucu azizi St.Nicholas’a ithafen 20.yy başında yapılmış Ortodoks kilisesi. Etkileyici bir yapı ve mutlaka gezilmeli

Kotor Old Town içinde ayrıca “women talks a lot” (kadınlar çok konuşur) çeşmesini de gezebilirsiniz. Eskiden tahmin edeceğiniz gibi su ihtiyacının sokaklardaki/meydanlardaki çeşmelerden karşılandığı ve bu noktaların kadınlar için sosyalleşme, konuşma yeri olmasından dolayı bu adın neden verildiğini anlamak zor değil:)

Günümüzde otel olarak kullanılmakta olan, Fransızlar tarafından inşa edilmiş Napolyon Tiyatrosu

4.gün-Tekne Turu

Karadağ’daki 4.günümüzde Kotor körfezini tekne ile gezmeye ayırmıştık. Bunun için de Budva’ya ilk gün varışımızda Slovenska Obeliska caddesi üzerinde karşımıza çıkan tur şirketinden destek aldık. Orada tanıştığımız Vladimir hangi gün bu tekne turunu alırsak Blue Cave’i görmemizin daha olasılıklı olacağı konusunda bilgi verdi. Budva’ya vardığımız gün deniz çok hareketli imiş o nedenle bir sonraki gün yapılacak tekne turlarının Blue Cave’e girme olasılığının çok düşük olduğunu iki gün sonra denizdeki rüzgarın ve dalgalanmanın gideceğini,  Çarşamba günkü turu almamızı tavsiye etti, çok da iyi oldu. Siz de körfezi dolaşan bu turu alacaksanız önceden bilgi almanızda fayda var. Bizim aldığımız tur Gardesevic firmasının turu idi, bu firmayı ülkede her yerde görebilirsiniz. Hangisini aldığınızın çok da önemi yok aslında, her biri aynı şeyleri sunmakta. Gittiğimiz dönemde turistin az olması nedeniyle Boka Bay turları haftada 3 gün yapılıyordu yazın bu turlar her gün kalkışlı gerçekleşiyor olabilir.

Öncelikle belirtmeliyim ki vaktiniz varsa bu tur Karadağ’da yapılabilecek en güzel şeylerden biri. Tüm körfezi belirli noktalarda konaklayarak İngilizce, Rusça ve Karadağca (rehberimiz 3 dilde anlatıyordu ama inanın hiç sıkıcı değil) anlatım eşliğinde gerçekleşiyor ve ülke hakkında oldukça bilgi sahibi oluyorsunuz. 

Bu turları  Budva- Kotor-Tivat ve Herceg Novi’den almanız mümkün ve aldığınız şehre göre saatleri ve rota değişiklik gösterebiliyor. Yalnız bizim gibi Budva’dan alacaksanız tur otobüsü sizi sabah 07:45’de Tre Canne binasının tam karşısındaki otoparkın yanından alıyor. Biz gittiğimizde fazla turist olmadığından tek otobüs vardı ve karışıklık olmadı ancak yüksek sezonda buradan kalkan birçok tur otobüsü olacağı için karışıklığı önleme adına biraz daha erken buluşma noktasına gidip otobüsünüzü bulmanızda fayda var. Biz Blue Cave’i çok görmek istiyorduk o nedenle hava şartlarından emin olmak adına biletlerimizi bir gün önce kişi başı 30 Euro’dan satın aldık. Vladimir bize gerekli bilgi ve bir aksilik ihtimaline karşı tel. numarasını verdi. Şayet siz de Budva’da konaklıyor ve bu tura katılmak istiyorsanız Kotor’a gidip oradan katılmaya çalışmayın. Böylesi hem daha pratik hem daha ucuz. Kotor’a gitme zahmetine girmiyorsunuz ayrıca oraya gidiş-dönüşte ödeyeceğiniz ekstra yol parasını da hesaba katmak gerek. Budva körfezin dışında kaldığı için teknelerin turu oradan başlatmaları daha zor, o nedenle Budva’da otobüslerle Kotor’a götürüp oradan teknelere katılınıyor. Oteliniz kahvaltı dahil bir otelse ve kahvaltı yapmadan çıkacaksanız kendilerinden bir gün önce kahvaltıya katılamayacağınızı ve lunch box hazırlayabilirler mi sorabilirsiniz. kaldığımız otel bize 2 adet  hazırladı. Şayet domuz salamı vb. şeyler yemiyorsanız belirtmenizde fayda var. Sandviçinizi ona göre yapıyorlar.

