Yunanistan’ın Rodos ve Girit’ten sonra 3. büyük adası olan Midilli, denizi, sahip olduğu orman dokusu, yemekleri ile gidilmeyi sonuna kadar hak eden adalardan biri. Konum itibari ile Yunanistan’dan ziyade Türkiye’ye daha yakın. M.Ö 3000 yıllarından itibaren yerleşim yeri olan ada aynı zamanda Barbaros Hayrettin Paşa’nın doğum yeri. 1462 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı topraklarına katılmış, 1913 yılında imzalanan Londra antlaşması ile Yunanistan’a geçmiş. Özellikle zeytinyağı ve uozo üretiminde önemli bir yere sahip. Tarım yanında turizm de önemli bir gelir kaynağı. Petra, Plomari, Molyvos ve Eresos adadaki önemli turizm yerleşimleri arasında. Gitmekte geç kalmış olduğumuzu düşünmekteyiz. Keyifle gezilecek, yüzülecek ve lezzetli yemekleri ile gezginleri fazlasıyla mutlu edebilecek bir yer. Ayrıca ulaşım kolaylığı ve kapı vizesi olanağı ile Yunanistan gezilecek yerler açıdından öne çıkan adalardan biri.

Midilli’ye nasıl gidilir?
Türkiye’ye en yakın nokta Ayvalık. Ayvalık’tan hergün kalkan araçlı feribotlarla 1.5 saatte ulaşmak mümkin. Araçsız feribotla da 45 dakikada ulaşılıyor. Büyük bir ada olduğu için yürüyerek gezmek mümkün değil. Dilerseniz aracınızla geçebilir ya da araç kiralayabilirsiniz. Taksi pahalı bir seçenek, ada içi otobüs hizmetleri ise yüz güldürecek düzeyde değil. İlk defa gidilecek ve tüm adayı gezmek isteyenlerin mümkünse araçla gitmeleri tavsiye olunur. İzmir Dikili’den de araçsız feribotla gitmek mümkün. Küçükkuyu’dan da adanın Petra tarafına feribot seferleri bulunmakta. Türkiye’den uçak seferleri de mevcut.

Midilli Adası kapı vizesi
Midilli kapı vizesi ile gidilebilen adalardan. Kapı vizesi büyük kolaylık ve eminim ada esnafı bu durumdan oldukça memnundur. Sezon sonu ve hafta arası gitmemize rağmen adada heryerde Türkler mekanları doldurmakta. Umarım kapı vizesi kesintisiz devam eder. Vize başvurusunu Ayvalık’ta Turyol ya da Jalem gibi firmalar gerçekleştirmekte. Siterlerinde belirtilen şartlara haiz olmak ve evrakları seyahatinizden en az 5-6 gün önce kargo ile kendilerine ulaştırmanız yeterli. Turyol firması ile gittik, vize ve gidiş-dönüşte sorun yaşamadık. Araçlı feribot saati sabah 09.00. İstanbul’dan gittiğimiz için riske atmayıp bir gün önce Ayvalık’a gidip orada konakladık. Feribot biletini online almıştık, basılı halini Turyol ofisten almanız gerekmekte. Turyol ofisinin tam karşısında Liman işletmelerinin gişesi var. Burada da araç için 750 TL, kişi başı da 200 TL vergi ödeniyor (nakit ödenmesi gerekiyor, K.kartı ya da başka bir ödeme yöntemi kabul edilmemekte). Gidiş gününe bırakmamak için bu işlemeleri de Ayvalık’a vardığımızda yaptık. Seyahat günü en az bir saat önce limanda olmanız gerekmekte. Eylül ikinci yarısı gittiğimiz için fazlaca kuyruk yoktu, feribotta da en fazla 5 araçtık. Aracınızı liman işletmelerinin otoparkına bırakıp pasaport kontrolüne giriyorsunuz. Pasaporttan geçince sağ tarafta bulunan bir odadan arabanızı otoparktan alıp feribota götürebilmeniz için araç kartınızı alıyorsunuz. Feribota binmeden önce gümrük memuru tarafından aracınız kontrol ediliyor ve herşey uygunsa feribota biniyorsunuz.
Adaya vardığınızda adadaki görevli tarafından gösterilen yere aracı park edip vizeniz varsa pasaport kontrole gidiyorsunuz. Aracı otoparktan alabilmek için yine araç kartı veriliyor ve bu kartla aracınızı alıyorsunuz. Bu aşamada aracınız aranıyor ve çıkış yapıyorsunuz. Şayet kapı vizesi ile geldiyseniz aracı park ettikten sonra kapı vizesi verilen bölüme geçerek parmak izi ve vize basılması işlemi yapılıyor. Sonrasında pasaport kontrolü yapılarak adaya girişiniz gerçekleşiyor. Sıkıntılı bir süreç değil ancak Temmuz-Ağustos gibi yoğun aylarda uzun bekleme süreleri olabilir. Biz yaklaşık yarım saat gibi bir sürede tüm süreci tamamladık. Bunda hem düşük sezonda hem de hafta içi gitmemizin payı var tabi.
Midilli otopark bilgisi : Yüksek sezonda özellikle Mytiline merkezde park yeri sıkıntısı yaşamak kaçınılmaz gibi. Sokaklar dar, bir kısmı araç trafiğine kapalı. Sezon sonu gittiğimiz için problemle karşılaşmadık ama yine de yoğundu, Temmuz-Ağustos aylarını ve hafta sonlarını düşünemiyorum bile. Mytilene’de limanın otoparkı güzel bir seçenek. Sabah 08.00-15:00 arası ücretli, 15:00-08:00 arası ücretsiz. Sahilde cadde üzerindeki otoparklar da akşam 18:00-08:00 arası ücretsiz. Feribottan inince Kountouriotoi caddesi boyunca kordonda ilerlediğinizde yaklaşık 1,5 km sonra genişçe ücretsiz park alanı var. Şişman Jimmy adlı restoranın arka tarafın olarak tarif edilebilir. Burası geniş bir alan olmasına rağmen yine yüksek sezonda yer bulmak zor olabilir. Etrafta değnekçi benzeri tipler dolaşıyor ama bu otopark kesinlikle ücretsiz, yüz vermezseniz rahatsız etmiyorlar. Yine limandan çıktığınızda sağa özgürlük heykeli tarafına gittiğinizde de ücretsiz park edebilecek yerler var.
Mytilene dışındaki yerleşim yerlerine gittiğinizde ise aracınızı yerleşim yerinin girişlerinde bırakmaya çalışın, merkeze girmeye çalışırsanız sokaklar dar ve park yeri sıkıntılı.
Midilli’de yollar : Ara yollara, toprak yollara sapmadan ana cadde üzerinde kalmaya dikkat etmek faydalı. Navigasyonlar duruma göre daha kısa diye bu tür yollara sokabiliyor ancak yolunuzu kısaltsa da girmeyin. Genelde mıcırlı, dar ve yer yer küçük çukurlar var. Hem araç için güvenli değil hem de konforsuz bir sürüş. Adada yollar genelde virajlı ve gelişli gidişli. Yüksek sezonda gidecek olanlara araç kiralamayı düşünüyorlarsa adaya gelmeyi beklemeden önceden halletmeleri tavsiye olunur.
Midilli’den ne alınır : Adadan alınabilecek başlıca ürünler uozo, feta peyniri, zeytinyağı, yeşil zeytin (ülkemizde yetişenleri tercih ederim), fıstık reçeli (büyük marketlerden ziyade küçük dükkanlarda bulabilirsiniz) , peynir ve yoğurt üzerine lezzetlendirmek amacıyla koyabileceğiniz baharatlar, magnet vb süs eşyalarıdır. Zeytinyağı ve peynir konusunda da açıkçası Türkiye’yi tercih ederim. Adada Lidlle ve Jumbo mağazaları da var. İkisi de oldukça büyük mağazalar, buralardan da ihtiyaçlarınızı alabilirsiniz. Tavsiye üzerine Midilli merkezde bulunan bir parfümcüden açık parfüm aldık, parfümler hem uygun hem de kokuları kalıcı.



Midilli’de ne kadar kalmalı ? Biz 3 gece 4 gün kaldık. Kalış yerimiz Mytiline merkez olduğu için gidişte sabah 12:00 gibi vize vs işlemlerimiz bitmiş ve otelimize ulaşmıştık. Dönüş günü feribot saati 18:00’di ve o günü de gayet verimli geçirdik. Deniz, adanın her yerinde çok güzel o nedenle deniz mevsiminde gelindiğinde bu süre rahatlıkla uzatılabilir ve kesinlikle sıkılınacağını düşünmüyoruz. Üç gece kalacağmız için süreyi bölüp adanın farklı bölgelerinde kalmayı gereksiz yorgunluk olacağı için düşünmedik ancak 4 günden fazla kalacak olanların bunu yapması en azından Molyvos’ta da konaklamaları güzel olabilir.
Midilli’de nerede konaklamalı ? Konaklama açısından öne çıkan bölgeler Mytiline merkez, kuzey bölgede Molyvos ya da Petra, adanın güney tarafında ise Plomari. Mytiline’yi tercih ettik ve pişman olmadık. Issa Lesvos otelde konakladık. Yeri çok pratik, heryere yürüme mesafesinde. Kısa süreli kalışlara uygun. Yer bulamadık ama Hotel Lesvion ve Hotel Blue Sea otelleri güzel seçenekler. Mytiline diğer bölgelere göre daha şehirimsi ama oyalıyor. Şahsi tercihim her zaman sıkmayan, oyalayan yerlerden yana. Pratikliğine gelince de adaya iner inmez otelinizde oluyorsunuz, dönüş günü de tüm gün yine size ait, dilediğinizce denize girebilir, alışverişinizi yapabilir ya da gezilecek müze, katedral benzeri yerleri ziyaret edebilirsiniz. Adaya tekrar gelirsem o zaman en azından bir gece de Molyvos’ta konaklamak güzel olur. Molyvos hem özgün hem de gerçekten çok güzel bir yerleşim yeri. Yeme içme olanakları, kafe, bar ve restoran açısından da oldukça zengin. Molyvos’a bir tam gün ayırdığımız için içimizde şunu da yapabilsek iyi olurdu diyecek bir şey kalmadı ama kesinlikle konaklanabilecek bir yer.
Midilli’ye ne zaman gitmeli : Ne yapacağınıza bağlı olarak her mevsim gidilebilir ancak deniz içinse elbette yaz ayları gitmeli. Mevsimi Ayvalık, Assos gibi, çok uzun değil. Türkiye’de olduğu gibi dünyanın her yerinde oranın en yüksek sezonunda giderseniz alacağınız keyif daha az olabilir, kalabalıklar çok olup, rezervasyon sıkıntıları, restoran ve kafelerde yer bulmamama, uzun servis süreleri, aşırı trafik gibi sorunlar kaçınılmazdır. Yüksek sezonun biraz öncesi ya da sonrası zamanlar daha ideal. Gezimizi Eylül ayında yaptığımız için bu sorunların hiçbiri ile karşılaşmadık. Rezervasyonsuz gidilemeyen heryere rezervasyonsuz gittik ve yer bulduk. Otopark sıkıntısı yaşamadık, hava hem üşütmedi denizden sonuna kadar faydalandık, hem de sıcaktan bunaltmadı. Ada çok kalabalık değildi ama yanlız biz kalmışız hissine de kapılmadık, mekanlar gerek gündüz gerekse akşamları cıvıl cıvıldı. Deniz için gidilecekse bazı riskler de var. Havanın güzel olduğu son hafta gitmişiz, adadan ayrıldığımız gün hava serinlemeye ve yağmur olasılığı artmaya başladı, deniz mevsimi sona erdi diyebiliriz. Gitmeyi düşündüğünüz tarihlere yakın hava durumunu kontrol ederek organizyon yapmak daha doğru olur ama denize giremeseniz dahi Midilli, gideni en az 2-3 gün sıkmadan oyalayabilecek bir yer.
Midilli Adasındaki Plajlar : Adanın birçok yerinde plajlar taşlık, plaj ayakkabısı götürmek gerek. Kumluk plaj yok gibi. Deniz heryerde harika ve genelde birçok yerde kısa bir süre sonra derinleşmekte. Aracınızla gidiyorsanız yanınızda rejisör sandalyesi ve şemsiye almanız dilediğiniz bakir ve sakin yerlerde suya girebilme olanağı sağlar. Plajların çoğunda şezlong, şemsiye ve duş ücretsiz, yediğinize içtiğinize ücret ödersiniz ama yine de oturmadan önce sormakta fayda var. Birçok yerde kredi kartı geçiyor ama sadece nakit alan tesisler de var. Bunun dışında her plajda halkın ücretsiz faydalalacaği, havlusunu ya da kendi sandalyesini koyup denize girebileceği alanlar mevcut.
Midilli Gezilecek yerler : Midilli Yunan adaları içinde hareketli gece hayatı, gezilecek tarihi yerleri, güzel plajları ve yeşil dokusu ile öne çıkanlardan biri. Adayı Mytiline merkez, kuzey bölge, adanın batı bölgesi-Gera Körfezi ve güney bölge olarak ayırarak anlatmak ve gezmek pratik olacaktır.
Mytiline Merkez
Adanın kuzeyi- Molyvos, Petra, Eresos, Sigri, Skala Skamineas ve Mantamados
Adanın batısı- Sigri, Skala Eressou
Kalloni ve Gera Körfezleri
Adanın güneyi- Plomari
1.günümüz
Mytilene: Adanın merkezi, feribottan indiğiniz yer ve en büyük limanı. Midilli’nin diğer bölgelerine göre daha kalabalık, günübirlik gelenlerin de uğrak yeri, kesinlikle güzel bir yerleşim. Diğer bölgelere göre daha bir şehir havasında ve gezilecek yer daha fazla.
Mytilene gezilecek yerler :
Kountouriotoi caddesi : Limanda yer alan kordonboyu caddesi. Güzel bir cadde, sahil tarafı yürüyüş yapmaya müsait. Üzerinde restoran, kafe ve mağazalar bulunmakta. M.Ö 600 yılında Midilli Adasında doğmuş ünlü şair Sappho adına yapılmış küçük bir meydan ve Sappho’nun heykeli ile Mytiline tiyatro binası bu cadde üzerinde.


Ermou Caddesi: Trafiğe kapalı olan cadde limandan başlıyor. Kountouriotoi caddesinin bir paraleli. Bazı dükkan ve mağazaların her iki caddeye de açılan kapıları var. Midilli’nin ana alışveriş caddesi, en hareketli yeri denebilir. Cadde boyunca ilerlediğinizde adada üretilen ürünleri bulabileceğiniz dükkanlar gelir.


Yeni Cami: Ermou Caddesi üzerinde. Osmanlı döneminde adaya getirilen müslüman halk için yaptırılmış. Ziyarete kapalı. Harap durumda.



Tarihi Türk Hamamı: Yeni Cami’ye çok yakın. Osmanlı hamamları özelliklerinde. Restore edilerek korunmuş. Ziiyarete açık ama biz kapısından içeri bakıp çıktık. Küçük bir yapı, kişibaşı 5 Euro ücretle gezilebilmekte.

Agios Athanasius Kilisesi (Aziz Atanasyos) : Ermou Caddesi üzerindeki Ortodoks kilisesi. 16.yüzyıl sonlarına doğru tarihlenmekte. Aziz Athanasiss’a adanmış. Gotik çan kulesi oldukça güzel, 33 metre yüksekliğinde. içi de gezilebilmekte ve görmeye değer. İçindeki duvar freksleri Midilli’li ressam Kesaklis tarafından 1901 yılında yapılmış. İkona panelinin ahşap oymaları dikkat çekici.



Agios Therapon Kilisesi : Midilli’deki en ünlü ve ziyaret edilen kilise. Saint Therapon’a adanmış. Adalı mimar Argyris Adalis tarafından tasarlanmış. İnşaasına 1850 yılında başlanmış ve 1935’de tamamlanarak 85 yıl sürmüş. Şehir manzarasına hakim konumu nedeniyle adanın sembol yapılarından.



Midilli Arkeoloji Müzesi: Bizans dönemi eserler bulunmakta. Buradaki evlerden bütün halinde çıkarılan mozaikler sergilenmekte. En ünlüsü “Menandros Evi”nden getirilen mozaikler. Eve bu ismin verilme nedeni, M.Ö 4.yy da yaşamış oyun yazarı Menandros’un oyunlarındaki karakterlere ait mozaikler çıkarılması. Bunlardan en ünlüsü de Orfeus mozaiği. Orfeus liriyle dinleyen herkesi ve herşeyi büyülermiş. Efsaneye göre parçalanarak öldürülmüş ve cesedi farklı yerlere atılmış. Başı ve liri de denize atılmış. Bunlar sürüklenerek adaya gelmiş. Ada halkı kesik başı bir mağaraya gömmüş. Mozaikte Orfeus’u dinlerken kendinden geçen hayvanlar betimlenmiş. Giriş 5 euro
Özgürlük Anıtı: Eftaliotou Caddesi üzerinde, Tsamakia parkının girişinde, 1930 tarihli, Heykeltıraş Gregorios Zevgolis tarafından yapılmış.Limandan sağa doğru yaklaşık 250 yürüdüğünüzde ulaşırsınız, sahil tarafında.

Mytiline Kalesi : Limana yaklaşık 1. km uzaklıkta ve limandan yürüyerek 15 dakikada ulaşılabilir. Güzel manzarası var. Yapımına I.Justinianus döneminde başlanmış, geç Bizans döneminde bugünkü şekline ulaşmış.

Tsamakia parkı : Kalenin aşağı kısmı, denizle kale arasındaki park, ucunda özgürlük anıtı var
Midilli Antik Tiyatrosu: Midilli limanına 2.2 km uzaklıkta, Kamares bölgesinde. Roma tiyatroları ile benzer, mermerden inşa edilmiş. 10,000 kişi kapasiteli olduğu düşünülmekte. Çok fazla görülecek birşey yok o nedenle fazladan zamanı olanlara tavsiye edilir.

Theofilos Müzesi : Midilli’nin Varia köyünde doğan ünlü ressam Theophilos Hatzimihail’in anısına sanat yayıncısı Stratis Eleftheriadis tarafından kurulmuş küçük bir müze. Müze 1964’te inşa edilmiş bir yıl sonra da Eleftheriadis ressam Theophilos’un eserlerinden oluşan 86 eserlik koleksiyonunu Midilli Belediyesi’ne bağışlamış. Dört odadan oluşan müzenin her odası tarih, mitoloji gibi ayrı bir temalara ayrılmış. Zaten benzer şekilde Theophilos Hatzimihail’in eserleri çoğunlukla pitoresk manzaralardan, kırsal yaşamdan ve 1821 Yunan İsyanı kahramanlarından ilham alıyor. Sadece hafta arası açıkmış, Mytini limanına 5-6 km uzaklıkta. Fazladan vakti olanlar gidebilir
Mytiline plajları
Tsamakia plajı: Merkezde, limanın yakınındaki halk plajıdır. Limana yakınlığından dolayı kalabalık olabiliyor. Günübirlik ve araçsız gelenler için uygun. Şezlong, şemsiye mevcut.
Paralia Vigla: Limandan 9 km uzaklıkta. Limanın kuzey tarafında yer alan plaj.
Skala Mistegnon: Paralia Vigla’dan sonra gelmekte. Limandan 17 km uzaklıkta, kuzeye doğru gidilecek. Geniş ve güzel bir plaj. Sahildeki O Batis restoran tavsiye edilmekte.
Paralia Agios Ermogenis: Limanın güney tarafında ve limana 14 km uzaklıkta, araçla 20 dakikada ulaşılıyor. Şezlong şemsiye ücretsiz, duş olanağı mevcut. Yediğine içtiğine ödeme yapıyorsun. Mavi bayraklı, küçük bir koy. Açık ara favorimiz olan plaj, hem gittiğimiz gün hem de dönüş gününü bu plajda geçirdik. Otopark alanı var. Denizi harika. Küçük bir koy, maksimum 25 tane şezlong var. Kendi havlunuzu atma olanağınız var ama adadaki plajlar çoğunlukla taşlık olduğu için uzun saatler kalınacaksa havlu üzerinde keyif yapmak zor. Yüksek sezonda plajda ya da restoranında yer bulamama durumu olabilir.


2.gün: Midilli’nin kuzey kısmı
Bugünü adanın kuzeyine ayırdık. Sabah 08.00’de yola koyulduk, yapacak çok şey var. İlk durak Mantamados Köyü ve yolculuk 1.5 saat, yollar virajlı ve bazı yerlerde oldukça dar. Bölgenin en iyi yerleşimi Molyvos. Ayrıca Petra, Skala Skamineas, Mandamados ve Efthalou her biri kendine has yerleşimler ve görülmeli.
Mandamados Köyü : Zeytinyağı, süt ürünleri özellikle yoğurdu ve seramik ürünleri ile de meşhur. Taksiarhis Manastırı köydeki en önemli ziyaret yeri. Melek Mikhail’e adanmış. Mikail adanın koruyucu azizi olarak kabul edilmekte ve başmeleğe adanmış 140 manastırın merkezi olarak bilinmekte. Tüm Yunanistan’da önemli bir merkez. Paskalya döneminde çok sayıda ziyaretçi gelmekte. Manastırın önünde genişçe otopark alanı mevcut. Manastırı gezdikten sonra güzel avlusundaki kafede meşhur ballı yoğurttan yedik. Kafenin marketinden peynir ve kapalı yoğurt ürünleri almak mümkün.
Manastırdan sonra sonra yaklaşık 1 km mesafediki peynir üretim ve satış merkezi Mystakelli’ye uğradık ve peynir tadımı yaptık. Marketinde perakende satışı ve tadım olanağı bulunmakta. Peynirler tazecik, aracınızda uygun soğutma sistemi varsa ülkeye dönerken peynirinizi buradan alabilirsiniz.




Skamineas ve Skala Sykamineas : Mantamados köyünden sonra ikici durağımız yaklaşık 14 km uzaklıktaki Sykamineas Köyü. Sykamineas dut ağacı demekmiş ve yörede bulunan çok sayıda dut ağacı nedeniyle bu isim verilmiş. Skamineas’ın sahil tarafı daha aşağıdaki Asos manzaralı Skala Sykamineas. Adadaki en meşhur balıkçı kasabası. Çarşısında birkaç dükkan, bir iki restoran ayrıca konaklama imkanı da mevcut. Skamineas Köyü Nobel ödüllü yazar Stratis Myrivilis’in doğum yeri. Skala Sykamineas en önemli yapı Panagia Gorgona Kilisesi (Denizkızı Madonna Kilisesi). Kilise yazarın bir eserine konu olduktan sonra meşhur olmuş. Küçücük sevimli bir kilise. 1859 yılında inşa edilmiş. Sabah saatleri geldiğimiz için köyde yeme imkanımız olmadı ama Skala Sykamineas’taki Mouria tou Mirivili restoran buradaki en iyi restoran olarak geçiyor, ıstakozlu spagettisi ve salatası önerilmekte. Ayrıca burada ahtapotlar da meşhur.
Not: Skala Sykamines’te navigasyona bir sonraki durağımızı kurup yola çıktık ama bizi mıcır ve düzensiz bir yola soktu. 1 km bu şekilde gittikten sonra nerede sona erdiğini bilmediğimizden riske girmeyip yolu uzatmayı göze alarak köye geri döndük ve ana yolu kullanmaya karar verdik. Adada yol uzasa da ana yolları tercih etmekte fayda var.




Efthalou : Kuzeyde harika plajları ile öne çıkan Efthalou Molyvos’a 3-4 km uzaklıkta bir yerleşim yeri. Mesafeleri km olarak verince çok yakın görünmekte ancak virajlı dağ yolları olduğu için ulaşmak göründüğünden daha uzun zaman alıyor. Burada fazla zaman geçirmedik, bakıp çıktık desek daha doğru. Küçük, şirin bir yer. Plajları yanında kaplıcaları ile de öne çıkmakta. Konaklama ve restoran olanakları mevcut.
Molyvos ya da Mithymna; kuzey bölgesinin en iyisi. Adını Midilli’nin yöneticisi Makaras’ın kızından almış. Kuzeydeki yerleşimler içinde en öne çıkanı. Sokakları şirin, yeme içme aktiviteleri açısından oldukça tatmin edici, bol seçenekli. Gerçekten çok güzel bir yer, yerleşim tepeden sahile doğru, o nedenle de manzara şehrin heryerinde harika. Molyvos’a girişte okul var, okulun yan tarafındaki boş arazi ücretsiz otopark. Aracınızı buraya parkedebilirsiniz. Merkeze doğru biraz daha ilerleyince set üzerinde de otopark var ama daha küçük ve dolu olma ihtimali yüksek. Merkezde sokaklar dar, otopark imkanı kısıtlı.
Molyvos Kalesi : Yüksekçe bir tepede yer almakta. Şehre girişte sizi karşılıyor, manzarası çok güzel. 13. yüzyıl ortalarında inşa edilmiş, Molyvos’un sevimli sokakarını geçerek ulaşıyorsunuz. Saat 15:00’de ziyarete kapanıyor.



Molyvos plajları : Denizi güzel, mavi bayraklı. Dar bir sahili dar, sezlong şemsiye olanakları mevcut. Hotel Molivos’un oradan denize girilebiliyor ancak otel müşterisi olsanız dahi şemsiye şezlong ücretli. Havlunuzu atıp ücret ödemeden de girebilirsiniz. Molyvos’ da denize girmedik sadece gezdik ve yeme içme olanaklarından faydalandık. Sahil tarafında güzel bir cafede kahve molası, tepede bir pastanede de limonlu kek yiyerek hem mola verdik hem de doyumsuz manzaranın tadına vardık. Deniz için Petra’ya gittik ama akşam yemeği için Molyvos’a geri döndük. Gerek set üstünde manzaranın keyfine yukarıdan varacağınız gerekse denize sıfır mekanlar bolca mevcut ve hepsi ayrı güzel.


Petra : Molyvos’a 10 dakikalık mesafedeki yerleşim yeri. Panagia Glykoflousa Kilisesi gezilebilecek yerlerden biri. Büyükçe bir kaya üzerine inşa edilmiş. 141 basamakla çıkılan kilisesinin manzarası çok güzel. Petra’da birçok restoran, taverna, kafe, hediyelik eşya dükkanları ve konaklama olanağı mevcut. Petra bölgenin en kalabalık ve turistik yerlerinden desek yalan olmaz.

Petra Plajları: Molyvos’u gezdikten sonra denize girmek amacıyla geldik. Sahil kısmında ilerleyince solda açık otopark var. Yalo adlı restoranın önünden denize girdik ve bu mekanın şezlong-şemsiyesini kullandık. Ücretsiz, yiyip içtiğinize ödüyorsunuz. Denizi kesinlikle çok güzel, sıkıntımız denizden yana olmadı ama işletmeler yan yana, şezlonglar neredeyse bitişik nizam ve oldukça kalabalık. Adada en çok tercih edilen denize girme yerlerinden biri Petra ve en kalabalık plajlar buradaydı. Akşam yemek için Molyvos’a geçeceğimizden duş imkanı olan bir tesisi tercih ettik. Çok kalabalık istemiyorsanız sahilin daha sakin yerlerinde denize girebilirsiniz. Ayrıca kendi havlunuz ya da sandalyenizi koyabileceğiniz alanlar da mevcut. Uzunca bir sahili var ve daha kumluk. Deniz de çok taşlık değil. Ayakkabısız girilebilecek ender yerlerden biri. Deniz hemen derinleşmiyor, çocuklu aileler için de uygun. Yalo dışında birçok işletmede şezlong, şemsiye, duş ve kabin ücretsiz, yine yediğinize ve içtiğinize ödeme yapıyorsunuz ama bazı yerler otellere ait olduğu için oturmadan önce sormakta fayda var. Denizi bazen dalgalı olabiliyormuş ama gittiğimizde böyle bir durumla karşılaşmadık, gayet sakindi. Plajda en fazla 2-3 saat geçirip Molyvos’a geçtik.

Petra’da Tsalikis pastanesi lezzetli dondurması ile övülmekte. Buraya gelmeden önce Molyvos’ta yeterince şeker yüklemesi yaptığımız için pas geçtik. Dondurmacının Molyvos’ta da şubesi varmış.
Adanın Batı tarafı gezilecek yerler :
Sigri Kasabası: Adanın batı ucundaki balıkçı kasabası. Güvenli bir limana sahip o nedenle de adını güvenli anlamına gelen siguro kelimesinden almış. İki ayrı sahile bakan bir köy, denizi güzel, plajı sakin. Sigri kalabalık olmayan bir kasaba, restoran-kafe seçeneği fazla değil. Doğal güzellikleri açısından güzel. Daha çok yazlıkçı kasabası halinde.
Sigri kasabası Taşlaşmış Ormanı Doğal Tarih Müzesi : 1994 yılında kurulmuş jeoloji müzesi. Zamansızlıktan dolayı maalesef gidemedik, umarız bir daha gelir ve gideriz.Yaklaşık 15 milyon yıl öncesine ait fosilleşmiş ağaç gövdeleri görülecekler arasında. Dünyada örneği az bulunan bir müze ve görülmeyi hak ediyor.

Sigri Kalesi : Osmanlı amirali Süleyman Paşa tarafından 1757 yılında bölge ticaretini korumak amacıyla yaptırılmış. Top atışına uygun kuleleri var.
Skala Eresou : Adanın batısında yer alır. Plajı uzun bir kumsal, adadaki en uzun kumsallardan biri. Park yeri sorun değil, kendi şezlong ve şemsiyenle gidilebilir ayrıca şezlong-şemsiye temin edebileceğiniz işletmeler de var. Gera körfezinin sol tarafı ve 50 km uzaklıkta. Burası Eresou’nun sahil köyü. Gitmek bu kez kısmet olmadı ama gelecek sefer mutlaka gidilecek ve Aegean Aigaio Taverna’da yemek yenecek. İşletmecisi Todori, menüsünde karides, ahtapot, kalamar öne çıkan lezzetleriymiş. Ayrıca Skala Eresou’daki beach bar Parasol buranın iyi mekanlarından. Parasol’den denize girerseniz şezlong-şemsiye ücretli.
Eresos köyü: Antik dönemin önemli kadın şairi Sappho’nun doğum yeri olduğu için adını ondan almış. Sappho tarihte bilinen ilk feministlerden. Kendisi lezbiyen midir bilinmez ama lezbiyen tanımı Lesvos’lu Sappho nedeniyleverilmiş bir tanım.
Agiassos Köyü: Adanın batı tarafında bulunan dağ köyü, seramik işçiliği ile meşhur. Midilli Olimpos dağı eteklerinde kurulmuş olan köyün merkezinde Panagia Vrefokratusa kilisesi ile de tanınmakta (İsa’yı tutan Meryem Ana kilisesi). Köy kilisenin çevresinde yerleşmiş.
Bugünkü geziyi Mytiline’ye dönerken yol üstündeki Jumbo mağazasına giderek tamamladık. Evde ihtiyaç duyduğumuz birkaç gerekli eşyayı buradan temin ettik. Adadaki mağaza oldukça büyük.
Midilli’deki körfezler :
Adada 2 körfez var Gera ve Kalloni. Kalloni büyük olan körfez. Bunların dışında da pek çok koy bulunmakta. Gera Körfezi daha çok göl gibi. Ege denizine çıkışı dar olduğu için körfezden deniz neredeyse görülememekte. Tabanı yoğun yosun plaktonları ile kaplıymış ve deniz tarağı ile ünlüymüş. Kalloni körfezi kuşların göç döneminde buradaki geçişlerinden dolayı çok sayıda kuş gözlemcisi ve turist çekmekteymiş.
Skala Kalloni Plajı:Skala Kalloni, Kalloni körfezinde balıkçı köyü. Buradan çıkarılan sardalyalar meşhur. Plajı kumluk, denizi de sığ ve yosunlu. Yeme içme ve konaklama olanakları mevcut ve adanın diğer bölgelerine göre fiyatlar daha düşük.
Gera körfezi Kalloni’ye göre daha küçük bir körfez. İç deniz olmasından dolayı burada da su göl gibi sakin. Burada da denize girmedik ama giren yerli halktan insanlar var. Araçla geçerken deniz harika görünüyor, kıyılar yosunlu da değil ama girince durum nedir bilmiyoruz. Yol boyunca manzarasına bayıldık, bir daha gelirsek denizi kesinlikle deneyeceğiz. Denize giremesek de yemeğimizi içme bölümünde detaylı olarak bahsedeğimiz Gera körfezindeki Bigla tavernada yedik.
Gera körfezindeki Perama yerleşiminde bulunan Perama değirmeni yol üzerinde görülecekler arasında. 20.yy başlarında inşa edilmiş, Surlaga tabakhanesinin karşısında yer alır. Uzun yıllardır emekli , 1997 yılında tarihi anıt kapsamına alınmış. Aslında çok eski bir değirmen değil ama yine de değirmen görmek insani masal alemine götürmekte.

3.gün Adanın güneyi
Bugün rotada adanın güney tarafı bulunuyor. Yolculuk Plomari’ye. Plomari adanın 2. büyük şehri, otantik sokaklar, el yapımı sabun imalathaneleri ve uzo müzeleri ile meşhur. Adada yetişen anasonların yüksek kalitede olması nedeniyle uozo üretiminde önemli bir merkez. Tüm Yunanistan uozo tüketiminin %60’ı adada üretilenlerden karşılanmakta. Uozo ve rakı arasındaki temel fark anasonun uozoya damıtılmadan önce rakıya ise damıtıldıktan sonra katılmasıymış. Bu da sertlik derecelerini etkilemekte. Plomari’de iki tane farklı uozo üretim merkezi ve müzesi var. Varvayanni ve İsidoros Arvanitis. Bizim ziyaret ettiğimiz Varvayanni uzo müzesi. 1860 yılında Efstathios Barbayannis tarafından kurulan uozo imalathanesi hem kuruluşundan bu yana tarihsel aşamalarını görüp dinleyeceğiniz bir müze hem de imalahathane. Üst katta ilk uozo üretim gereçleri ile aileye ait eşyalar, fotolar bulunmakta. Günümüzde 5.nesil aile üyeleri tarafından işletilmekte. Vakit kaybetmemek için sabah kapılar açılır açılmaz oradaydık. İmalathaneyi de gezdikten sonra hediyelik uozolarımız alarak Plomari merkezi görmeye gittik.


Plomari : Güneydeki tek yerleşim yeri ve oldukça güzel. Plaja gitmeden önce şehir merkezi ve sokaklarında yürüyüş yaptık. Sahilde birçok restoran ve kafe var. Zaten ada genelde mekan konusunda zengin.

Plomari Plajları : Adanın güney bölgesi deniz açısından en beğendiğimiz yerlerden biri oldu, gerçi beğenmediğimiz bir yer de olmadı ama Plomari öne çıkanlardan. Suyunun temizliği, ısısı ve dalgalı olmayısı çok güzeldi. Ayrıca Petra kadar kalabalık da değildi. Daha bakir daha güzeldi ama yüksek sezonda sanırım burası da yeterince kalabalık olur.
Agios Isidoros Plajı : Plomari köyünde, mavi bayraklı ve çok güzel bir plaj. Buradan denize girdik, harika bir deniz, pırıl pırıl. Deniz açısından adada en sevdiğimiz yerlerden biri oldu. Çok sığ sayılmaz ama yine de girer girmez derinleşmiyor. Plaj biraz çakıllı, sahilde birkaç tesisler var. V’ammos beach bar adlı tesisin imkanlarından faydalandık, şezlong-şemsiye-duş ücretsiz, localar ücretli. Yine yenip-içilene ödeme yapılıyor. Kredi kartı geçmiyor. Park yeri açısından sıkıntılı değil. Merkezde olduğu için diğer plajlara göre daha kalabalık oluyormuş. Petra dışında hiçbir yerde aşırı kalabalık görmedik, heryer bizim.

Vatera Plajı : Adanın en uzun plajı, konsept yine aynı. Şezlong-şemsiye ücretsiz. Yerleşim yerlerine biraz daha uzak olduğu için daha sakin bir plaj
Melinda Plajı : Yine denemediğimiz ama övgüyle bahsedilen bir plaj. Plaj ve deniz taşlık, suyu tertemiz ve berrakmış. Otopark sıkıntısı yokmuş, çevresinde birkaç işletme varmış.
Adada 4. ve son günümüz
Bugün son gün, zamanın nasıl geçtiğini anlamadık ve tatilin sonuna geldik, neyseki feribotumuz akşam 6’da ve tüm gün bizim. Sabah saatlerini Mytiline merkezi gezerek geçirdik günün kalanına da Agios Ermegonis plajında denize girip aynı adlı tavernasında son kez yemek yiyerek devam ettik.
Akşam üzeri saat 16:45′ gibi pasaport ve çıkış gibi işlemler için limandaydık. Limanda küçük bir duty free var. Adada 50 Euro üstü alışverişlerde tax free de yapılabiliyor.
Midilli Adası yeme içme başlıklı yazımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

“Midilli Gezilecek Yerler” için bir cevap
[…] Midilli Gezilecek Yerler […]
BeğenLiked by 1 kişi