Cape Town Gezilecek yerler

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin başkentlerinden biri olan Cape Town, Afrika Kıtasının en güneyinde, Atlas Okyanusu ve Hint okyanusun buluştuğu noktada, ülkenin en güzel, en modern ve en gelişmiş şehri. Hollanda’nın Güney Afrika’daki ilk sömürge yerleşmesi burada olmuş. Daha sonra da İngiltere’nin sömürgesi haline gelmiş. Mother City olarak anılan şehir, Masa Dağı (Table Mountain) eteklerinde kurulmuş. Dünyanın her yerini görmediğimiz için Dünyanın en güzel şehirlerinden biri ünvanını ne kadar hak ediyor yorum yapamayız ancak Cape Town gerçekten çok güzel bir şehir.

Cape Town güvenli mi ? Cape Town Güney Afrika’daki en çok beyaz nüfusa sahip ve en güvenli şehri olmakla birlikte yine de kendinizi güvende hissetmeyeceğiniz ve belirli kurallara uymanız gereken bir şehir. Bunlar hava karardıktan sonra dışarıda olmamak, gezeceğiz zaman uber ya da güvenli bir taksiye binmek, üzerinizde çok para ve değerli eşya bulundurmamak, çantanızı kollamak ve mümkünse tatilinizi turla ya da birkaç kişi olarak organize etmek, tenha caddelere girmemek olarak özetlenebilir. Cape Town’da langalar asla girilmemesi gereken bölgelerdir. Langalar fakir ve çoğunlukla işsiz halkın barındığı teneke evlerden oluşan mahallelerdir. Buralara özel gezi turları düzenlenmekte, eğer gidecekseniz bu turlara dahil olmak gerek.

Cape Town kaç günde gezilir : Çevresi gezilecek ve yapılacak şeylerle dolu ve sindirerek gezmek için en az 5-6 günlük bir gezi planlanmalı.

Şehirde beyaz nüfus oldukça fazla. Apartheid dönemi bitse de gözlediğimiz kadarıyla beyaz nüfus ve siyahlar arasında ayrışma bir şekilde devam ediyor denebilir. İnsanlar beyaz, siyah ve renkliler olarak adlandırılmakta ve renkliler sınıfına Hintliler, Malezyalılar ve Asyalı halklar girmekte. Beyaz ve zengin nüfus genellikle sahil kesiminde, oldukça yüksek duvarlar ve elektrikli tellerle korunmuş çoğunlukla silahlı korumalı, havuzlu lüks villalarda, ayrıcalıklı bir yaşam sürmekte. Cape Town çok eski bir şehir değil dolayısıyla da tarihi binalar, köprüler ve benzeri mimari yok denebilir. Fazlaca müze ve galeri de bulunmuyor ve bu yönüyle klasik bir Avrupa şehrinden oldukça farklı. Eski yapılarda da kolonyal tarzı mimari göze çarpıyor. Cape Town’da güzel restoranlar, barlar ve gece hayatını sevenler için klüpler mevcut. Anladığımız kadarıyla herkes kendi içinde, kendi statüsündeki insanlarla kapalı grup hayat sürmekte. Güney Afrika’nın en modern, en gelişmiş ve beyaz nüfusun en yoğun yaşadığı şehri olarak tanımlanan Cape Town’ın turistik caddelerinde bile özellikle hava kararmaya başladıktan sonra in cin top oynamakta. 1-1.5 kilometrelik kısacık mesafeleri araçla gitmek durumundasınız. Kalabalık olsanız bile en 5-6 dilenci peşinize takılıp sizi oldukça rahatsız edebilmekte ve tabi ki tek sorun dilenciler de değil, dikkatli olmakta fayda var. Modern şehir ile langalar birbirine çok yakın (teneke evlerden oluşma mahalleler). Langalarda yaşam oldukça kötü, burada yaşayanların gelir seviyesi en alt düzeyde. Çoğu teneke evin penceresi dahi yok, yazın fırın, kışın buz gibi. Çoğunda tuvalet, banyo yok, su ortak bir alandan temin ediliyormuş ama ilginç bir biçimde gördüğüm yerleşimlerin çoğunda uygu anteni var. Langalar oldukça geniş mahalleler ve çok kalabalık. Bu mahallelere girmek son derece tehlikeli, girmek var çıkmak yok desek yeridir. Bazılarında rehberli ve korumalı turlar yapılıyormuş. Cape Town’daki en büyük langa yerleşimi Khayelitsha. Şehrin göbeğinde evsizlerin yerleşimleri bulunuyor ve onlar da turistler için tehlike oluşturmakta.

Cape Town para birimi nedir : Güney Afrika rand’ı olmakla birlikte kredi kartı hemen heryerde geçmekte. Alışverişlerde pazarlık edilmesi tavsiye olunur.

Cape Town gezilecek yerler ve Cape Town’da yeme içme önerileri :

Şehri merkez ve çevresi olarak ayrı ayrı anlatmak daha pratik olacak. Merkezden başlayarak anlatımımızı sürdürelim. 

Cape Town Masa Dağı ( Table Mountain ) : Şehrin simgesi konumundaki 1087 metre yüksekliğindeki dağın tepesi masa gibi düz olduğu için bu isimle adlandırılmış. Dünyanın 7 doğal harikasından biri. Sisli olmadığı günlerde 360 derece dönebilen ve tüm manzarayı görebileceğiniz bir teleferik ile tepeye çıkılıyor. Ayrıca yürüyerek çıkmak ta mümkün. Tepede hediyelik eşya dükkanı, restoran ve cafe mevcut. Dağın iki yanında Aslan Başı ve Şeytan zirveleri olarak isimlendirilmiş tepeler var. Masa Dağı milli parkında 2000 den fazla bitki çeşidi ve 1500’e yakın çiçek bulunmaktaymış. Masa Dağı; Milli Park, Ümit Burnu, Cape Point, Light House ve dağı içine alan çok geniş bir alan. Tepeye teleferikle çıkmak için havanın açık ve çok rüzgarlı olmaması gerekiyor bu nedenle de yılda ortalama ancak 200 gün çıkmaya elverişliymiş. Gittiğimizde şansımıza teleferiğin çalıştığı güne denk geldik ama aşağıda hava günlük güneşlik olmasına rağmen zirve çok rüzgarlı ve soğuktu. Aşağıdaki havaya aldanmayıp yanınıza mont ve bere almanız faydalı. Çıkışta ve inişte en az bir saatlik kuyruk oluşuyor, iniş ve çıkış yaklaşık 3’er dakika sürmekte. Manzarası eşsiz güzellikte. 

Masa Dağına çıkan teleferik
Cape Town Masa Dağı’dan güzel bir manzara
Table Mountain Lion’s Head

Maclear’s Beacon Taşı: Masa dağının en tepesine, dünyanın çevresini belirlemek amacıyla Thomas Maclear tarafından 1865 yılında yerleştirilmiş üçgen forumlu taş. Teleferikle buraya kadar çıkılmıyor, gelmek isteyenlerin tırmanması gerekiyormuş. Gittiğimizde zirve aşırı rüzgarlı olduğu için bırakın oraya tırmanmak dışarıda durmak dahi imkansızdı.

Cape Town Long Street : Şehrin en ünlü, hareketli ve turistik caddesi. Hop on hop of otobüslerinin tüm hatlarına burada aktarma yapılabiliyor ve otobüsler şehrin tüm ziyaret noktalarına gidiyor. Rahatlıkla ve güvenle binebilirsiniz. Restoranlar, bar ve cafeler, alışveriş merkezleri ile en çok gezilen caddesi. Green Market Square: Pazar yeri ve her türlü hediyelik eşya, takı vb şeyler satılmakta. St. George Katedrali. Anglikan katedrali ve başpiskoposun makamı durumunda. Apartheid döneminde aldığı siyasi duruşla bilinmekte ve halkın katedrali olarak anılmakta. Company’s Gardens: Katedralden sonra başlayan park alanı. Bu parkın sonunda Adderley Street üzerinde Izıko Slave Lodge (Müze) var, bu müze de şehrin en eski müzesiymiş. Güney Afrika sosyal müzesi olarak geçmekte, tarih öncesi döneme ait 3 boyutlu modellemeler bulunmaktaymış. Müze binası geçmişte kölelerin tutulduğu, hapsedildiği yer olarak kullanılmış. Cape Town’da kölelik 1838 yılında son bulmuş. Bunun dışında District 6 müzesi de gezilecek yerler arasında. Müzenin bulunduğu District 6 bölgesi 19.yy başlarında tarım arazisi iken, şehrin büyümesi ile burada yaşayan yaklaşık 60,000 kişi evlerinden çıkarılarak başka yerlere zorla yerleştirilmiş, evleri ve mahalleleri buldozerlerle dümdüz edilmiş ve beyaz nüfus için yer açılmış. Müzede bu geçmiş anlatılmakta. Müzenin ilerisinde 17. yüzyılda inşa edilmiş, 5 köşeli, içinde müze olan Castle of Good Hope (Ümit Kalesi) bulunmakta. Kale Hollandalı sömürgeciler tarafından 1666 yılında inşa edilmiş. 17.yüzyıl askeri mimarisinin en iyi korunmuş örneklerinden biri ve ayakta kalan en eski mimari yapı olma özelliği taşıyor. Şatonun ilerisinde Mandela’nın serbest kaldıktan sonra tarihi balkon konuşmasını yaptığı City Hall (belediye binası) ve önünde Çarşamba ve C.tesi günleri pazar kurulan Grand Parade meydanı yer alıyor. Kraliçe 2. Elizabeth 21.doğum gününü burada, City Hall’de kutlamış. Meydandaki heykel Kral VII Edward. Heerengracht Caddesindeki döner kavşakta heybetli Reibeck Heykeli bulunmakta. Bronzdan yapılmış heykel şehrin kurucusu Jan Van Reibeck’in eşine aittir. Bunun dışında Parlemento Binası ve Adderly Caddesi şehirde görülecek yerler arasında bulunmakta. Yazım tur şirketlerinin broşürü gibi oldu ama gerçekten de çoğu yerde tur aracından inmeyip önünden transit geçtik. Sadece Nelson Mandela’nın balkon konuşmasını yaptığı City Hall önünde durup foto çekilmek için kısa bir mola verebildik. Şehirde pırlanta, tanzanit ve değerli mücevherlerin satıldığı mağazayı şampanya ikramlarını tadımlayarak gezdik.

Cape Town Ümit Kalesi ( Castle of Good Hope )
St. George Cathedral
Cape Town Iziko Museum Slave Lodge
Grande Parade Meydanı, City Hall & Kral VII Edward heykeli
City Hall, Nelson Mandela’nın hapisten çıkınca balkon konuşması yaptığı yer
Şehrin göbeğinde, Ümit Kalesi yakınında mahalle oluşturmuş evsizler

Cape Town Waterfront: Burası Cape Town’da liman bölgesi. Restoranları, cafeleri, alışveriş merkezleri ile şehrin en modern ve canlı yeri, marinayı da içeren oldukça büyük bir kompleks. Nelson Mandela’nın hapis yattığı Robben Adasına tur motorları buradan kalkıyor. Two Oceans Akvaryum Waterfront’taki en önemli cazibe merkezlerinden biri olarak sayılabilir. Waterfront gerçekten çok keyifli bir yer, okyanusa karşı yemek yemek, bir şeyler içmek harika. Akşam üzerleri meydanda yerel danslar ve müzik yapan gruplar gösteri yapıyor. Binince Cape Town manzarasını izleyebileceğiniz büyük bir dönme dolap bulunmakta (the cape wheel). Biz gece bindik, çok da özel bir manzaramız olamadı ama gün batmadan binmek daha güzel olabilir. Waterfront’taki Watershed isimli pazar yerini görmenizi tavsiye ederiz. Time Out Market’in yanında. Giyimden mutfak ürünlerine, maskelerden hediyelik eşyalara, tasarım ürünlerinden sanat eserlerine kadar çok çeşitli ürün satılmakta. Waterfront’taki alışveriş merkezlerinden diğer alışveriş merkezi V &A (Victoria and Alfred). Burada tasarım ürünleri bulabileceğiniz alışveriş merkezi, cafe ve restoranlar mevcut.  Waterfront restoran ve cafe açısından oldukça zengin, V &A Food Markette çeşitli yemek kornırları ve dünya mutfaklarından birçok yiyeceği bulabileceğiz bir yer. Time Out Market, ayaküstü lezzetler ve yöreye özgü fast food ürünleri uygun fiyatlara yiyebileceğiniz bir yer. Waterfront’ta sadece Pazar günleri kurulan ve çok iyi olan bir pazar varmış, programa uymadığı için gidemedik ama aklımızda kaldı.

Cape Town Waterfront
Waterfront The Cape Wheel

Cape Town Robben Adası : Waterfront’tan kalkan teknelerle 30 dakikada ulaşılmakta. Nelson Mandela’nın 18 yıl boyunca hapis yattığı yer. Mandela 1996 yılında buraya kapatılmışç Mandela dışında Walter Sisulu gibi ırk ayrımına karşı olanların tutulduğu bir hapishane adası. Adaya ulaştığınızda daha önce bu hapishanede yatmış eski bir mahkum sizi karşılayıp rehberlik etmekte. Adada günümüzde müze çalışanları, hapishane rehberleri ve light house çalışanlarının oluşturduğu yaklaşık 150 kişi yaşamaktaymış. Tekneler Waterfront’taki kırmızı saat kulesinin yanından kalkıyor.

Cape Town Bo-Kaap Göçmen mahallesi: Long Street caddesinin üst kısmında yer alan ve beyaz olmayanların yaşadığı mahalle. Giderek turistik önemi artmakta. Şehirdeki güvenli mahallelerden biri denebilir. Geçmişte insanların renkli giyinmeleri ve evlerini boyamaları yasakmış. Aperheid uygulamasının kalkması ile bölgede yaşayanlar evlerini rengarenk boyamaya başlamış ve ortaya çok renkli bir mahalle çıkmış. Nüfusu ağırlıklı olarak Müslüman. Sömürgecilik döneminde Malezya ve Hindistandan getirilen müslümanlar sayesinde müslüman nüfus artmış. Şehrin en eski camisi de burada. Gezmeye müsait bir mahalle, sokak satıcılarından hediyelik alabilir, güzel fotolar çekebilirsiniz.

Cape Town Bo-kaap

Şehrin çevresinde gidilebilecek yerler: 

Ostrich Ranch: Şehir merkezinden yaklaşık 30 km uzaklıktaki deve kuşu çiftliği. Geldiğinizde devekuşlarının cinsleri, beslenmesi, üremesi gibi devekuşları hakkında birçok detay hakkında bilgilendirme yapıldıktan sonra çiftliği ziyaret ediyor ve devekuşlarını ellerimizle besleyebiliyorsunuz. İnanılmaz tatlılar ama çitlerden içeri girmek yasak. Çifteleri inanılmaz derece kuvvetli. Çiftlikte ayrıca devekuşu derisinden üretilme çanta, kemer, yelpaze, anahtarlık, deve kuşu yumurtası ve çeşitli süs eşyalarının satıldığı mağaza ve cafesi mevcut.

Ostrich Ranch
Ostrich Ranch shop

Kirstenbosch Botanik Bahçeleri: Cape Town şehir merkezinden yaklaşık 13 km uzaklıkta. Masa dağının doğusunda yer almakta. Bazı bloglarda yürüyerek Masa dağına çıkmak için en kolay yolun bu bahçelerden geçtiği belirtilmiş ve bu rotaya Skeleton George adı verilmiş. Denemek isteyenler araştırabilir ama bence güvenlik en büyük sorun. Çok güzel bir bahçe, oldukça büyük. Yeşil, orman, çiçekler ne olsa gidiyor, kabulümüz. Tree Canopy adlı çok güzel bir köprüden geçiyorsunuz, tam fotoluk. İçeride Afrika’ya özgü bitkiler ve azalmış türler var. Dikkatli olursanız bize denk geldiği gibi baykuş vb kuşları rahatlıkla görebilirsiniz. Biz aşağıdaki güzeli görme şansını yakaladık. Eylül ayında yani Güney Afrika’da kıştan yaza geçiş döneminde gittiğimiz için çok farklı çiçek türü göremedik ama Ekim-Kasım ayları gibi ziyaret edenler daha bu açıdan daha şanslı olabilir. İçeride cafe, restoran ve hediyelik eşya dükkanı mevcut. 

Kirstenbosh tree canopy walkway
Güney Afrika’ya özgü Cennet kuşu çiçeği
Parkta karşılaştığımız baykuş

Cape Town’da Ümit Burnu’na kadar olan sahil şeridinde bulunan yerlerin hepsi aynı yol üzerinde, sırayla gezilebilecek yerler. 

Cape Town haritası

Sea Point: Şehir merkezinden yaklaşık 5 km uzaklıkta. Varlıklı insanların yaşadığı bölge, oteller, gel-git havuzları bulunmakta. Sea Point Promenade ise yürüyüş-koşu gibi sporları yapmak için oldukça popüler olan deniz kenarındaki yürüme yolu.

Clifton: Burası Okyanus kıyısında, Lion’s Head zirvesinin altında kalan ve kendine has müdavimleri olan 4 adet plajdan oluşan lüks bir bölge. Plajların müdavimleri sörfçüler, aileler, LGBT mekanı ve daha çok piyasa yapmak isteyenlerin yeri olarak sınıflanabilir. Camps Bay’a komşudur.

Camps Bay: Şehrin en zengin banliyosu denebilir. En pahalı emlak buradaymış Şehir merkezine 7-8 km uzaklıkta. Hareketl bir bölge, barlar ve restoranlarla dolu. Kayalar arasına gizlenmiş plajları ve dalış noktaları var. Camp Bay plajı en büyük plaj denebilir. Plaj demişken Güney Afrika’da deniz suyu oldukça soğuk denebilir ve köpek balığı riski yüksek. Birçok plajda gözleme noktaları var ve tehdit oluştuğunda plajdakilere sudan çıkmaları için uyarıda bulunuluyor. Bazı yerlerde de insan marifetiyle oluşturulmuş havuz benzeri küçük koylar var. Köpek balıkları ciddi risk. Gittiğimizde hava müsait olduğu için plajların kalabalık olduğunu söyleyebiliriz ancak biraz açılarak yüzen yürek yemiş sadece 2 kişi gördük. Yeri gelmişken Güney Afrika denizlerinde her yerde bölgeye has devasa boyutlu kelp yosunu göreceksiniz. Protein, mineral ve iyot kaynağıymış. Özellikle fokların ve çeşitli deniz canlılarının besin kaynağı, insanlar için de bitkisel takviye olarak tablet vb formlarda satılmakta.

Hout Bay-Tahta Koyu: Şehir merkezinden yaklaşık 20 km uzaklıkta, Atlantik kıyısında yer almakta. Eski dönemlerde ahşap tekneler ve Cape Town şehrinin kurulmasında kullanılan ahşaplar burada yapıldıkları için bu ismi almış, şimdilerde zengin ve ünlülerin evleri bulunmakta. Koya gelirken yolda göreceğiniz sömürgeciler tarafından yaptırılmış en az 150 yıllık 2 tane şato bulunmakta. Hout Bay adlı genişçe sayılabilecek bir plajı var. Sahildeki tezgahlarda el yapımı hediyelik eşyalar satılıyor ve gördüğümüz en uygun bütçeli sayılabilecek tezgahlar burada. Ancak fiyatları yüksekten açıyorlar ve neredeyse 3te bire kadar indikleri ürünler oluyor. Muhtemelen asıl fiyata iniyorlar ama indirim alınca bir mutlu oluyor insan. Deniz aslanlarını görmek için tekneler bu koydan kalkıyor ve şayet hava şartları nedeniyle tekne kalkmazsa de limanda fokları görme imkanı var. Tekne gezisi esnasında Duiker kayalığında doğal ortamlarında kürklü fokları görebiliyorsunuz. Gerçekten yapılması gereken bir tur.

Duiker kayalığı-Kürklü foklar
Hout Bay limanının gözdesi
Hout Bay-Kolonyal dönemde yapılmış şatolardan biri
Sahildeki tezgahlar

Cape Town Boulders Beach : Cape town şehir merkezinden yaklaşık 40 km uzaklıkta ve yolculuk 1.15 saat sürüyor. Küçük koylardan oluşan bir bölge. Gerçekten güzel bir yerleşim bölgesi ve söylememe gerek yok burada da beyaz, zengin ve ayrıcalıklı nüfus yaşamakta. Burayı özel kılan sebeplerden biri Afrika penguenlerine ev sahipliği yapması. Sayıları maalesef giderek azalmakta olduğu için koruma altına alındıkları parkta ziyaret edilebiliyor. Yakından gözlemek çok güzel. Eğer daha da yakından gözlemek isterseniz parka yürüyerek 8-10 dakika mesafede bulunan, çok yaklaşmama tavsiyesi ile, Foxy Beach’e gidebilirsiniz. Burası ayrıca yüzebileceğiniz bir plaj. Boulders beach bölgesi ayrıca güvenle yüzülebilecek küçük koylara sahip bir yer.

Boulders Beach
Yüzmeye elverişli Foxy Beach

Yemeği Boulders Beach’de Seaforth Restaurant’ta aldığımız için restorandan burada bahsedelim. Plajın yanında ve manzarası çok güzel. Oturduğunuz yerden plajda badi badi yürüyen penguenleri seyrediyorsunuz. Yemek olarak tercihimizi Afrika’da bulunan codfish (morina balığı) ettik ve gayet lezzetliydi.

Seaforth Restaurant

Cape Town Ümit Burnu : Afrika kıtasının  en uç noktası olarak bilinse de aslında en uç nokta Cape Agulhas. Ümit Burnu denize doğru uzanan kayalık bir burun. Ümit Burnu Portekizli kaşif Bartolomeu Dias tarafından 1488 de keşfetmiş ve Fırtınalar Burnu olarak isimlendirilmiş. Sonrasında denizciler için umut kırıcı olmaması adına Ümit Burnu olarak adlandırılmış. Ümit Burnu yarımadası ve onu çevreleyen bölge koruma altına altında. Hint Okyanusundan gelen sıcak su akıntısı ve Antartika’dan gelen soğuk su akıntısının kesiştiği yer olduğu için her zaman kuvvetli fırtınalar var. Cape Point’ten Haziran-Ekim ayları arası gerçekleşen balina göçünü izlemek mümkün. Şehir merkezinde yaklaşık 65 km uzaklıkta ve yolculuk 2 saate yakın sürüyor. Yolda giderken babunları görmeye hazır olun. Masa Dağı Milli Parkına dahil olan Ümit Burnu’nda tepedeki feneri de içine alan bölgeye biletle giriliyor. Cape Point noktasından finikülerle çok güzel bir manzara eşliğinde dünyanın en yüksek fenerine çıkılıyor. Tam fenerin olduğu yer oldukça rüzgarlı ama manzara gerçekten nefes kesici. Burada da hediyelik eşya satılan bir dükkan bulunmakta. Aşağıda sahilde bölgenin koordinatları gösteren tabela hatıra fotoğrafı çekilmek için güzel bir nokta.

Cape Town Cape of Good Hope
Cape Point
Cape Town Light House
Cape of Good Hope Light House
Cape Town Ümit Burnu

Cape Town yakınlarında gezilebilecek diğer yerler:

Cape Town Giraffe House: Cape Town şehir merkezin 39 km uzaklıkta bir hayvanat bahçesi. Stellenbosch’a yakın. Piknik yapabiliyorsunuz ancak alkol getirmek yasakmış. Her ne kadar zürafa evi olarak isimlendirilse de içeride devekuşları, alpacalar, keçi ve koyunlar, yılanlar, zebralar, çeşitli kuş türleri, lemurlar, yaban kedisi, oklu kirpi ve kaplumbağalar da mevcut, oyalanmadan gezmek yarım saati alıyor.  Oklu kirpi (Porcupine) ve lemurları görmek bizi oldukça heyecanlandırdı. Vaktiniz kısıtlı ve benzerlerini gördünüzse gezmeyi atlayabileceğiniz bir hayvanat bahçesi olarak tanımlanabilir.

Cape Town Stellenbosch : Cape Town şehir merkezinden 60 km uzaklıkta ve yolculuk yaklaşık 1 saat sürüyor. Güney Afrika’nın Hollandalılar tarafından kurulmuş, Cape Town’dan sonra en eski ikinci yerleşim yeri. Verimli toprakları nedeniyle en iyi şarapların yapıldığı yer olarak biliniyor. Güzel bir yerleşim bölgesi ve üniversitesi bulunmakta. Gittiğinizde Jongelingen Vereniging ve Christ Church kiliselerini gezebilirsiniz, oldukça sade kiliseler. Tarihi binaları, alışveriş mekanları ile çok daha güvenli bir bölge, sokaklarında rahatlıkla gezebilirsiniz. Binalar mimari olarak kolonyal dönem özellikleri taşımakta. Buraya gelmişken Stephen Rautenbach’nin galerisini gezmenizi tavsiye ederiz. Cape Town’dan trenle gelinebilmekte ancak güvenlik nedeniyle önerilmiyor. Geniş araziler boyunca üzüm bağları bulunmakta. Her ne kadar paket turlarda üzüm çiftlikleri gezisi olarak yanlış bilgilendirme yapılsa da, çiftlik gezisi yapılmıyor. Bağları yol boyunca görüp şarap tanıtımı, tadımı ve satışı yapılan KWV adlı markanın satış yerine götürüldük, en azından turu aldığımız şirketin programı böyle, başka turları bilemeyeceğiz. Bu yönüyle hepimizde bir miktar hayal kırıklığı yarattığını söyleyebiliriz, yine de  bölge üzüm ve şaraplarının tanıtımı, ikramlar ve alışveriş güzeldi. Tanıtım esnasında daha pahalı şaraplar ön plana çıkarılıyor ancak sorduğunuzda daha uygun bütçeli şarapları da tanıtıp tadım yaptırıyorlar. Biz Güney Afrika’ya has bir üzüm çeşidi olan Pinotage’dan yapılmış Laborie şarabı ve Wild Africa likörü aldık.

Cape Town Franschhoek Kasabası: 1685 tarihinde Fransa Kralı 14.Louis Fransa’da Protestanlığı yasaklamış. Bunun üzerine yüzlerce dindar proteston ülkeyi terk etmek zorunda kalmış.  1688 tarihinde Cape Town’a gemiyle gelen 300 protestana yerleşmeleri için Franschhoek kasabasında yer verilmiş. Bu insanlar kendileriyle birlikte kültürlerini ve tarım bilgilerini de getirmişler. Küçük ve güzel bir kasaba. Birçok üzüm bağı ve üreticisi bulunmakta. Yiyecek ve şarap şehri olarak biliniyor. Yapılaşma oldukça güzel. Güvenli bir yerleşim yeri olarak bilinmekle birlikte burada da geç saatte ve yalnız olarak dolaşılmaması gerektiği tavsiye ediliyor. Stellenbosch’a oldukça yakın. Aracınızla birinden diğerine rahatlıkla geçilir. Çok gelinmesi gereken bir yer mi kesinlikle hayır, küçük bir ana cadde etrafında dükkanlar, market, Hollanda Reform Kilisesi ve sanat evi görülecek şeyler arasında. Kilisenin içi oldukça sade, kolonyal mimari. Bu kasabayı görmek şart değil ama beyazların yoğunluklu yaşadığı yerlerin nasıl güzel mahalleler olduğu aradaki tezatı görmek açısından güzel olabilir, yoksa Avrupa’ki herhangi bir mahalleden farklı değil.

Cape Town Franschhoek
The Dutch Reformed Church

Islah Merkezi (Victor Vester Hapishanesi). Franschhoek yakınında bulunan ve geçerken Mandela anıtı önünde kısa bir mola verdiğimiz ıslah merkezi. Apartheid rejimine karşı yürüttüğü kampanya nedeniye Mandela’nın hapis cezasının son bölümünü, 14 ay geçirdiği yer. 1988 yılından serbest bırakıldığı 1990 yılına kadar, kompleks içinde özel güvenlikli bir evde yaşamış.

Drakenstein Victor Vestor Prison

Cape Town Yeme İçme önerileri : Genel olarak mutfak konusunda başarılı, çeşit bol, tabaklar doyurucu ve fiyatlar uygun, Türkiye’den hesaplı. Cape Town yeme içme konusunda oldukça bol seçenek sunmaktadır.

Güney Afrika Cumhuriyeti başlıklı yazımızda belirttiğimiz gibi bahşiş genelde bekledikleri bir şey. Miktar size kalmış olmakla birlikte hesabın %10 gibi diyebiliriz. Hesabı fiş ve kalemle getiriyorlar, bahşiş verecekseniz vermek istediğiniz tutarı yazıp fişi imzalıyorsunuz.

Waterfront marina bölgesi, restoran, cafe/bar konusunda birçok seçenekle dolu. Tavsiye edebileceğimiz ve kendimizin de denemiş olduğu restoranlar:

City Grill Steakhouse (Waterfront, Victoria Wharf Shopping Center): Yemek olarak steak ve salata yedik, başarılı denebilir. Krem Brulee tatlısı oldukça iyiydi. Akşam yemeği esnasında yöresel danslar yapan gruplar girip kısa gösteriler yapmakta.

Quay Four gayet başarılı, manzarası güzel. Balık çorbası ve Güney Afrika’ya özgü kingklip balığı yedik her ikisi de çok lezzetliydi. Tatlı olarak Malva Pudingi başarılı ama Krem Brulee tatlısını hiç beğenmedik, sakın yemeyin.

Quay Four restaurant fish soap
Kingklip fish

Tiger’s Milk: Hamburgerleri oldukça lezzetli, kalabalık grup olarak gittik ve herkes seçiminden memnun kaldı. Belthazar: Yine waterfront’ta başarılı ve tutulan bir restoran. Game başlığı altında av hayvanları eti var. Devekuşu eti başarılıymış.

Ocean Basket : Deniz ürünleri oldukça başarılı, biz Johannesburg’daki şubesini denedik, tavsiye ederiz. Time Out Market ayaküstü çeşitli lezzetler bulabileceğiniz fast food noktaları var. Fish market: Waterfront saat kulesinin yanı, deniz ürünleri oldukça iyi. Gibsons Burger: Denemedik ama en iyi burgerci seçilmiş. Kloof House: Çok tavsiye edilen ama gitme fırsatı bulamadığımız restoranlardan biri. Waterfron’ta denemediğimiz ama dışarıdan beğendiğimiz diğer bir restoran Harbour House. Tam denizin yanında, her dair kalabalık ve davetkar bir havası var.

Waterfront Harbour House

Truth Cafe, Dünyanın en iyi kahvecisi unvanına sahip cafe. Zamanımız olmadığı için fazlaca vakit ayıramadık ama gittik, gördük şükür, mahrum kalmadık:))) Mekanın endüstriyel tasarımı var, çalışanların kostümleri ilginç.

The Truth Cafe

Samosa: Franchoek kasabasında içinde fırını olan bir markette deneme fırsatı bulduk, oldukça lezzetli, içinde tavuk, peynir gibi farklı malzemelerle dolgulu üçgen formlu börek.

Samosa

Listemde olup fırsat bulamadığımız için gidemediğimiz ama birçok yerde tavsiye edilen bazı restoranlar ise The Africa Cafe; fix menü, tüm yemekler sınırsızmış, çorba, 12 çeşit yemek ve tatlı sunuluyormuş. Dans, yüz boyama, el yıkama gibi etkinlikleri varmış. Mama Africa; Game meat tabağı lezzetli ve çok doyurucuymuş. Tabakta, springbok, kudu, ostrick, worthog, timsah ve geyik sucuğu (venison) servis ediliyormuş ve canlı müzik varmış.

Güney Afrika gezilecek yerler ile Johannesburg ve Pretoria gezilecek yerler hakkındaki yazılarımıza aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.


“Cape Town Gezilecek yerler” için 4 cevap

Yorum bırakın