Saat 08.00’de otobüsümüz hareket etti. Yaklaşık yarım saat sonra 08:40 gibi Kotor’daydık. Buradan tekneye 11.30’da binecektik. Rehberimiz bizleri İngilizce konuşanlar-Rusça konuşanlar olarak 2 grubu ayırdı. Önce Rusça konuşan turist ekibine anlatımlı Kotor Strari Grad turu yaptırdı, bizler 1 saat kendimiz oyalandık. Daha sonra İngilizce konuşan ekiple aynı turu gerçekleştirdi. Bizim daha önce kendi başımıza yaptığımız Kotor old town turundan çok daha bilgilendirici ve faydalı olduğunu söyleyebilirim.  

Saat 11.30 gibi tekneye bineceğimiz yere geldik. Teknemiz oldukça büyük bir tekneydi ve turist sayısı az olduğu için 150-200 kişilik tekneye 55 kişi olarak bindik. Sezon dışı gitmenin hava ve deniz açısından riskli tarafları olsa da az kişi ile tur almak ve dilediğiniz şezlonga yayılma-istediğiniz yere oturma gibi bir çok avantajlı yanı var. 

Rehberimizin anlatımı eşliğinde turumuz Kotor’dan başladı. Oradan Perast’a geçtik. Our Lady of the Rocks’ta mola verdik ve adaya çıktık. Bu kısımlarını daha önceki Perast kısmında anlattığım için hızlı geçiyorum. Daha sonra muhteşem manzalar eşliğinde yolumuza devam ettik. Sonraki durağımız Herceg Novi’ye vardık.

Karadağ Herceg Novi – Town of the stairs Şehirde birçok merdiven bulunduğu için aynı zamanda “Merdivenlerin Şehri” olarak da anılmakta.

Karadağ’ın güney batısında, Kotor körfezinde yer alan küçük, şirin bir sahil şehri. Denizi muhteşem. Yazın deniz kışın spa hizmeti ile öne çıkmakta. Adriyatik’in en genç şehirlerinden biri. Oldukça çalkantılı bir tarihi var. Uzun yıllar İtalyan hakimiyetinde kaldıktan sonra 1482 yılında Osman hakimiyetine geçmiş. Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetinden sonra da Venedikliler tarafından ele geçirilmiş olan şehir 1798 de Avusturya’ya 1805 yılında da Rusya hakimiyeti altına giriyor. 1.Dünya savaşından sonra Sırplara devroluyor.1929 yılında Yugoslavya’nın bir parçası olan şehir, Yugoslavya’nın dağılmasından sonra Sırbistan hakimiyeti en sonunda da Karadağ Cumhuriyeti’nin bir parçası oluyor.

Herzeg Novi’deki en ünlü ziyaret noktaları Forte Mare Kalesi, Avusturya tarafından yapılan saat kulesi, Osmanlı döneminde yapılan Kanli Kula ve merkezdeki St. Belavista Sırp Kilisesi St.Belavista Meydanı.

St. Belavista Meydanı meydanı ve kilise

Herzeg Novi Kanli Kula ( Kanlı Kule – Bloody Tower ) Adriyatik Denizine tamamen hakim bir manzaraya sahip. Normal gezilmesinin yanında konserlere ve gösterilere açık hava amfi tiyatrosu olarak hizmet vermekte. Venedik hakimiyeti sırasında hapishane olarak kullanılmış ve çok sayıda insan öldürülmüş o nedenle de bu adı almış.

Kanli Kula
Herzeg Novi
Bosna Kralı Tvrtko I’in heykeli

Herceg Novi , çok güzel bir yer olmasına rağmen deniz ya da spa için gelmiyorsanız yapacak çok da bir şey sunmamakta. Şayet boka bay tekne turu almayı tercih ederseniz teknenin molası esnasında kısa sürede gezip görebileceğiniz büyüklükte. O nedenle Karadağ’da geçireceğiniz vakit kısıtlı ise ve buraya gelemezseniz çok da üzülmeyin . Herceg Novi’de geçirdiğimiz yaklaşık 1.5 saatlik zaman dilimi gayet yeterli geldi. Daha sonra Mamula Fortress’i görmek için teknemiz hareket etti.

Mamula Adası Kotor Körfezi girişinde küçük bir adacık, aslında yan yana 3 ada bulunmakta. Herceg Novi belediyesine bağlıdır. Adalara giriş bulunmamakta tekneler yanından geçiyor. Adaların en büyüğü üzerinde 1853 yılında general Lazarus von Mamula tarafından Kotor körfezine düşmanların girişini önlemek amacıyla bir kale inşa edilmiş. II. Dünya savaşı esnasında da bu kale hapishane olarak kullanılmış. 2016 yılında Montenegro hükümeti buraya lüks bir otel yapılması onayını vermiş.

Karadağ Blue Cave

Mamula yakınında demirleyerek bizleri Blue Cave’e götürecek daha küçük boyuttaki tekneye aktarma yaptık. Mağaranın ağzı dar, içi de küçük olduğu için sadece küçük teknelerle giriş yapılabilmekte. Burada tercih size ait dilerseniz büyük teknede kalabilir dilerseniz Blue Cave turuna katılmak için ilave kişi başı 5 euro ödeyerek tura katılabilir ve mağara içinde yüzebilirsiniz. Şayet daha önce mavi mağara deneyimi yaşamadıysanız tavsiyem kesinlikle bu tura katılmanız yönünde. Ama birkaç yerde bu tür deneyimim oldu derseniz de tercih size kalmış. Daha önce gittiğimiz Malta adasında da blue cave turu almıştık ve oradaki deneyimimiz çok daha muhteşemdi. Ama hiç görmediyseniz mutlaka görün derim. Biz yine de gitmeyi ve denize girmeyi tercih ettik, iyi ki de öyle yapmışız. Mağara içinde ve masmavi sularda yüzmek gerçekten çok güzel bir his ancak yazın yüksek sezonda oldukça kalabalık olacağını tahmin ediyorum. Bizim tur da yaklaşık 55 kişiydik, Mevsimden dolayı su çok soğuk olduğu için sadece 15 kişi blue cave almak istedi ve mağara içinde de sadece bizimle birlikte 7-8 kişi yüzme cesareti gösterdi. Kısaca az kişi olduğumuzdan ve bizden başka da tekne olmadığından harika vakit geçirdik.

Karadağ Tivat

Blue Cave yüzme molasından sonra tekrar bizi bekleyen büyük tekneye transfer olduk ve son durağımız olan Tivat’a doğru yol aldık. 

Tivat Kotor körfezinde bir sahil şehri. Sırp nüfusun fazla olduğu bir şehir. Güzel plajları ile ünlü. Şayet denize girmeyecekseniz fazla vakit harcamadan kısa sürede ziyaret edilebilecek büyüklükte. En önemli cazibe merkezi Porto Montenegro. İçinde limanı, cafeler, restoranlar, deniz üzerinde havuz, spa merkezi ve otel, pahalı markaların bulunduğu mağazalar olan mimarisi güzel bir marina. Vaktimiz olmadığı için marinayı gezemedik sadece Tivat’a tekne ile girerken uzaktan görme imkanımız oldu. Burada bizi geri götürecek tur otobüsümüze binerek dönüş yoluna çıktık. Tivat, Budva ve Kotor arasında yer almakta, her iki yerleşimden de otobüslerle kolayca ulaşabilirsiniz. Vaktiniz varsa bu güzel şehri de gezip vakit geçirebilirsiniz. 

Budva 5. Gün

Budva’daki son günümüzü şehrin ve denizin tadını çıkararak, girmediğimiz sokakları keşfederek ve alışveriş yaparak geçirdik. Budva’da değişik ve özel hediyelik göremedik, her yerde bulabileceğiniz türden dükkanlar bulunmakta. Bu arada birkaç ay önce Budva’ya yerleşmiş ve çok güzel kolyeler, takılar ve hediyelik eşyalar üreten Türk çiftten çok hoş kolyeler aldık.

Budva 6. Gün -Dönüş

Karadağ’da geçirdiğimiz tatilimizi unutulmazlar listemize ekleyerek dönüş için Budva-Tivat otobüsü ile havaalanına ulaştık.

Karadağ’da ne yenir yazımıza aşağıdaki linkten ulaşılabilir.


“Karadağ gezilecek yerler” için 34 cevap

  1. Öncelikle siteniz hayırlı olsun👏🏻
    Gerek içerik gerek görsel açıdan çok bilgilendirici bir sayfa olmuş…
    Sade anlatımınızla sanki ordaymışım gibi hissettirdiniz
    Hatta en kısa zamansa görme isteği oluşturdunuz.
    Çok profesyonel ve samimi anlatımınız için çok teşekkürler
    Sevgiler
    Ebru

    Liked by 1 kişi

  2. Öncelikle siteniz hayırlı olsun👏🏻
    Gerek içerik gerek görsel açıdan çok bilgilendirici bir sayfa olmuş…
    Sade anlatımınızla sanki ordaymışım gibi hissettirdiniz
    Hatta en kısa zamansa görme isteği oluşturdunuz.
    Çok profesyonel ve samimi anlatımınız için çok teşekkürler
    Sevgiler
    Ebru

    Liked by 1 kişi

  3. Ben öncelikle geziyi ve tabii ki anlatımı da çok beğendim, ilk defa gidecek olanlara yeterli ön hazırlık bilgileri detaylıca verilmesi çok hoş, adeta okuyucuya tam bir “nasıl gezilir” manifestosu sunulmuş.
    Sanat tarihçisi altyapısı ve donanımı kendini hemen hissettiriyor, bu bakımdan da çok başarılı.
    Nice gezilere, nice yeni ufuklara, kocaman teşekkürler..

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın