Belgrad gezilecek yerler

Belgrad, geçmişte Yugoslavya’nın bugün Sırbistan’ın başkenti, Osmanlı Döneminin Dar’ül Cihad’ı. Avrupa’nın en eskilerinden ama yorgun değil capcanlı. Türkiye’ye yakınlığı ve vizesiz gidilebilmesi avantaj sağlayan Beyaz Şehir olarak da bilinen Belgrad, hareketli caddeleri, gezilecek tarihi yerleri, mutfağı ve gece hayatı ile görülmeyi hak eden bir Balkan şehri. Çok büyük bir şehir değil, gezilecek noktalar birbirine yakın bu özelliği ile de gezmesi oldukça kolay. Kısa sürede beğenimizi kazanan bir şehir.

Ulaşım– İstanbul’dan uçakla 1 saat 40 dakikada ulaşılan Nikola Tesla Havalimanı, şehir merkezine 18 km mesafede.  Özel araç ya da taksiyle yaklaşık 20 dakikada şehir merkezine varılabilmekte. Bunun dışında Belgrad’a ulaşmak için A1 Havalimanı minibüsleri ve 72 nolu otobüsü kullanabilirsiniz. Havalimanından çıkınca sol tarafa ilerlerseniz A1 havalimanı minibüslerinin bulunduğu durağını göreceksiniz. Her yarım saatte bir kalkmakta. A1 nolu minibüsler Slavija Meydanına gitmekte. Ödemeyi içerde yapıyorsunuz ve ücreti 300 RSD. Bunun dışında 72 numaralı halk otobüsüyle, 40-45 dakikalık bir sürede şehir merkezindeki Zeleni Venac’a ulaşabilirsiniz. Şehre gelişte taksi kullanmayı tercih ettik ama dönüşte 72 numaralı otobüsü kullandık. Otobüsle ilgili biraz stresli geçen deneyimimizi:))) yazımızın bitiminde paylaştık. Ayrıca birçok otel, ücreti karşılığında havalimanından müşterilerini alma-bırakma hizmeti sunmakta. Otobüs durağı havaalanı çıkışının yaklaşık 150 metre ilerisinde. Kişi başı 150 RSD ücreti var ve otobüste ödeme yapıyorsunuz. Taksi tutacaksanız havaalanındaki ofisten gideceğiniz yerin adresini vererek alacağınız fişle taksiye gitmeniz faydalı olur. Bu şekilde ne ödeyeceğinizi bilerek gideceğiniz yere ulaşmış olursunuz. Havaalanındaki exchange ofis ya da makinalardan Sırp dinarı alabilirsiniz. Ayrıca şehirde oldukça fazla sayıda exchange ofis var ve hepsinin kuru neredeyse aynı. Ülkede bir çok yerde kredi kartı geçerli ama yine de alışverişinizi kartla yapacaksanız önceden sormakta fayda var.

Busplus card: Şehir içi ulaşımında kullanılan bu kart bizdeki ulaşım kartları gibi. Tramvay, otobüs ve troleybüslere binilebiliyor. Kartınızı araçların içindeki okuyucuya okutmanız yeterli.

Belgrad kaç günde gezilir ?

Belgrad zamanınız kısıtlı ise önemli cazibe noktalarını 2 günde gezilebileceğiniz büyüklükte. Ama şehri anlamak, rahat rahat gezmek, müzelere girmek ve de Zemun bölgesine ya da Novi Grad’a (yeni şehir) geçmek isterseniz 4 gün ayırabileceğiniz bir yer. Biz planımızı 4 gece olarak yaptık hatta 5. gün dönüşte 20.00 uçağıyla döneceğimiz için fazladan tüm gün bize kaldı ve yapılacaklar listemizde eksik pek bir şey bırakmadık. Koşuşturmadan, keyifli keyifli dolaşma, birçok lezzeti deneme imkanımız oldu. Bir daha gelir miyiz bilinmez ama Belgrad’la olan işimizi bitirmiş olduk. Osmanlının uzun yıllar hakim olduğu şehirde o dönemden kalan maalesef çok fazla bir şey yok. Diğer Avrupa şehirlerindeki gibi gezilecek saraylar da yok. Yapılacaklar daha kısıtlı ama güzel ve gezilesi bir şehir. Gece hayatı da oldukça hareketli, sevenlere tavsiye edilir. Zamanı kısıtlı olanlar, eski Belgrad’daki tarihi ve turistik yerlerin hepsine uğrayacak şekilde ring yapmakta olan 2 numaralı tramvay ile şehri dolaşabilirler. Belgrad pahalı bir şehir mi diye soracak olursanız çok ucuz ülkeler kategorisinde olmamakla beraber Türkiye’den uygun olduğunu söyleyebiliriz.

Belgrad’da Nerede kalmalı

Konaklama için Knez Mihailova, Cumhuriyet Meydanı çevresi, Dorcol ve Skadarlija bölgesi en uygun yerler. Biz Cumhuriyet Meydanına çok yakın bir yerde bulunan Opera Garni Otelinde konakladık. Gerçekten çok merkezi konumda. İki adımda Skadarlija, Knez Mihailova ve Cumhuriyet Meydanına ulaşılabiliyor. Çevresi çok hareketli ve her yere ulaşmak çok kolay. Ayrıca odaları büyük, kahvaltısı da yeterli düzeyde. Personeli oldukça güler yüzlü ve yardımcı. Adresi: Brace Jugovica 16, Belgrade, 11000

Belgrad birçok tarihi şehirde göreceğiniz gibi eski ve yeni şehir olarak ikiye ayrılmış durumda. Stari Grad-eski şehir; gezilecek yerlerin tamamı bu bölgede-Novi Grad ise yeni şehir, alışveriş-iş merkezleri ve yeni yerleşim bölgesi.

Belgrad gezilecek yerler

  1. Kalemegdan Parkı ve Belgrad Kalesi (Belgrad Kalemeydan)
  2. Dorcol Bölgesi, Bayraklı Camii ve Belgrad Katedrali
  3. Knez Mihailova Caddesi
  4. Cumhuriyet Meydanı ve Sırbistan Ulusal Müzesi
  5. Taş Meydan (Tasmajdan) ve Aziz Mark Kilisesi
  6. Aziz Sava Katedrali
  7. Nikola Tesla Müzesi
  8. Skadarlija
  9. Zemun Bölgesi ve Gardos Kulesi
  10. Yeni Belgrad (Nova Grad)– Buraya gitmeyi çok gerekli görmediğimiz için kendi listemizden çıkardık.
  11. Ada Ciganlija veya Çingene Ada: Sava nehri kıyısındaki ada, sonradan yapay olarak kıyıya bağlanmış ve bir yarımada oluşmuş. Yazın Belgrad’ın sahili ve plajı. Mevsimden dolayı plajları kapalı. Kışın gitmeyi gerekli görmediğimiz için gitmedik.

1.Gün: Şehre varış ve Cumhuriyet Meydanı gezisi : Öğleden sonra saat 14.00’de kalkması gereken uçağımızın biraz gecikmeli kalkması, şehre ulaşım, otele yerleşme vs derken biraz ağırdan aldığımız ve aslında çok da bir şey yapmadığımız ilk günümüzde Cumhuriyet Meydanı’nı turlayıp fotoğrafladık. Şehirde geçirecek dolu dolu 4 günümüz olduğu için bugünü daha sakin geçirmek istedik. Akşam yemeği öncesi yine otele çok yakın konumda bulunan Skadarlija’yı dolaştık. Bu cadde ve çevresini tatilimizin son gününde de gezdiğimiz için daha sonra kendisinden detaylıca bahsedeceğiz.

Cumhuriye MeydanıRepublic Square: Sırbistan’ın kurtuluşunu sağlayan Prens Mihailova’nın, 1882 tarihinde yapılmış olan heykeliyle süslenmiş olan bu meydan, kutlamaların, eğlence ve gösterilerin düzenlendiği hareketli bir yer. Çok büyük değil. Etrafında kafeler bulunmakta. Prens Mihailova Heykelinin üstünde Sırbistan’ın Osmanlılardan aldığı şehirlerin listesi bulunmaktadır. Heykelde Prens at üzerindedir ve bir parmağıni ileri doğru uzatmis haldedir. Burada Osmanlılara Sırbistan’dan İstanbul’a gitmelerini işaret ettiği söylenmektedir. Sırbistan Ulusal Müzesi binası da, Cumhuriyet Meydanında bulunmakta. Heykelin tam arkasındaki binadır. Cumhuriyet Meydanın hemen yan tarafından Knez Mihailova Caddesi başlar. Bu caddeyi gelişimizin üçüncü günümüzde gezmişiz gibi anlatmamıza rağmen ilk geldiğimiz gün de gezdik. Cumhuriyet meydani her yerin merkezinde diyebiliriz. İlla bir yerden bir yere giderken meydanın bir taraflarından geçmek durumundasınız. Meydanda ayrıca Belgrad Ulusal Tiyatrosu da bulunmaktadır. 19.yy inşa edilmiş bir yapıdır. Çeşitli konser ve etkinlikler düzenlenmekte. Cumhuriyet Meydanı her şeyin merkezinde, bir yerden diğerine geçerken mutlaka yanından kıyısından geçiyorsunuz. Belgrad’a geldiğinizde en sık göreceğiniz yer diyebiliriz.

Belgrad Cumhuriyet Meydanı

2.Gün: Belgrad Kalemegdan ve Belgrad Kalesi: Otelimiz Cumhuriyet Meydanına dolayısıyla da Knez Mihailova caddesine çok yakın olduğu için Knez Mihailova’dan yürüyerek Kalemeydan’a ulaştık. Adı “Kale Meydan”dan gelme. Caddenin bitiminde karşıya geçtiğiniz yerden Kalemeydan’a giriş yapıyorsunuz. Kalemegdan Parkında restoranlar ve hayvanat bahçesi dışında; müze, heykeller, yürüyüş alanları ve kafeler bulunmakta. Kale ve etrafındaki park alanı hiçbir yerde duraklamadan seri bir şekilde gezmeye çalışsanız dahi en az 4-5 saat ayırmanız gerekmekte. Şayet içindeki hayvanat bahçesine girecek, Kalemegdan’ın en güzel manzaralı restoranı olan Kalemegdan Restoran’da bir şeyler atıştıracak, kafelerinde soluklanacak ve müzeleri ziyaret edecek olursanız, burayı gezmeniz rahatlıkla bir tam gününüzü alır. Özellikle çocuklu aileler için hayvanat bahçesi ve yanındaki park çok eğlenceli olacaktır. Gezmesi gerçekten çok keyifli bir yer. Belgrad’ın en turistik ve simgesel yeri. Kalemegdan içindeki Belgrad Kalesinin ilk inşası MÖ 85 yılı Roma dönemi. 1571 yılında Kanuni tarafından ele geçirilmiş ve Osmanlı Sancağı olmuş. İstanbul’daki Belgrad Ormanı adını, Kanuni Sultan Süleyman’ın Sırbistan seferi dönüşü beraberinde getirdiği Ortodoks Belgradlıların yerleştirildiği Belgrad köyünden almakta. Sava ve Tuna nehirlerinin birleştiği noktada yer alması, çevreye hakim konumu nedeniyle stratejik açıdan avantajlı olmuş, tarih öncesi çağlardan beri yerleşim için kullanılmıştır. Kalemegdan’ın birçok yerinde nerede bulunduğunuz ve çevrenizdeki anıtsal yapıların neler olduğunu gösteren haritalar bulunmakta. Kalemeydan ve Belgrad Kalesi oldukça geniş bir alanı kapladığı için ziyaretiniz esnasında gezeceğiniz yerleri planlarken ya da nerede olduklarını bulmaya çalışırken bu haritalar faydalı oluyor. Kalemegdan ve içindeki Belgrad Kalesi’nde göreceğiniz yerlere gelince;

Anahtar teslim anıtı– Kalemeydan’a girer girmez sağ tarafta çok yakın bir konumda bulunmaktadır. Mermer anıtta 1876 yılında Sultan Abdül Aziz’in fermanı okunarak, Prens Mihailo’ya şehrin anahtarlarını teslim edilmesi sahnelenmekte. Sadece Belgrad şehri değil Sabac, Smederevo, Kladovska gibi 7 şehrin anahtarlarını burada teslim ediyor.

Damat Ali Paşa Türbesi: “Mora Fatihi” olarak bilinen Damat Ali Paşa’nın türbesi Stambol Kapısı ve Saat Kule’yi geçince meydanın orta kısmında bulunmakta. Osmanlı Devletinin en önemli devlet adamlarından biri olan Damat Ali Paşa, 5 Ağustos 1716’da Avusturya Ordusu’na karşı yapılan Petrovaradin Savaşında şehit düşmüş ve burada defnedilmiştir.

Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa Çeşmesi: Aslen Sırp kökenli bir devşirme olan Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın 1578’de yaptırdığı çesme yine Saat Kapısına yakın bir konumda bulunmaktadır.

Belgrad Kalemeydan Paşa Konağı: Belgrad’ı yöneten paşaların konaklamış olduğu paşa konağı.

Belgrad Kalemegdan Fransaya şükran anıtı: (Monument of Gratitude to France) 1.Dünya Savaşında Sırplara yardım eden Fransa’ya ithafen 1930 yılında yapılmış, elinde kılıç tutan kadın figürü Fransa’yı simgelemekte.

Askeri Müze: Park alanı içinde Askeri Müze bulunmakta. Biz müzeye girmedik ama Kalenin İstanbul Kapısı önünde de savaştan kalma top, silah vb savaş teçhizatları açık alanda sergilenmekte. Bu arada yeri gelmişken Belgrad’ta birçok müze Pazartesi günleri ziyarete kapalı

Kalemeydan Viktor Heykeli (Pobednik Zafer Anıtı) : 1928 yılında Sırbistan’ın Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı ve Avusturya-Macaristan imparatorluklarına karşı kazandığı zaferi anmak için inşa edilmiş bir anıttır. O zamanlar şehrin en işlek meydanlarından Terazije Meydanı’na konulmuş. Ama heykel çıplak olduğu için Belgradlılar bu heykeli müstehcen bulmuş ve orada istememişler. Gözlerden uzak olması amacıyla buraya getirilmiş. Günümüzde ise burası şehrin en işlek turistik yeri haline geldiği için herkes tarafından görülmekte. Anıtta, savaş ve barışı sembolize eden bir elinde kılıç, diğer elinde de güvercin tutuyor. Ayrıca anıtın yeri çok güzel, bulunduğu yerden Sava ve Tuna nehirlerinin birleştiği noktayı seyretmenin keyfine doyulmuyor.

Kalemeydan Viktor Heykeli

Kale Kapıları : Kalede bulunan kapılar; Istambol Kapısı 1750 yılı, Zindan Kapı 15. yy Macaristan Dönemi, Leopold Kapısı, Karadjordje Kapısı (Kara George), Kral Kapısı, Kral VI. Karl Kapıları olarak sayılabilir. Ana Kalemeydan Parkı ile Yukarı Kasaba’yı (İstanbul kapısının iç bölgesi) bağlayan kapıya Türklere karşı ilk ayaklanmayı organize eden lider Karadjordje adı verilmiş. 1807 yılındaki Belgrad Kalesi kuşatması sırasında bu kapıdan geçerek isminin verilmesine sebep olmuş.
Istambol Kapısı ya da Saat Kapı ve Saat Kula (Sahat Tower): Saat Kapısı’nın orada bulunmakta. 18.yy’da inşa edilmiş. 27.5 metre yüksekliğinde. Günümüze kadar görünümünü korumuş ender yapılardan biri. Yukarı kasabanın girişinde bulunan İstanbul (Stambol) Kapısı İstanbul’a uzanan yoldan sonra bu adı almış. Türkler Sırbistan teslim ettiğinde şehrin anahtarları Prens Mihailo’ya bu kapı önünde teslim edilmiş.

Istambol Kapısı ve Sahat Kula

Karadjordje Kapısı: Türklere karşı ilk ayaklanmayı organize eden lider Karadjordje adı verilmiş. 1807 yılındaki Belgrad Kalesi kuşatması sırasında bu kapıdan geçerek isminin verilmesine sebep olmuş. Türkler için sürekli sıkıntı olmuş. Daha sonra bu kapıdan geçmesi gibi hatıraları silmek amacıyla Ana Kalemeydan’a uzanan köprüyü yıkmışlar ve kendisini de mahkum etmişler. II. Dünya savaşının ardından kapı restore edilmiş ve tekrar kullanıma açılmış.

Despot Kapısı ve Dizdar Kulesi- (Zindan Kapısı): 15 yy’da Macarlar tarafından inşa edilmiş. Yapıldığı dönemde kalenin ana kapısı olarak kullanılmış. Türkler’in Belgrad’ı fethetmesinden sonra zindan olarak kullanıldığı ve “Zindan Kapısı” adlandırıldığı düşünülmekte. İki yuvarlak kule arasında bulunan kapı içte Despot’un Kapısına dışta Leopol’un Kapısına birer köprüyle bağlanır. 18. yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğu tarafından zindan olarak kullanılan kulelerin zemininden dolayı Zindan Kapısı olarak adlandırılmıştır.

Leopold Kapısı: En dıştaki kuzeydoğu kapısıdır ve Zindan Kapısı’na bir köprüyle bağlanır. I. Leopold‘un adıyla adlandırılmıştır.

Kral Kapısı: İç kent surlarında Pobednik Zafer Anıtının alt tarafında bulunmaktadır.

Kral VI Karl Kapısı: VI. Karl tarafından bir zafer takı olarak inşa edilmiştir ve Belgrad’daki az sayıdaki barok yapı örneklerinden biridir.

Roma Kuyusu: Ziyarete saat 11.00’de açılıyor. 60 metre derinlik ve 3.5 metre genişliğe sahip. Ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı tam olarak bilinmemekte. İçinde spiral merdivenlerle aşağı iniliyor ama inişler kapalı durumda. Osmanlı zamanında zindan olarak da kullanılmış. Hainlik yaptığı tespit edilen kişiler bu kuyuya hapsedilmiş. Girişi ücretsiz.

Roma Kuyusu

Balıkçı çeşmesi: Sırp heykeltraş Simeon Roksandic tarafından 1906 yılında Roma’da yapılmış ve sergilenmesi amacıyla Londra’ya gönderilmiş. Daha sonra heykel kaybolmuş. Bunun üzerine sanatçı heykelin aynısını tekrar yapmış. Parkta bulunan 2.kopya, ilk yapılan daha sonra bulunarak Zagrep’e getirilmiş ve Zagrep’te bir meydanda sergilenmekte. Bronzdan yapılmış heykel, balıkçı ile yılanın mücadelesi sahnelenmiş.

Balıkçı çeşmesi

Japon Çeşmesi: Japonlar’a ithaf edilen çeşme

Ruzica Kilisesi: Kalemegdan’ın hemen yanında yer alıyor. 16. yy Osmanlı döneminde hasar görüyor ve barut deposu olarak kullanılıyor. 19.yy’da restore ediliyor. Adı Küçük Gül anlamına gelmektedir. Kesinlikle ziyaret edilmeli. Kilisenin tarihi 15. yüzyılın ilk yıllarına kadar uzanıyor. Günümüzdeki bina 19.yy’da yapılmış ve I. Dünya Savaşı sonrasında restore edilerek bugünkü halini almış. İçi çok etkileyici olmamakla birlikte güzel bir yapı.

Ruzica Kilisesi

Ruzica Kilisesi iç mekan. Büyük bir kilise değil ancak görülmeye değer. Gezimizden bir hafta önceki tarih Paskalya’ya denk geldiği için hemen hemen bütün kiliselerde yumurta vardı.

Aziz Petka Şapeli: Ruzica Kilisesinin hemen altında. İnanışa göre Aziz Petka Kilisesinin olduğu yerde iyileştirici gücü olduğuna inanılan su çıkmaktaymış.

Aziz Petka Şapeli

Nebojsa Kulesi: Ruzica Kilisesini gezdikten sonra merdivenlerle aşağıda indiğiniz yerde biraz ilerlediğinizde önünüze sahil yolu çıkacak. Karşıya geçince Nebojsa Kulesine ulaşıyorsunuz. Tuna nehrini gözetleme kulesi. Nehir kenarında, girişi ücretsiz. Merdivenlerle üst katlara çıkılıyor, her katta tarihi anlatan yazı ve görseller bulunmakta. 1460 yılında inşa edilmiş sonradan cezaevine çevriliyor. İçeride Balkan ülkelerinde milliyetçi hareketlerin başlamasına öncülük eden Yunan düşünür ve yazar Rigas Velestinlis hakkında sergi de bulunmakta.

Nebojsa Kulesi

Hamam– Ruzica kilisesinden aşağı indiğinizde solunuzda kalan beyaz yapı Hamam ancak ziyarete kapalı durumda.

Cvijeta Zuzoric Köşkü: Kalemeydan parkı içinde bulunan ve Sırbistan’ın ilk sergi salonu olan yapı. 1928 yılında açılmış ve ünlü şair Cvijeta Zuzoric’in adı verilmiş. Ülkenin en büyük sergi salonu olarak hizmet vermekte ayrıca Sırbistan Güzel Sanatlar Derneği’ne (ULUS) de ev sahipliği yapmakta. 

Cvijeta Zuzoric Kosku

Doğa Tarihi müzesi: 1840 yılında yapılmış ve 1992 yılında restorasyon geçirmiş. Yapıldığı yıllarda içinde kale kapısı muhafızları kalmış.

Ayrıca savaş öncesi-sonrası dansçıları gibi heykel ve anıtlar Kalemegdan’da görülecek yerler arasında bulunmaktadır. Aşağıdaki linkten Kalemegdan’la ilgili bilgi ve tanıtım videolarına ulaşabilirsiniz.

2. Gün öğleden sonra: Dorcol Bölgesi – Belgrad’ta Kalemegdan’dan Tuna nehrine doğru olan mahalle. Kalemeydan’daki Belgrad Kalesi ve parkı gezdikten sonra tekrar Knez Mihailova tarafına doğru dönerek Dorcol Bölgesini gezdik. Bu bölgede Bayraklı Cami, St. Michael’s Katedrali, restoranlar ve cafeler bulunmaktadır.

Bayraklı Cami : Belgrad şehrinde ibadete açık tek cami olan Bayraklı Cami Dorcol’de Gospodar Jevremova Caddesi üzerinde yer almaktadır. Geçmişte 273 tane cami bulunmaktaymış. Tam olarak yapım tarihi bilinmemekle birlikte Osmanlı döneminde 1575 yılında yapıldığı bilgisi bulunmakta. Belgrad’ın Avusturya işgalinden sonra Katolik Kilisesi olarak kullanılmış işgalden kurtarıldıktan sonra tekrar camiye çevrilmiştir. Namaz saatlerinde bayrak çekilmesinden dolayı bu adı almıştır. Kare planlı caminin kubbe kısmı altıgen planlı olup minaresi bulunmaktadır. Sade ama güzel bir mimariye sahiptir. Kosova’daki ayaklanmalar sırasında Sırp kiliselerinin yakılmasına tepki olarak 18 Mart 2004’te ateşe verilen cami, ağır hasar görmüş, restore edilerek günümüzdeki halini almıştır.

Bayraklı Cami

St Michael’s Katedrali: Oldukça gösterişli kulesi olan bu Ortodoks katedrali, dış görünümü ile çok güzel ve dikkat çekici. Knez Mihailova caddesinin bitiminde. Kalemeydan’dan rahatlıkla görünüyor . Katedralinin içi de en az dışı kadar etkileyici ve görülmeye değer.

St Michael’s Katedrali

St Michael’s Katedrali iç mekan

3.Gün:

Knez Mihailova Caddesi Sırbistan Prensi 3. Mihailova’nın adını alır. Bir ucunda Kalemegdan ve Dorcol bölgesi diğer ucu Terazije Caddesine açılır. Trafiğe kapalı bir cadde. Terazije Caddesine açılan tarafının yanında Republice Meydanı bulunur. Yaklaşık 1 km uzunluğunda alışveriş merkezleri, sinema, restoran ve cafelerin bulunduğu hareketli bir cadde. Alışveriş deyince Belgrad’ta gördüğümüz kadar çok spor ayakkabı satan mağaza sanırım hiçbir yerde görmedik. Turistlerin en çok takıldığı cadde diyebiliriz. Her an kalabalık. Doğu Avrupa’nın en güzel caddelerinden biri olarak seçilmiş ve devlet koruması altında. Caddenin tarihi Roma dönemine kadar uzanmakta, Osmanlı döneminde de önemli bir yer tutmuş ancak bu döneme ait özellikler zamanla kaybolmuş. Cadde üzerinde görebileceğiniz yapıların bir kısmını aşağıda özetlemeye çalıştım. Bu yapıların hemen hepsi zamanında nüfuzlu ailelere ait yapılarmış. Şimdilerde ise sanatevi ya da ticari amaçla kullanılmakta. Burayı gezerken gözlerinizi binaların üstlerine doğru kaldırıp süslemeleri kaçırmamanızı tavsiye ederiz.

  • Srpska Kruna Sırbistan Ulusal Kütüphanesi (1869 tarihli). Caddenin Belgrad Kalesine doğru ilerlerken göreceksiniz.
  • SANU, Sırbistan Bilim ve Sanat Akademisi- Sergiler ve konserler düzenlenmekte. Zemin katı sergi alanı. Burası Marko Stojanovic’in eviymiş. No.33
  • Balkan Evleri -Balkan mimarisi özelliklerini taşıyan bitişik nizam 3 bina. Yapım yılı 1870’ler.
  • Hristina Kumanudi Evi– Yapım yılı yine 1870. Bir süre banka olarak kullanılmış, günümüzde Belçika Konsolosluğu olarak faaliyet gösteriyor.
  • Nikola Spasiç’in Evi-Belgrad’lı tüccar Nikola Spasiç’in evi olarak mimar Konstantin Jovanoviç tarafından Rönesans tarzında 1889 yılında inşa edilmiştir. No.33
  • Kristina Mehana’nın evi– Belediye binası yapılıncaya kadar meclis burada toplanmış.
  • Rejiceva Shopping Center bu caddede yer alır.

Balkan Evleri – Bitişik nizam 3 adet bloktan oluşmakta

Rajiceva Shopping Center

Topcilin Venac caddesi – Bu cadde Knez Mihaailova caddesinin bir paralelinde bulunan, daha sakin ve bir şeyler içmek ve soluklanmak için güzel bir cadde.

Terazije Caddesi – Terazije Meydanı- Moskva Oteli – Sırbistan Meclis Binası ve Aziz Sava Kilisesi: Yine Cumhuriyet Meydanı’nı merkez olarak aldığınızda Meydanın yanından Knez Mihailova’nın tersi yönüne ilerlediğinizde adını Türkçe’den alan Teraziye Caddesi ve meydanına ulaşırsınız. Belgrad’ın en ünlü meydanlarından biridir. Belgrad Belediye Sarayı, Parlamento Binası, Cumhurbaşkanı Köşkü ve daha birçok önemli yere de yürüme mesafesindedir. Meydana adını ise şehrin su dağıtımı için 1840’larda Osmanlıların inşa ettiği su kulesi vermiş. Meydanda çiçek desenleriyle süslenmiş bir çeşme var ve bu çeşme buradaki en önemli yapılardan biri olan Moskva Oteli’nin yanında. Moskva Oteli 1906 yılında yapılmış. Maksim Gorki, Alfred Hitchcock gibi birçok tanınmış kişi burada kalmış. Oldukça güzel bir yapı, sanırım Belgrad’ta en çok fotoğraflanan yerlerden biri. İhtişamlı ve etkileyici bir dış görünüşe sahip. Terazije caddesinin bir ucu Aziz Sava Kilisesine ulaşır. Aziz Sava Kilisesi son derece gösterişli bir Ortodoks kilisesi. Gece ışıklandırılmış görünüşü de çok göz alıcı. Kilise, Sırp Ortodoks Kilisesi’nin kurucusu ve Orta Çağ Sırbistan’ında önemli bir kişilik olan Sava’ya ithaf edilmiş. On bin kişilik kapasitesi ile balkanlarda en büyük dünyada ise 2. sırada. Mimarisi Bizans mimari özellikleri taşıyor. Aziz Sava’nın kalıntılarının, Osmanlı paşalarından Sinan Paşa tarafından 1594 yılındaki Sırp ayaklanmasında yakıldığı iddia edilen bölgede inşa edilen kilise, şehrin simgelerinden biri. Aziz Sava’nın kalıntılarının yakılmasının 300. yılında, 1894’te başlanan kilise inşaatı, dünya savaşları ve değişen yönetimler nedeniyle neredeyse günümüze kadar sürmüş. İçindeki mozaik işlemeleri Rusya tarafından finanse edilmiş. Kubbesi zeminde inşa edilerek yukarı kaldırılmış . Gerçekten gerek mimarisi gerekse iç süslemeleri bakımından Belgrad gezisinin olmazsa olmazı diyebileceğimiz çok güzel bir kilise.

Sırbistan meclis binası: Terajize caddesine yakın bir yerdedir.

Moskva Oteli

Sırbistan Parlemento Binası-Güzel bir mimariye sahip, 4 sütunlu ve üçgen alınlıklı bir girişi var. Terazije’ye çok yakın konumda, cadde üzerinde.

Aziz Sava Katedrali

Aziz Sava Kilisesi, muhteşem iç mekan süslemeleri

Tasmajdan (Taşmeydan)- Taşmeydan Parkı ve St. Mark Kilisesi : Roma döneminden itibaren taş çıkarılan bölge. Buradaki taş ocağı Osmanlı döneminde de kullanılmış. Şehre yakınlığı nedeniyle Belgrad’ta bulunan binalar için kullanılan taş buradan çıkarılmış. Taş ocağı daha sonra uzunca bir süre depo, sığınak gibi amaçlarla kullanılmış. Taşmeydan bölgesi 1999’daki Nato bombardımanı nedeniyle çok hasar görmüş. Taşmeydan parkında bulunan Aziz Mark Kilisesi ülkenin en büyük Ortodoks kiliselerinden biridir. Sırbistan Ulusal Meclisine yakın konumdadır. Krstic kardeşler tarafından Bizans mimarisinin canlandırılması şeklinde tasarlanmış ve 1940’ta bitirilmiştir. Mimari açıdan çok etkileyici bir görünümü var. Kilisedeki ikonastasis mozaikle kaplıdır ve bu mozaik ise 130 m² büyüklüğüyle dünyada en büyüğüdür. Kilisede ayrıca üç tane sunak bulunmaktadır. Bizans mimarisi örneğinde yapılmış olup 1940 yılında tamamlanmıştır. Kilisede imparator Duşhan’ın türbesi bulunmaktadır.

Taşmeydan Parkı

St. Mark Kilisesi

Nicola Tesla Müzesi: Alternatif akımı bulan, Sırbistan’ın medarı iftiharı ve Sırp kahramanı olarak kabul edilen Nikola Tesla adına kurulmuş olan müzedir. İçeride her saat başı rehber eşliğinde turlu bir gezi yapılmakta. Girişte yaklaşık 15 dakikalık bir film gösterisi ile Tesla’nın ailesi, hayatı ve icatları hakkında Türkçe altyazılı:))) bilgi verilmektedir. Bu kısa film gösterisi Nicola Tesla ve yapmaya çalıştığı şeyler hakkında bilgi sahibi olmak açısında önemli. Daha sonra yine rehber eşliğinde Tesla’nın icatlarını içeren gösteri yapılmaktadır. Giriş ücreti 800 RSD olup, kredi kartı geçmemektedir. Müze gezisi yaklaşık 45 dakika civarı sürmektedir. Aziz Sava Kilisesine yakın bir konumdadır.

Nikola Tesla Müzesi

Nicola Tesla‘nın müzedeki balmumundan yapılmış mumyası. Kendisi 1.88 m uzunluğundaymış.

4. Gün: Zemun ve Gardos Kula– Belgrad’da bu günümüzü Zemun bölgesine ayırdık. Zemun’a nasıl mı gittik elbette yürüyerek. Knez Mihailova caddesindeki alışveriş merkezi Rejiceva Shopping Center önünde yaya olarak gezen ve turistlere yardımcı olan öğrenciler var, hala var mı bilmiyorum bir ara Sultanahmet civarında da üzerinde “Ask Me” yazılı tişörtler giyen öğrenciler de benzeri şekilde turistlere yardımcı olmaktaydı. Neyse Zemun ziyaretimizden iki gün önce alışveriş merkezinin önündeyken turist olduğumuzu anlayan genç bir kadın bize oldukça faydalı bilgiler aktardı ve Zemun’a 84 numaralı otobüsün gittiği bilgisini verdi. Gideceğimiz sabah yandexten baktık 7 km. ve biz bu yolu yürürüz dedik:))) Bir yeri gezmenin ve keşfetmenin en iyi yolu vaktiniz ve şartlarınız müsait ise yürümektir mottosuyla yola koyulduk. Güzergah zaten çok güzel. Zemun nehrin diğer tarafında o nedenle de köprüyü geçmek gerekiyor. Sava nehri üzerindeki Bronko köprüsünü yürüyerek geçerken eski Sava Köprüsü ve uzaktan da olsa Ada Köprüsünü görme fırsatımız oldu. Bu köprüler eski Belgrad bölgesini yeni Belgrad bölgesine bağlamaktadır. Bu arada köprülerden de kısaca bahsedeyim. Ada Köprüsü Ada Ciganlija’yı Novi Beograd’a bağlıyor. Dünyanın en büyük tek direkli asma köprüsüymüş. Köprünün gece görünümü gerçekten güzel. Eski Sava Köprüsü hem araç, hem yaya hem de tramway geçisine uygun. Köprüyü geçer geçmez yemyeşil bir parkın kenarından yürüyerek yolumuza devam ettik. Parkta spor yapan insanları ve çocuklarıyla dolaşanları gördükçe gıpta etmemek mümkün değil. Küçücük bir ülke, küçücük bir şehir ama bu konuda İstanbul’u döver. Bizde neden olmuyor-olamıyor, kıyaslama falan filan sonra saldık, acı çekmeyi bırakarak anın tadını çıkarmaya karar verdik. Zemun’a giderken yol üzerinde YUGOSLAVİJA otelin önünden geçtik. Otel Belgrad’ın Novi Beograd belediyesinde bulunuyor. Bu arada Bronco köprüsünden Sava nehrini geçerek karşıya ulaştığımız bölge artık Novi Belgrad yani yeni şehir bölgesi oluyor. Otel 1969’da açılmış. Kraliçe II. Elizabeth, Richar Nixon, Jimmy Carter, Tina Turner ve Neil Amstorng gibi birçok ünlü ve üst düzey yetkili konaklamış. NATO’nun Yugoslavya’yı bombalaması sırasında batı kısmı zarar görmüş.

Ada Köprüsü- Dünyadaki en büyük tek direkli asma köprü. Gece ışıklandırılmış görünümü çok güzel

Eski Sava Köprüsü-Araç, troleybüs, otobüs ve yaya geçişine uygun bir köprü

Zemun, Tuna nehri kıyısında. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi yemyeşil park ve bahçeleri, muhteşem manzarası ve çok sayıda cafe, bar ve restoranıyla ilgi görmeyi hak ediyor. Zemun bölgesinin sokak aralarında yürüyüş yapıp, yerel pazarlarına girerek Belgrad’ın bu bölgesini de keşfedebilirsiniz. Nehir boyunca güzel ve manzaralı yürüyüş yoluna da sahip bu bölgede çok sayıda balık restoranı bulunmakta. Hem gezme hem yeme içme uğrayabileceğiniz bir yer.

Yugoslavija Otel

Zemun Tuna Nehri kenarı

Zemun’da Halkbank şubesi:))

Belgrad Gardos Kulesi: Zemun bölgesinin en önemli tarihi yapılarından biri olan Gardos Kulesi, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu dönemlerinden kalma bir anıt. Milenyum Kulesi olarak da biliniyor. Tarih boyunca gözetleme kulesi olarak kullanılmış. Yüksekçe bir bölgede. Kuleye çıkmasanız dahi avlusundan Tuna nehri ve Belgrad manzarası çok çok güzel. Anıtlar Enstitüsünün koruması altında. 1914 Avusturya-Sırbistan savaşında hasar görmüş ve sonradan restore edilmiş. Orta Çağ kalesinin kalıntıları üzerine inşa edilmiş. Kule içerisinde Zemun bölgesi hakkında bilgiler sunan küçük bir sergi alanı bulunuyor. Türklere karşı savaşmış olan Sırp asıllı Janko Sibinjanin adına inşa edilmiş dört Millenium kuleden biridir. Kuleye çıkış kişi başı 2 Euro’dur. Dinlenmek ve birşeyler yemek-içmek isterseniz hemen yanındaki Restoran Gardos’u öneririz. Hem kahvelerini hem de kokteyllerini oldukça başarılı bulduk. Bahçesi hoş, manzaralı ve güzel. İç mekanı da ferah. Ayrıca hem yiyecek hem de fiyatları gayet makul.

Gardos Tower

Gardos Kulesinin avlusundan Tuna manzarası ve Crkva Svetog Oca Nikolaja Kilisesinin kulesi

Crkva Svetog Oca Nikolaja Kilisesi: Gardos kulesine yakın bir yerde. Oldukça etkileyici bir görünüme sahip Ortodoks kilisesi. Gerek çan kulesi, gerek iç mekan süslemeleri ve avlusundaki çeşme çok güzel. Aklıma gelmişken Belgrad halkı gözlediğim kadarıyla oldukça dindar. Tüm kilise ziyaretlerimizde halkın ibadethanelerine karşı son derece saygılı olduğunu fark ettim. İsa ve Meryem Ana resimlerini öpüp koklamadan, önünde 3-5 kez istavroz çıkarmadan dua etmiyorlar. Gezimiz esnasında Knez Mihailova caddesine yakın bir yerde Baklava satan bir Türk girişimci ile tanıştık ve gelip geçerken muhabbet etmeye başladık. Bu sohbetlerin birinde kendisine bu görüşümü ilettim ve resim-ikona öpüp koklama nedeniyle buralarda Covid çok ağır geçmiş olmalı diye görüş bildirdim ama şaşırtıcı bir biçimde Sırbistan’ın covidi çok az kayıp ve hastalıkla atlattığı bilgisini aldım. Gerçekten onlarca insanın ellediği nesneleri kucaklayıp öpmeleri bizi epey şaşırttı. Konumuza dönecek olursak buraya gelirseniz mutlaka bu kiliseyi ziyaret etmelisiniz.

Crkva Svetog Oca Nikolaja Kilisesi

Kilisenin avlusundaki çeşme, o kadar güzel ki fotoğraflamadan olmazdı

Zemunska Pijaca: Zemun merkezdeki semt pazarı. Gelmişken ziyaret edebilirsiniz. Büyük bir pazar değil.

5.günSkadarlija Caddesini turlama, Belgrad Müzesi gezisi, alışveriş ve eve dönüş

Belgrad Skadarlija ya da Skadarska Caddesi: Cumhuriyet Meydanının biraz aşağısından başlayan cadde yaklaşık 400 metre uzunluğunda ve ünlü restoranları, sanat galerilerini, antika ve hediyelik eşya dükkanlarını barındırıyor.  Belgrad gezilecek yerler arasında hatırı sayılır bir yeri vardır. Tarihi yapıların hepsi restoran ve cafeye dönüştürülmüş. 19.yy’da şehrin bohem tarafı, sanatçı, gazeteci ve yazarların uğrak noktasıymış şimdilerde bizim gözlediğimiz kadarıyla daha turistik bir cadde. Ünlü Sırp şair Djura Jaksic’in evi bu cadde üzerinde. Daha ziyade geleneksel lezzetlerin canlı müzik eşliğinde sunulduğu restoranları ile meşhur. Sokağın girişine yakın bir yerde rakija keyfi yapabileceğiniz bir bar da var. Biraz daha aşağıda caddenin bitiminde eskiden Belgrad’ın en zengin ailelerinden olan Bajloni ailesine ait olan BİP Bira Fabrikası bulunmaktadır. Sokağın en sonunda, Sebilj (Sebil) olan bir çeşme göreceksiniz. Bu sebil Saraybosna Baş Çarşı’da bulunan çeşmenin aynısıdır.  Skadarlija caddesinin bittiği yerde caddenin karşısına geçtiğinizde Bajloni Market yani her gün kurulan ve taze, sebze vb ürünler bulunan halk pazarını görebilirsiniz.

Skadarlija Caddesi

Skadarlija

Bir benzeri Saraybosna’da bulunan çeşme

Sırp şair Djura Jaksic’in heykeli

Bajloni market

Belgrad Müzesi gezisi: Belgrad Müzesi Cumhuriyet Meydanında yer almakta. Prens Mihailonava’nın heykelinin tam arkasındaki bina. Ziyaretçi girişi meydanın yanındaki caddede bulunan yan kapıdan yapılıyor. Açılış saati sabah 10:00. Perşembe günü 12:00 de açılıyor. Pazartesi günleri de kapalı. Çok büyük bir müze değil o nedenle de dolaşmanız saatlerinizi almaz. Mutlaka gezmeye çalışın deriz. Arkeolojik kazı yapmanın zorlukları ve maliyeti herkesçe malum. Bir şeyler bulmak onlarca yıllık emek ve gider demek. Herkes ilgi duyup sevmeyebilir elbette ama bu emeğe saygı için bile gezilebilir. Kazılarda ortaya çıkarılan buluntular insanlık tarihinin geçmişini aydınlatmaya yarayan en önemli veriler. Müzenin giriş katı da daha çok arkeolojik kazılar neticesinde çıkarılan şeylerin sergilendiği bölüm. Bir sonraki katta ağırlıklı olarak Sırp sanatçıların eserlerine yer verilmiş. Bunlar da gerçekten görülmeye değer eserler. Yapıldıkları dönemin giyim-kuşamı, yaşam tarzı vb konularda zengin bir bilgi kaynağı. Ayrıca geçmişten günümüze Sırbistan’da kullanılan paralar da sergilenmekte. Uluslararası sanatçıların eserlerinin sergilendiği söylense de bu konuda çok heyecan yapmamak lazım. Müzede sınırlı sayıda yabancı sanatçının sınırlı sayıda eseri bulunmakta. Bunlar arasında Henri Matisse, Wassily Kandisky, Vincent Van Gogh, Edgar Degas, Venedikli fresk ressamlarının son büyük ustası olarak gösterilen Giovanni Battista, açık havada resim yapan ilk Fransız ressam ünvanı taşıyan Eugene Boudin ve Picasso’yu sayabiliriz. Picasso’nun sadece birkaç karakalem çalışması mevcut. Giriş ücreti 300 RSD. Biz denk düşmedik ama geçici sergilerde düzenlenmekte. Eğer geçici sergi varsa ve onu da gezmek isterseniz ücret değişebiliyor.

Müzede sergilenen arkeolojik buluntulardan örnekler

Sırbistan Numismatik Örnekleri

Vincent Van Gogh- Köylü Kadın adlı eseri

Belgrad’taki son günümüzün geri kalanında hediyelik eşya almak için dükkanları dolaştık. Alınabilecek şeylerin başında Rakija, özellikle erikten yapılmış olanı tercih ediliyormuş, erik dışında başka meyvelerden üretilenleri de var, çeşitli meyve likörleri ve şarap gelmekte. Yine birçok ülkede bulabileceğiniz türden magnetler vb şeyler alınabilir.

Eve dönüş-Son alışverişlerimizi yaptıktan sonra otelin emanetinden bavullarımızı alarak akşam 20:00’de kalkan uçağımıza gitmek için 17:00 gibi kalkan 72 nolu otobüsün durağına geldik. Zaten fazlaca bir bagajımız da yoktu. Otelimiz otobüs durağına yaklaşık 450 metre mesafede. Bu otobüsü kullanacaksanız otobüs durağında yanlış yerde beklemeyin. Çünkü yolcu indirdiği ve bindirdiği nokta biraz farklı. Gelen yolcuyu boşalttıktan sonra 50 metre ilerideki kalkış durağına gidiyor. Sizin uçağınız da akşam iş çıkışı saatine denk geliyorsa ihtiyatlı davranıp daha erken saatteki otobüse binmek mantıklı olabilir. Gerçekten epey trafik oluyor ve bu hattın durak sayısı çok, indi-bindisi oldukça fazla ve aşırı vakit kaybı oluyor. Bir de yolda otobüsümüz arıza emareleri gösterdi, vites geçme sorunu falan yaşadı, hatta bir ara şoför dışarı çıkıp müdahale etti ya da canı sigara içmek istemişti numara yaptı bilemedik artık, sigaradan sonra otobüs mucizevi şekilde çalıştı. Tabi yolcuların yüzde 65’i havaalanı yolcusuydu, otobüs çalışınca artık alkışlar vs. sanırsınız kötü bir uçak yolcuğundan yere inmeyi başardık:)) neşe içinde havalimnıana vardık. Sıkıntılı olan otobüsün arıza yaptığı yerdi aslında, şehir merkezinden çıkmıştık ve alana da en aşağı araçla 20 dakika uzaklıktaydık. Ne taksi ne başka araç vardı. Hiçbir şey olmasa bir sonraki otobüsü beklerdik ama sonuçta sıkıntı. Kısaca bir yürek çarpıntısı yaşamadık değil. O nedenle çok ucu ucuna hareket etmemek lazım aslında deyip gezi notlarımıza son noktamızı koyalım.

Belgrad yeme içme konulu yazımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.


“Belgrad gezilecek yerler” için 32 cevap

  1. Canım eline emeklerine sağlık çok güzel anlatmışsın gezmiş kadar oldum ama en kısa zamanda gideriz insallah 👍👏👏

    Liked by 1 kişi

  2. Tülay hanım şahanesiniz sizinle gezmek çok keyifli her şey için çok teşekkürler sevgilerle yine buluşmak üzere ❤️❤️

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın