Ürdün Orta Doğu’da yer alan ve sınırları içinde kesinlikle görülmesi gereken benzersiz yerler bulabileceğiniz bir ülke. Avrupa’dan son derece farklı ve bir o kadar unutulmaz deneyimler sunmakta.
Ürdün gezilecek yerler yazımda temel bilgiler dışında ayrıca gezilecek yerlerle ilgili detaylı anlatımların bulunduğu yazılarım linkleri de aşağıda yer almaktadır.
Ürdün nerede ? Orta doğuda krallıkla yönetilen bir arap ülkesidir. Irak, İsrail, Suudi Arabistan ve Suriye’ye komşudur.
Ürdün’e Vize gerekiyor mu ? Vizesiz gidilebilecek ülkeler arasında olması oldukça caziptir.
Ürdün’de kapanmak gerekir mi ? Tesettür zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ürdün’de Ne Giyilir- Ürdün’de tesettür giyinmeniz gerekmemekle beraber şehir merkezlerinde çok dekolte giyinmemenizi tavsiye ederiz. Mini etek, şort benzeri kıyafetler çok uygun değil. Akabe Amman’a göre daha modern ve rahat bir şehir. Denize girebilir, dalış yapabilirsiniz. Cami gezisi yapacak olursanız içeri girerken başınızı örtmeniz gerekir.
Ürdün’den ne alınır: Özellikle aromalandırılmış kahve, zahter ve kimyon benzeri çeşitli baharatlar almanızı tavsiye ederiz. Bunun dışında ölü deniz çamuru ve maskeler, keffiyeh adındaki ortadoğu’ya özgü örtü ve kumdan yapılmış süs eşyaları alınabilir.
Ürdün’de alkol içilir mi ? Alkol kullanımı yasak olmamakla birlikte alkol satılan yerler oldukça az ancak gece klubü, oteller ve bazı mekanlarda alkol bulabilirsiniz.
Ürdün Para Birimi nedir ve Ürdün ucuz mu?- Para birimi Ürdün Dinarı. Amerikan Doları ve Euro’dan daha pahalı. Dolayısıyla Ürdün ucuz bir ülke statüsünde değil. Kredi kartı rahatlıkla her yerde geçiyor ama nakit de lazım. Nakit ihtiyacınızı çok mecbur kalmadıkça hava limanlarında karşılamayın yada çok az miktarda Ürdün Dinarı alın. Havaalanı yerine gittiğiniz şehirde daha iyi fiyatlarla bozdurabileceğiniz güvenilir yerlerde ya da bankada paranızı çevirin.
Ürdün’e Ne zaman gidilmeli- Her mevsim gidilebileceği gibi yazların çok sıcak olduğunu göz önünde bulundurmanızda fayda var. En ideali şüphesiz bahar ayları. Şubat başında gittiğimiz halde ince bir mont ve polar gayet yeterli geldi ayrıca Lut Gölüne de üşümeden rahatlıkla girdik. Sadece Kızıldeniz’de yüzmek isterseniz biraz serin gelebilir ama yine de sıcaklık 20 derece civarıydı. Ama kış aylarında gelir ve Wadi Rum’da konaklamak ya da Petra by nigth yapmak isterseniz yanınızda mutlaka uygun kıyafetler bulundurmalısınız.
Ürdün gezilecek yerler
Amman Old Town
Jerash Antik kenti-Amman’a 22 km, fazladan gününüz varsa gidilebilir, bir saatte gezilebilecek büyüklükte bir antik kent, biz zamanımız olmadığı için gidemedik.
Madaba şehri (Medeba)- Amman’ın 30 km. güneyinde yer alan şehir. Amman’da fazladan gününüz varsa ya da Akabe’ye gidiyorsanız yol üzerinde görülebilir. Ürdün’ün 5. büyük kenti. Hristiyan nüfus oldukça fazla. St. George Ortodoks Kilisesi mutlaka gezilmeli. Bu kilise zeminindeki 6.yy tarihli mozaik harita dünyanın en eski orta doğu haritatası. İki milyondan fazla parçadan üretildiği düşünülmekte ve birçok kaybı olamasına rağmen günümüze kadar gelmiş. Girişi 1 JOD.
Ürdün Nebo Dağı ve Yılan Anıtı-Amman’a 35, Madaba’ya 10 km mesafede bulunmakta. Tevrat’a göre Hz. Musa’nın vad edilen toprakları gördüğü ve öldüğü yer olarak düşünülmekte. Dağın tepesinde kilise de harika mozaikler bulunmakta. Dağa Giriş 2 JOD.
Lut Gölügezisi
Petra Antik Kenti
Wadi Rum ve Hicaz Demiryolları
Akabe ve Kızıldeniz
Ürdün kaç günde gezilir ve Ürdün’de ne yapılır ? Ürdün’ün her yerini gezmek isterseniz en az 6 gün gerekli. 6 gün kesinlikle insanı sıkmadan rahatça gezmenizi sağlar.
Gün- Amman ve çevresi
Gün-Amman-Akabe Yolu üzeri; Madaba, Nebo Dağı ve Lut Gölü gezisi, Akabe’ye varış.
Gün-Petra (tam gün Petra, dilerseniz Petra by nigth) İkinci günün sonunda Akabe yerine direk Petra’ya gelip konaklar ve Petra by nigth yapabilirsiniz.
Gün-Wadi Rum ve Hicaz Demiryolları gezisi (dilerseniz Wadi Rum konaklamalı), çöl safarisi
Gün-Akebe Kızıldeniz dalış ve kızıldeniz cam tekne gezisi
Gün-Akabe şehir merkezi gezisi, dilerseniz alışveriş.
Ürdün haritası
Zaman sıkıntınız yoksa gelmişken her yerini bir güzel gezin, kesinlikle pişman olmazsınız. Ürdün’e bir daha gider miyim kesinlikle giderim ve gitmişken Petra by nigth yapmak ve Wadi Rum camp otelde konaklamayı gerçekten çok isterim.
Ürdün’de ulaşım– Ürdün’de toplu taşıma hizmeti gerçekten yok denecek kadar yetersiz. Jett Buss adlı kısıtlı otobüs servisi ve küçük minibüslerle ulaşım sağlanmakta ve bunları da daha çok yereller kullanıyor. Taksi’de seçenek ancak pahalı bir seçenek. Ülkeyi baştan sona gezmenin en iyi yolu araç kiralamak. Zaten küçük bir ülke ve uçtan uca yaklaşık 4-5 saatlik yol. Amman’dan başlayıp Akabe’den ya da tam tersini yaparak gezinizi tamamlayabilirsiniz. Bu arada hiç birini yapmak istemezseniz de bulunduğunuz şehirden gideceğiniz yerlere tur ayarlayabilirsiniz.
Ürdün’de ne yenir- Ürdün’de kesinlikle aç kalmazsınız, hem et severler hem de veganlar için cennet bence. Bizim damak zevkimize oldukça uygun ve tanıdık bir mutfak. Lübnan, Suriye, İran ve Akdeniz’den etkileşimler bütünü. Zeytinyağlılar, tahinli-yoğurtlu mezeler, sarımsaklı lezzetler, lavaş, pilav ve et yemekleri, şiş kebap ve döner, künefe ve baklava gibi tatlılar, ülkemizde karşılaşacağınız lezzetlerin Ürdün versiyonları. Konuyla ilgili detaylı yazımın linki aşağıdadır.
Ürdün güvenli mi- Ürdün siyasi anlamda çevresindeki ülkelerle iyi geçinmekte, istikrarlı ve güvenilir bir ülke. Terör ve güvenlikle ilgili herhangi bir sorun yok. Türkleri seviyorlar, hiç bir sorun yaşamıyorsunuz. Genel olarak güvenilir diyebiliriz ancak tek başına kadın olarak Ürdün’e gidilir mi açıkçası pek önermem ama birkaç kişilik bir grup ile yapılabilir. Yine de yanınızda erkek olması kendinizi daha rahat hissettirecektir. Gezerken de kalabalık ve merkezi yerlerden çok uzaklaşmamanız iyi olur. Çok ucuz yerlerde konaklamanızı tavsiye etmem. Gezilerinizi şehir merkezlerinden alacağınız turlarla yapmanız çok daha güvenilir olur.
St. George Ortodoks Kilisesi zeminindeki 6.yy tarihli mozaik haritaHz. Musa’ın vadedilen toprakları gördüğü söylenen Nebo Dağı
Aşağıda sırasıyla, Amman gezilecek yerler, Akabe gezilecek yerler, Petra gezilecek yerler, Ürdün Lut Gölü, Ürdün Wadi Rum ve Hicaz Demiryolu ile Ürdün Yeme/İçme başlıklı yazılarımıza ulaşabilirsiniz.
Ortadoğu mutfağı özellikleri taşır. Bir lezzet cennetidir. Suriye ve Lübnan mutfağındaki yemekleri Ürdün’de de bulabilirsiniz. Yemeklerin tamamında et, hamur ve bakliyat başroldedir. Lavaş çok tüketilmekte, biz nasıl ekmeksiz olamıyorsak, Ürdün halkı için de lavaş masanın olmazsa olmazı diyebiliriz. Ürdün’ün en meşhur yemekleri arasında ülkemizde Mardin, Siirt ve Hatay yöresinde de yapılan maklube (etli pilav) , mansaf (koyun eti ve içine badem konularak hazırlanan sos ve ile yapılıyor) ve şiş kebap sayılabilir. Ayrıca shawarma (şavurma-döner), falafel (nohut köftesi), mutebbel (tahinli patlıcan ezmezi), tabule ve humus da yöre mutfağında yer alan lezzetler arasındadır. Tatlı olarak da baklava ve künefe çok güzel , özellikle künefeleri muhteşem. Biz İstanbul’da hiç künefe yememişiz dedirtecek kadar lezzetli.
Ayrıca çay ve nane çayı Ürdün’de çok tüketilmekte ve her türlü çayı oldukça şekerli içmekteler. Türk kahvesi de her yerde bulunur ve sevilerek içilir.
Bunun dışında Ürdün’de Lübnan, İsrail ve Suriye’de de bulunan Arak isimli üzüm, hurma ve şeker kamışından üretilen tatlı ve yüksek aromalı bir tür rakı da bulunmaktadır.
Ürdün’de bolca nargile cafe de hizmet vermektedir.
Amman’da Al Balad bölgesindeki Hashem restoran yerel lezzetleri bulabileceğiniz meşhur restoranlarından biri
Yine Amman Al Balad bölgesinde, Hashem restoranın yakınındaki Habibah künefe yiyebileceğiniz en iyi adreslerden biri
Akabe Pistachio Sweets&Cafe– Akabe’deki bu tatlıcıda künefe (Knafeh) yemenizi öneririz.Künefe Ürdün’de genelde büyük tepsilerde hazırlanıp, dilim halinde servis edilmekte
Künefe
Akabe Lebnani Snack’de mutlaka taze sıkılmış meyve suyu için
Lebnani Snack’de hazırlanan meyve suları
Shawarma (döner, etli ya da tavuklu olabiliyor)
Maklube-Etli Pilav
Mansaf
Mutebbel (Tahinli, yoğurtlu patlıcan ezmesi)
Tabule aslında Lübnan salatasıdır. İnce bulgur, maydanoz, taze nane, kişniş, taze soğan, domates ve salatalıktır. Salatanın en önemli özelliği bulgurun az ve yeşilliğinin bol kullanılmasıdır
Arak
Ürdün ülkesine ait yazılarımız aşağıda sırasıyla, Ürdün Gezilecek Yerler , Amman Gezilecek yerler , Akabe gezilecek yerler , Petra gezilecek yerler , Wadi Rum ve Hicaz Demiryolu , Ürdün Lut Gölü olarak sıralanmıştır.
Akabe, Ürdün’ün güneyinde ve denize kıyısı olan tek şehri. Sadece Kızıldeniz’e kıyısı var. Akabe’yi önemli kılan en büyük özelliği elbette coğrafi konumu. Yavuz Sultan Selim’in 1516 yılındaki Mısır seferi sırasında Osmanlı topraklarına katılmış. Ürdün için hayati önemi olan bir ticaret merkezi, denize açılan yol. Turizm başlıca gelir kaynaklarından. Gidilmek istendiğinde Türkiye’den direk uçuş bulunmakta, Kral Hüseyin buradaki havalimanı ve İstanbul’dan yaklaşık 2.5 saatte ulaşılıyor. Kızıldeniz’deki komşuları İsrail ve Mısır sahilden rahatlıkla görülebilmekte.
Akabe de Amman gibi tek başına mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir şehir değil. Kızıldeniz’de dalma kısmı ise Mısır tarafında çok daha iyi. Akabe’deki plajlar tatmin edici düzeyde olmakla birlikte bizim gibi 3 tarafı denizlerle çevrili bir ülkeden gelenler için anlamlı bir fark yaratmıyor. Sahil şeridi de oldukça kısa. Ürdün’ün en önemli ziyaret noktaları olan Petra, Wadi Rum ve Lut gölüne gitmek için ya Akabe ya da Amman’a gelmeniz gerektiği için Akabe gelmişken gezilecek bir şehir demek daha doğru olur.
Akabe kaç günde gezilir ?
Akabe’de gezilecek yer sayısı az ve birbirine çok yakın. O nedenle kendisi için yarım gün gayet yeterli ama gelmişken Kızıldeniz’de dalacağım/yüzeceğim derseniz istediğiniz gün kadar ilave edebilirsiniz. Ancak Akabe’yi merkez olarak alacak ve buradan Petra ve Wadi Rum’a günü birlik geziler düzenleyecekseniz 1 gün Petra, 1 gün de Wadi Rum için 2 gün daha ilave etmek gerekli. Akabe merkezindeki tur şirketlerinden satın alabileceğiniz, Petra ve Wadi Rum gezilerini bir güne sığdıran turlar da var. Türkiye’den giden paket turların programı da Petra ve Wadi Rum’a yarımşar gün ayırmakta. Bu şekilde zamandan ve paradan tasarruf etmek isterseniz Akabe’nin kendisi için 1.5 – 2 gün oldukça kafi. Sonuçta Ürdün pahalı ülkeler statüsünde, ucuz bir ülke değil.
Hangi mevsimde gitmek uygundur: Akabe her mevsim de ziyaret edilebilir ancak yaz aylarında aşırı sıcak ve nemli olduğunu hesaba katmak gerekir. Bahar ayları en uygun zamandır diyebiliriz. Şubat başında gitmiş olmamıza rağmen denize giren turistler vardı. Özellikle kuzey ülkelerinden gelenler için hava yaz mevsimi kıvamındaydı denebilir ama bizim için açıkçası serindi, güneşlendik ama suya girmeyi canımız hiç çekmedi. Sıcaklık gündüz 20 derece civarındaydı.
Akabe Gezilecek Yerler listesi
1-Akabe merkez- Old Town
Buradan özellikle zahter ve çeşitli baharatlar almanızı öneririm ayrıca hediyelik eşyalar vs de satılan dükkanlar bulunmakta. Alışveriş yaparken pazarlık yapmayı sakın unutmayın, inanın çok faydası oluyor:))) Hele ki kalabalık bir grupla geziyorsanız eliniz daha kuvvetli oluyor.
2- Akabe Kalesi
Memluk Sultanı Kansu Gavri tarafından yaptırılmış ve Osmanlı döneminde de kullanılmış. Hala etkileyici bir görünüme sahip. Kale kapısında Haşimi Arması görülmekte. Haftanın her günü 08.00-18.00 saatleri arasında gezilebilir. İçinde bir cami bulunmakta. Arap isyanı sırasında bazı bölümleri kışla olarak kullanılmış.
3-Akabe Arkeoloji Müzesi
Konum olarak kale ve ünlü bayrak direğinin (dünyanın en uzun 3.bayrak direği) yakınındadır. Bronz Çağı’ndan Orta Çağ’a uzanan birçok eser bulunmaktadır. Fatımi dönemi Altın sikkeler, Emeviler ve Abbasiler ve döneminden kalma eserler de bulunmaktadır. Kale, haftanın 7 günü 08.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Girişi ücretsizdir.
4-Şerif Hüseyin bin Ali Camii
Akabe’nin en büyük camisi, ziyarete açık. Etrafı palmiyeler ve hurma ağaçları ile çevrili. Ürdün’deki en büyük kubbeli cami. Osmanlı Devleti’ne karşı İngiliz Ajansı Lawrence ile Arap isyanına öncülük eden Şerif Hüseyin’in adını taşımakta.
5. Akabe’de Dalış : Kızıldeniz
Akabe’de sahil şeridi yaklaşık 27 km uzunluğunda ve 26 tane dalış merkezi var. Çoğu Akabe Marina park civarında. Akabe’de mercan resifleri, 1200 balık türü,1000’e yakın deniz canlısı ve batıklar olduğu söylenmekte. Biz dalmadığımız için konu hakkında maalesef daha fazla yorum yapamayacağım. Eminim gayet güzeldir.
6- Hicaz Demiryolu – Wadi Rum
Osmanlı İmparatoru II. Abdülhamid döneminde 1900-1908 tarihlerinde inşa ettirilmiştir. Yapımından sonra hacı kafilelerini yağmalayarak geçinen Arap kabileleri tarafından sıklıkla demiryoluna zarar verilmiştir. I. Dünya Savaşı sırasında da Arap isyanını organize eden Arabistanlı Lawrence tarafında Osmanlıya zarar vermek amacıyla sürekli sabote edilerek, patlatılmıştır. Wadi Rum’da bulunan nostaljik tren ve istasyon 10-15 dakikalık bir gezi ile ziyaret edilebilir.
Akabe’de Nerede Kalınır ?
Marina Plaza Hotel Talabay’da konaklamıştık ve çok memnun kalmıştık. 250 metre uzunluğunda kendi plajı ve havuzları var. Otelin ayrıca Akabe merkeze ücretsiz shutle servisi bulunmakta. Akabe’de otellere dışarıdan bavulunuzda içki getiremiyorsunuz. Otele girişte bavullar x-ray cihazından geçirilerek alınıyor ancak oteller ve restoranlarda içki servis edilmekte.
Otelin havuzu
Otelin plajı
Marina
Akabe Yeme İçme
Ürdün ve Uzak Doğu yemeklerinin hepsi Akabe’de de mevcut tabi. Her türlü restoran bulunmakta. Özellikle tatlılar-künefeler burada da muhteşem. Merkezde Lebnani Snack isminde daha fast food tarzı yemek yapan ama yiyeceklerden ziyade taze sıkılmış eşsiz lezzetli meyve suları ile hafızamıza kazınmış mekanda, zevkinize göre hazırlattığınız meyve sularından mutlaka ve mutlaka için deriz. Yine merkezde Pistachio Sweets and Cafe künefesine ve her türlü tatlısına doyamayacağınız bir yer. Kaldığımız müddetçe her gün bu lezzeti yaşadık. Tadı hala damağımızda. Genel olarak Ürdün yeme içme kısmında detaylı olarak anlattığım Ürdün mutfağı ile ilgili yazımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
Pistachio Sweets and Cafe
Pistachio cafenin künefesi. Sunumları ve servisleri kağıt tabakta ve açıkçası pek davetkar olmamakla birlikte künefesi muhteşem.Ayrıca resimde pek anlaşılmamakla birlikte porsiyonları da oldukça büyük.
Akabe Şehri- Lebnani Snack
Lebnani Snack
Lebnani Snack
Akabe’den Ne alınır ?
Baharatlar, Keffiyeh, Ölü deniz çamuru, kumdan yapılmış süs eşyaları alabilecekleriniz arasında sayılabilir. Özellikle aromalandırılmış kahve, zahter ve kimyon almanızı tavsiye ederiz.
Ürdün ülkesine ait yazılarımız aşağıda sırasıyla, Ürdün gezilecek yerler , Amman gezilecek yerler , Petra gezilecek yerler , Ürdün Wadi Rum ve Hicaz Demiryolu , Ürdün Lut Gölü ve Ürdün Yeme/İçme olarak sıralanmıştır.
Ürdün’ün başkenti Amman, dünyada üzerinde hala yaşam olan en eski şehirlerinden biri. Amman, sadece kendisi için gidilecek ve mutlaka görülmesi gereken bir şehir olmamakla birlikte ülkedeki diğer cazibe noktalarına gidebilmek için güzergah üzerinde olduğundan gelmişken gezilir. Tarih boyunca sayısız savaş görmesinden dolayı görülecek pek bir şey kalmamış. Ürdün’e gidişiniz Amman üzerindense ve fazladan gününüz varsa 1 gün ayırıp bu kadim kenti de ziyaret edebilirsiniz.
Türkiye’den Ürdün’ün Amman ve Akabe şehirlerine uçuş bulunmakta. Amman bilet fiyatları Akabe uçuşlarına kıyasla daha uygun. Şayet kendi imkanlarınızla gelecek ve arabayla güneye inecekseniz, Amman’ı da güzergahınıza ekleyebilirsiniz.
Amman Ürdün’ün başkenti ve en kalabalık şehri. Tarihteki en eski şehirlerden, bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış, kuruluşu MÖ 7000 yılına uzanmakta. Yapılan kazılarda MÖ 3000-4000 yıllarına ait kalıntılar çıkarılmış. Osmanlı hakimiyetinden önce Emevi, Abbasi, Eyyübi ve Selçukluların egemenliği altında girmiş. 1516 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılmış. 1908 yılında tamamlanan ve Amman’dan geçen Hicaz Demiryolu buranın önemini arttırmıştır. 1.Dünya savaşından sonra İngilizlerin kurduğu manda yönetiminin altına giren Amman, 1946 yılında Ürdün Krallığının başkenti olmuştur.
İstanbul’dan Amman Queen Alia Uluslararası Havalimanına uçuş yaklaşık 2 saat 20 dakika sürmektedir. Havalimanından şehir merkezine ulaşım taksi ve ekspres otobüsler ile sağlanır. 24 saat boyunca hizmet veren ekspres otobüsleri her 30 dakikada bir Amman şehir merkezine hareket eder. Otobüs, Kuzey Terminal 2’nin dışında bulunan duraktan kalkar ve yolculuk 50- 60 dakika civarındadır. Amman’da şehir içi ulaşım ağı neredeyse hiç gelişmemiştir. Bu nedenle taksi ve araç kiralama seçenekleri daha çok tercih edilir. Pazarlık kültürünün oldukça gelişmiş olduğu şehirde taksi ücretleri için pazarlık yapabilirsiniz.
Amman Gezilecek yerler listesi
Amman Kalesi, Amman Roma Tiyatrosu, Kral I. Abdullah Camii, Citadel ve Arkeoloji Müzesi, Al Balad (şehir merkezi) ve Souq (Pazar Yeri) gezilecek en önemli yerleridir. Ayrıca Amman’a 22 km mesafedeki Jerash antik kentini de vaktiniz varsa ziyaret edebilirsiniz.
Amman Kalesi – Amman’ın kurulduğu yedi dağdan biri üzerinde bulunan Amman Kalesi; şehrin en eski tarihi yapılarından birisidir. Arkeolojik kazılarda elde edilen verilere göre, Amman Kalesi’nin bulunduğu tepede Cilalı Taş Devri’nden beri yaşam olduğu tespit edilmiştir. Kale, pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olmasıyla dünya çapında ünlüdür
Amman Kalesi
Amman Roma Tiyatrosu -Antoninus Plus zamanında yapımına başlanan tiyatronun tarihi 2. yüzyıla dayanır. Bu özelliğiyle tiyatro, Amman’da yer alan en eski tarihi kalıntılar arasındadır. 6000 kişilik kapasiteye sahip olan tiyatro üç ana bölümden oluşur. Güneşin gökyüzündeki konumu göz önüne alınarak inşa edildiği için kuzey bölümünden güneşin bütün hareketlerini seyretme imkânı bulunur. Amman merkezde ve kaleye 20 dakikalık yürüyüş mesafesindedir. Şehrin tam ortasında bulunduğu için bulamamak diye bir şey söz konusu değildir. Günümüzde konserler ve aktiviteler için kullanılmaktadır.
Amman Roma Tiyatrosu
Kral I. Abdullah Camii– Amman’ın simgesi olan cami büyüleyici bir görselliğe sahiptir. 20. yüzyılda inşa edilen caminin yapımına 1982 yılında başlanmış ve 1989 yılında tamamlanarak ibadete açılmıştır. Adını, ünlü Ürdün Kralı I. Abdullah’tan alan ve Amman’ın merkezinde bulunan caminin mavi renkteki kubbesi şehrin birçok bölgesinden görülür. İslam mimarisinin en güzel örneklerinden olan cami, vitray süslemeleri ve iç duvarlarındaki el işçiliği ile oldukça dikkat çekicidir.
Ziyaretimiz sırasında bakım çalışmaları yapılmaktaydı.
Kale
Amman Arkeoloji Müzesi– Tarih boyunca birçok medeniyetin merkezi olan Amman, arkeolojik kalıntılar açısından oldukça zengindir. Bu arkeolojik eserler, kronolojik sıraya göre, şehir merkezinde yer alan Amman Arkeolojik Müzesi’nde sergilenir. En dikkat çeken detayı Ölü Deniz’den çıkarılan kalıntılar olan müze, tarihe etkileyici bir yolculuk vadeder.
Al Balad (şehir merkezi) ve Souq (Pazar yeri)-Bizdeki Kapalı Çarşı ve Eminönü gibi ticaret merkezlerinin benzeridir. Amman’daki de Down town veya Al Balad şehrin en tarihi bölgesi. Souq yani pazarlarında dükkanları gezip alışveriş yapabilir, şekerkamışı suyu içebilirsiniz. Rainbow caddesi en meşhur caddelerden biri.
Amman’dan ne alınır ?
Amman’da semt pazarlarının önemli bir yeri vardır. İstanbul’da olduğu gibi haftanın her günü Amman’ın farklı semtlerinde kurulan semt pazarları hem halkın hem de turistlerin ilgisini çeker. Amman’ın en büyük pazarı Souk Jara’dır. Buradan özel kokulu sabun ve Amman yöresine ait kıyafetler satın alabilirsiniz. Ayrıca baharat özellikle zahter almanızı tavsiye ederiz. Amman’da ayrıca esanslar ve bakım ürünleri ve antika eşya alabileceğiniz dükkanlar bulunmaktadır.
Ürdün mutfağı
Ortadoğu mutfağı özellikleri taşır. Lübnan mutfağındaki yemekleri Ürdün’de de bulabilirsiniz. Yemeklerin tamamında et, hamur ve bakliyat başroldedir. Lavaş çok tüketilmekte, biz nasıl ekmeksiz olamıyorsak, Ürdün halkı için de lavaş masanın olmazsa olmazı diyebiliriz. Ürdün’ün en meşhur yemekleri arasında ülkemizde Mardin, Siirt ve Hatay yöresinde de yapılan maklube (etli pilav) , mansaf (içine badem konularak hazırlanan sos ve koyun eti ile hazırlanıyor), muskan ve şiş kebap sayılabilir. Ayrıca shawarma (şavurma-döner), falafel, mutebbel (tahinli patlıcan ezmezi) ve humus da yöre mutfağında yer alan lezzetler arasındadır. Tatlı olarak da baklava ve künefe çok güzel , özellikle künefeleri muhteşem. Biz İstanbul’da gerçek künefe hiç yememişiz maalesef :(((
Amman restoran önerileri
Amman’da Hashem Restoran ve yanındaki Habibah özellikle öne çıkan yerler. Her ikisi de Al Balad bölgesinde. Hashem’de yemek, Habibah’ta knafeh (künefe) yemenizi tavsiye ederiz. Künefe dışında denediğimiz tüm tatlılar bizden on puan aldı, hepsi birbirinden lezzetli.
Amman Haslem restoranKünefe
Aşağıda linklerdenÜrdün gezilecek yerler , Akabe gezilecek yerler , Ürdün Wadi Rum ve Hicaz Demiryolu , Petra gezilecek yerler , Ürdün Lut Gölü ve Ürdün yeme-içme başlıklı yazılara ulaşılabilir.
Ürdün’de gezilecek yerler arasındaki en önemli cazibe noktalarından biri olan Wadi Rum, Petra’nın gölgesinde kalsa da Petra kadar büyüleyici bir deneyim sunmakta ziyaretçilerine.
Wadi Rum Ürdün’ün güneyinde kalan ve Ürdün’ün en yüksek noktasını oluşturan Jebel Ram’ın da içinde olduğu bir çöl. Gezerken kendinizi uzay filmlerinde gördüğünüz gezenlerde sanıyorsunuz. Wadi Rum, UNESCO Dünya Mirası Listesi‘nde yer almakta. Ürdün’ün Kızıldeniz kıyısındaki Akabe şehrine 40 km uzaklıkta. Petra’ya da aynı şekilde yaklaşık 40 km uzaklıkta bulunuyor. Akabe şehrinde Wadi Rum turunu alabileceğiniz tur şirketleri bulunmakta. Sizi Akabe’den alıp tekrar geri getiriyorlar. Sabah Petra Antik Kenti öğleden sonra Wadi Rum turu şeklinde gerçekleşen günlük turlar da var ve turların hepsi yemekli. Kendi aracınızla gelecekseniz, Wadi Rum turları sabah 10.00’da başlıyor. Turunuzu günü birlik ya da dilerseniz gece konaklamalı olarak da alabilir ve çöldeki çadır otellerde kalarak farklı bir gece geçirebilirsiniz. Konaklayacaksanız da buranın bir çöl olduğunu yani gündüz yaşanan sıcaklığa rağmen gece ısının çok düştüğünü aklınızdan çıkarmayacak şekilde yanınızda uygun kıyafet bulundurmayı unutmayın. Yazın gelecekseniz de güneş ışınlarının ne kadar yakıcı olacağını özellikle de Wadi Rum’da neredeyse gölgelik yerin hiç olmadığını unutmayın. Şubat başında geldiğimiz için rahatlıkla turumuzu tamamladık. Gece konaklamadık ancak gecesine tanık olduk, hiç elektrik ışığı olmayan bir noktadan gökyüzünü ve binlerce yıldızı gözlemlemek bile kendi başına baş döndürücü. Hatta orada geçirdiğimiz kısa sürede gökyüzünü gözlerken, aslında sıradan bir olay olan ama İstanbul’da görmenin oldukça zor olduğu, birçok yıldız kayması olayı gördük. Meğer ne çok yıldız varmış da biz gökyüzünün açık olduğu geceler de bile sadece bir kaç adet görebiliyor muşuz. Wadi Rum yaklaşık 6 kişilik 4×4 jeeplerle geziliyor ama kendi aracımla geleyim, gezeyim yapamıyorsunuz. Kendi aracınızla geldiyseniz de otopark’ta bırakıyorsunuz. Sonrasında Wadi Rum Visitor Center’dan kayıt olup, tur alıyorsunuz. Wadi Rum Village başlangıç noktanız. Tur esnasında Bedevi çadırlarında çay içip fotoğraf çekebileceğiniz mola veriliyor.
Wadi Rum, Arap isyanı esnasında Osmanlının pusuya düşürüldüğü ve karargah olarak kullanıldığı yer olarak tarihte yerini almıştır. Bu isyanda Prens Faysal’a, Arabistanlı Lawrence olarak bilinen efsane ajan Thomas Edward Lawrence yardım etmişti. Bu nedenle coğrafi güzelliği kadar, tarihteki rolüyle de bilinen bir yerdir. Bu başarıları nedeniyle İngiltere’de Hükümeti tarafından en saygıdeğer askeri kişi nişanı ile ödüllendirilmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu tarafından 1900-1908 yılları arasında inşa edilen Hicaz Demiryolları da Wadi Rum’da bulunmaktadır. Wadi Rum gezinizde ayıracağınız 15 dakikalık bir sürede bu nostaljik treni de ziyaret edebilirsiniz.
Ürdün’de Safari turuArabistanlı Lawrence’ın kaya üzerindeki kabartma resmiKayalar üzerine yapılmış resimlerKısa bir sürede yok olacağını bilsek de ayak izimizi bırakalım
Çölde yaşayan Bedevi halkı
Safari turu esnasında mola yerinde çay/hediyelik şeyler satılan bedevi çadırı
Ürdün Çölü
Akşam yemeğinin hazırlanmasını beklerken kamp alanında misafirler için dans gösterileri yapılmakta
Akşam yemeği için saatler önce kuyuya pişmeye bırakılan kuyu kebabının servis hazırlıkları.
Kuyu kebabı yanında iç pilav, çeşitli yöresel meze ve salatalar açık büfe olarak servis edilmekte.
Vadi Rum’daki çadır oteller
Wadi Rum – Hicaz Demiryolu
Osmanlı İmparatoru II. Abdülhamid döneminde 1900-1908 tarihlerinde inşa ettirilmiştir. Yapımından sonra hacı kafilelerini yağmalayarak geçinen arap kabileleri tarafından sıklıkla demiryoluna zarar verilmiştir. I. Dünya Savaşı sırasında da Arap isyanını organize eden Arabistanlı Lawrence tarafında Osmanlıya zarar vermek amacıyla sürekli sabote edilerek, patlatılmıştır. Wadi Rum’da bulunan nostaljik tren ve istasyon 10-15 dakikalık bir gezi ile ziyaret edilebilir.
Ürdün Hicaz Demiryolu
Ürdün hakkındaki diğer yazılarımız; Ürdün gezilecek yerler , Akabe gezilecek yerler , Petra gezilecek yerler , Ürdün Lut Gölü aşağıda bulunmaktadır.
Tam da pandemi öncesine denk gelen İtalya seyahatimizde gitme olanağı bulduğumuz İtalya’nın güzel ve iyi pazarlanan meşhur adası. Tekrar gider miyim, kesinlikle giderim, sadece adaya değil, İtalya’ya tekrar tekrar giderim. Bazı yerler vardır görüp geçersiniz, iz bırakmaz ya da yeter ama İtalya her yeri ile ayrı güzel ve çağırır insanı.
Capri adası İtalya’nın Napoli körfezinde yer almakta. Roma İmparatorluğu zamanında prenslerin favori adasıymış. Napoli’den ve Amalfi kıyılarından feribot ve motorlarla kısa sürede ulaşmak mümkün.
Capri gezimizi Amalfi kıyıları paket turu içinde gerçekleştirmiştik ve paket turla yaptığım gezileri normalde yazmak niyetinde değildim ancak bazı istisnalar olacak ve Capri adası gezimiz bu istisnalardan biri. Nedenine gelince de turdan bağımsız olarak buraya kendimiz geldiğimiz ve gelirken turdaki diğer arkadaşları da getirerek onlara rehberlik etmek durumunda kalmamızdan dolayıdır:))
Seyahat için tercih ettiğimiz tur şirketinin rehberi bir şekilde ekstra düzenlenen Capri adası turunu yapmak istemedi, gerekçe olarak da görmeseniz de olur, pek bir şey kaçırmazsınız gibi yönlendirmelerde bulundu. Düzenlese de biz zaten kendi kendimize gidecektik bunu da biliyordu. Adaya gitmek isteyenlerin hepsini bize yönlendirmiş. Gitmek isteyen kişiler sabah kahvaltısında masamıza gelerek biz de sizinle gelebilir miyiz diye sorunca kıramadık ve birden mini bir tur grubunun lideri olarak yaklaşık 9 kişi ile Capri adası turunu gerçekleştirdik:))) Çok da güzel oldu. Hepimiz günün sonunda çok mutlu ayrıldık ve hatta “başka turlar organize edersem katılmak istediklerini” dile getirdiler ama araya pandemi girdi ve sokağa bile izinle çıktığımız o günler geldi. Neyse kahvaltı bitiminde lobide buluşarak adaya gitmek için yola koyulduk.
Capri Adasına ulaşım:
Amalfi’de konakladığımız için limandan kalkan motorlarla Capri Adasına yola çıktık ve adaya ulaşana kadar gözlerimizin önündeki güzel manzaradan kendimizi alamadık. Adaya hem Amalfi hem Positano hem de Sorrento’dan motorlarla ulaşmak mümkün. Ayrıca Napoli’den de feribot seferleri var. Napoli’den feribotla 50 dakikada adaya varılıyor ve ücreti yaklaşık 20 euro civarında. Yine Sorrento’dan da adaya ulaşım var o da yaklaşık 40 dakikalık bir yolculuk. Biletlerinizi direkt olarak oradan satın alabiliyorsunuz. Yalnız günü birlik gelecekseniz sefer saatlerine dikkat edin çünkü adadan dönüş için geç saatte sefer yok hatta bize göre geri dönüş saatleri çok erken. Öyle geç saate kadar kalayım, gecesini göreyim, yemek yiyeyim falan yapamıyorsunuz.
Capri Adası gezilecek yerler
Marina Grande
Marina Grande
Adaya geldiğinizde ayak bastığınız büyük liman. Gelen tüm feribot ve motorların yanaştığı yer ve çok kalabalık. Capri ve Anacapri’ye giden araçlar ve Capri Meydanı Piazzetta’ya çıkan finikülerin buradan kalkıyor. Otobüs ve cabrio taksi durakları da bu meydanda. Biz şanslıydık, çok kuyruk yaşamadık ama yaz aylarında otobüs ve finiküler kuyrukları oldukça uzun olabiliyor. Burada ayrıca çeşitli restoranlar, kafeler ve hediyelik eşya satan dükkanlar bulunmakta. Limanın sol tarafında özel gezi tekneleri ve biraz ileride özel yatlar için marina bulunmakta. Feribotla kendi imkanlarınız ile geldiyseniz iner inmez dönüş biletini hemen almanızda fayda var. Limandan sağa doğru ilerleyince plajlar bulunmakta. Adada yapılacaklar listemizi tamamladıktan sonra feribot saatimize kadar plajdan denize girdik gayet keyifliydi.
Cabrio taksilere binmek gerçekten çok keyifli, 25-30 Euro gibi fiyatlarla biniliyor ama Temmuz-Ağustos gibi çok kalabalık aylarda 1 saatlere varan toplu taşıma bekleme süreleri dikkate alındığında, adada geçirecek çok vaktiniz yok ise binmeye değer. Ayrıca bu taksiler yaklaşık 6-7 kişi aldığı için kalabalık iseniz ucuza gelir.
Capri Kasabası
Capri Adası iki yerleşim yerinden oluşmakta, Capri ve AnaCapri. İki bölge arasını dilerseniz yürüyebilir dilerseniz de otobüs ya da taksi ile gidebilirsiniz. Taksi ücretleri yaklaşık 25 Euro. Otobüsler ise kişi başı 2 Euro. Otobüs deyince tabi aklınıza büyük otobüsler gelmesin buradakiler daha küçük araçlar. Capri ve Ana Capri arası yaklaşık 4-5 km. Capri daha turistik olan bölge.
Funicolare
Capri kasabasına finiküler ya da taksi ile çıkabilirsiniz. Kendinize güveniyorsanız tırmanabilirsiniz de. Limanda turistik eşya satan küçük dükkanlar bulunmaktayken Capri’de daha lüks markalara ait mağazalar karşınıza çıkıyor. Burada da hediyelik eşya satan dükkanlar, cafeler ve restoranlar mevcut. Biz finiküler ile çıktık çok da keyifli oluyor. Limanın güzel manzarasını karşınıza alarak yukarı doğru ağır ağır çıkıyorsunuz:))) Capri kısmı konaklamak için de Ana Capri’ye göre daha iyi. Finikülerden inince Piazzetta meydanına ulaşıyorsunuz. Saat kulesi (Torro dell’Orolgio) ve Saint Stephen Kilisesi burada bulunmakta.
Anacapri (Yukarı Capri)
Genellikle evler ve hediyelik eşya satan dükkanlar bulunmakta. Capri’den buraya otobüs ve taksi ile ulaşılabilir. Biz Capri’den Anacapri’ye otobüsle gelip, adada bolca göreceğiniz üstü açık cabrio taksilerle geri döndük. Ada yolları dar ve dolambaçlı. Anacapri’de halkın kendi ürettiği parfümlerin satıldığı dükkanları görebilirsiniz. Piazza Vittoria meydanı buranın merkezidir ve Solaro Dağına çıkan teleferik tesisleri bu meydanda bulunmaktadır.
Tekne Turu– Grotto Azzurra
Adaya iner inmez nasılsa Marina Grande’de olduğumuz için öncelikle to do list’imin ilk sıralarında yer alan tekne turunu yapmak istedik. Siz de dilerseniz önce tekne turunuzu alır daha sonra da adanın gezilecek yerlerine yol alabilirsiniz. Tekne turu bence buranın olmazsa olmazı. Nefis bir manzara eşliğinde turkuaz rengi sularda yol almak inanın insanı kendinden geçiriyor. Nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz. Tekneler Marina Grande’den kalkıyor, Grotto Azzura’ya da götürüyor. Bu turlar oldukça seçenekli, sadece ada etrafında dolaşan turlar da var denize girmeli turlar da. Büyüklükleri de, fiyatları da farklı tabi. Biz yaklaşık 9 kişi olduğumuz için aramıza yabancı almadan Grotta Azzurra’ya da (mavi mağara) giren bir tekne ayarladık.
Capri Grotto Azzurra – (Mavi Mağara) 60 metre uzunluğunda ve 25 metre genişliğinde, küçük bir girişi olması ve buradan giren ışık nedeniyle çok güzel ışık yansımaları olan gizli bir deniz mağarasıdir. Tekne ile gelmek isterseniz Marina Grande’den kalkan teknelere binebilirsiniz. Tekne turu 10 euro şayet mağara içine girmek isterseniz de ilave 4 Euro daha ödemeniz gerekiyor. Mağaradan içeri küçük teknelerle girilir. Güvenlik nedeniyle içeride yüzmek yasak. Tekne dışında buraya otobüs ya da taksiyle gelip, sonrasında sandal ile mavi mağaraya ulaşabiliyorsunuz. Otobüsler ya Capri yada Ana Capri’den kalkıyor. Yol yaklaşık 15 dakika sürmekte. Sonra sandalla geçiliyor. Sandal ücreti 15 euro. Mavi mağara girişinde yazın kalabalıktan dolayı uzun kuyruklar oluşmakta. Daha sakin sezonlarda geldiyseniz mağaraya giriş daha kolay. Kışın ise hava şartlarının olumsuzluğundan dolayı ziyarete kapatılıyor. Mağarada kalma süreniz maksimum 5 dakika olduğu için güzel fotolar çekme zamanınız kısıtlı olmakta. O nedenle içeri girmeden kameranızı ve çekileceğiniz yeri ve pozisyonunuzu ayarlamakta fayda var:))
Grotto AzzurraBlue Grotto
Capri AdasıFaraglioni
Tekneler ayrıca meşhur Faraglioni’den geçmekte (dalgalar tarafından aşındırılmış kayalar, kıyılar anlamına gelmekte) . Faraglioni 3 büyük kayadan oluşmakta ve uzunlukları 80 ila 150 metre arasında. Kıyıya yakın olan ilk kaya Stella, ortada kemer gibi olan Di Mezzo ve sonuncu da Fuori’dir. Tekneler ortada kemer şeklinde olan ve altında geçilebilecek bir açıklık bulunan Di Mezzo’nun altından geçmekte ve geçerken dilek dilenirse gerçekleşeceğine inanılmakta, ya da bizi kandırlar:)) Neyse biz yine de dilek ritüelini gerçekleştirdik.
Capri Island FaraglioniFaraglioni
Teleferik ile Monte Solaro’ya çıkmak
Monte Solaro Capri adasındaki dağdır ve adanın en yüksek noktasıdır. Tek kelimeyle harika bir panoraması vardır. Monte Solaro’ya mutlaka teleferikle çıkmanızı tavsiye ederim. Adada deneyimlenmesi gereken en harika aktivitelerin başında gelir. Bizim ve bizimle birlikte gelen küçük grubumuzun bu güzellik karşısında nutku tutuldu diyebilirim. Teleferiğin koltukları tek kişilik. Kalkış yeri Ana Capri, Piazza Vittoria. Teleferik ücreti gidiş-dönüş12 Euro. Tek yön 9 Euro. Dilerseniz dönüşü yürüyerek inebilirsiniz, yokuş aşağı olacağı için zor sayılmaz, 45 dakikalık bir yürüyüşle geri dönebilirsiniz. Zirvede manzara inanılmaz, dilerseniz de cafe’de bir şeyler içebilirsiniz. Buraya Capri’den taksi ile gelmek isterseniz 30 Euro taksi ücreti ödersiniz, otobüs ile ise 5 Euro. Yaklaşık her 15 dakika’da bir otobüs var ve şoför Ana Capri diye seslendiğinde otobüsten inin. Zirveye çıkmak yaklaşık 12 dakika sürüyor ve kalabalık sezonda 1,5 saat sıra beklenmesi gerekebilir. Biz gerçekten çok şanslıydık ve neredeyse hiç beklemeden binme olanağına sahip olduk. Göreceğiz harika manzaralar arasında Ischia Adası, Capri Büyük Liman ve heybetli manzarasıyla Vezüv Yanardağı bulunmakta.
Capri teleferik
Augustus Bahçeleri
Capri Adasındaki ünlü botanik bahçesidir. 20. yüzyıl başlarında Alman sanayici Friedrich Alfred Krupp tarafından evinin bahçesi olarak yaptırılmış. 1918 yılına kadar Krupp Bahçeleri sonra Augustus Bahçeleri olarak adlandırılmış. Harika manzarası olan bahçelerden Marina Piccola körfezi ve Faraglioni kayaları görülmektedir. Bahçe bölgesi, denize bakan teraslarda tasarlanmıştır. Her bölümde çeşitli bitkiler-çiçekler bulunmaktadır. Giriş ücreti 1 Euro’dur.
Augustus Bahçeleri
Via Krupp – Krupp yolu
Alman Sanayici Friedrich Alfred Krupp tarafından yaptırılmıştır. Burası Augustus Bahçelerini zikzaklı bir yol ile Marina Piccola’ya bağlanmaktadır. Kaya düşmesi tehlikesi nedeniyle bu yoldan geçiş yasaklanmıştır.
Via Krupp
Marina Piccola – Küçük Liman
Marina Grande’nin tam arkasında adanın güney yönünde bulunmaktadır. Denize girmek için ideal bir yerdir. Faraglioni manzaralıdır. Buraya deniz yoluyla, Via Krupp’dan yürüyerek ya da Capri’den veya Anacapri’den kalkan otobüslerle ve Cabrio taksilerle ulaşabilirsiniz.
Marina Piccola
Adada gezilebilecek diğer yerler
Adada yukarıda bahsettiklerimizin dışında da ziyaret edilebilecek yerler bulunmakla birlikte bizim zamanımız yeterli olmadığı ve göremediğimiz için bu yerler hakkında yorum yapamayacağım. Vaktiniz olursa 1535 yılında burayı fetheden Barbaros Hayrettin Paşa’dan adını alan Barbarosa Kalesi, Ana Capri’den otobüsle ulaşabileceğiniz Punta Carena (deniz feneri), Ana Capri meydanına yakın Villa San Michele ve İsveçli hekim Axel Munthe’nin evi gezilebilecek diğer yerler arasında sayılabilir. Biz kale ve deniz fenerini altığımız tekne turunda denizden gördük.
Punta Carena-Deniz Feneri tekne turları Deniz Feneri önünden de geçmekte
Adada yeme-içme
Adada çok sayıda cafe-restoran bulunmakta. Biz günü birlik geldiğimiz ve gezilecek/yapılacak çok şeyimiz olduğu için bir restoranda oturup keyifle yemek yiyemedik. Daha çok ayaküstü bir şeyler yiyerek zaman kazanmayı tercih ettik. O nedenle de tavsiye edeceğimiz, mutlaka denenmeli diyebileceğimiz bir restoran bulunmamaktadır. Ancak Marina Grande’de gayet lezzetli, farklı aromalı biralar var denedik ve beğendik. Bunun dışında Marina Grande yakınında bir cafede buz gibi limoncellomuzu içmeden adadan ayrılmadık. İtalya’dan dönmeden aldığımız ve eve getirdiğimiz limoncellodan nedense aynı lezzeti alamadık ya biz hazırlamayı beceremedik ya da her şey yerinde güzel:))
Bu yıl hem doğa hem tarih hem deniz olsun diyerek Karadağ’ a gitmeye karar verdik. İyi ki de öyle yapmışız. Doğası muhteşem, gezilecek tarihi yerler var mı derseniz bolca, yemekler harika, eğlencesi var ve de birçok Avrupa ülkesine hatta şu anki Türkiye’ye göre de fiyatlar oldukça iyi. Vizesiz gidilecek ülkelerden olması da ayrı güzel. Gezmeyi sevenlerin mutlaka planlarına eklemeleri gereken bir rota.
Ekim’in ilk haftasında gittiğimiz için denize giremeyecek miyiz diye endişelendik ama artık bahtımıza deyip yola çıktık. Yaz ayları dışında gidecekseniz ya da denize girmeyi planlamıyorsanız kalacağınız süreyi 3 tam gün olarak yapmanız yeterli olacaktır. Karadağ kışın da gezilebilecek bir ülke.
Tatilimizi 6 gün olarak planladık. Hava şansımıza gündüz saatleri güzel ısındığı icin denizden de faydalandık ancak bazı plajlar mevsimden dolayı kapalıydı. Yüzmeyi seviyorsanız ve daha sıcak zamanlarda gidecekseniz Karadağ’ın güzel denizinden olabildiğince faydalanmanızı tavsiye ederim. Deniz gerçekten muhteşem, tertemiz, tuz oranı oldukça iyi rahatsız etmiyor ve ısısı da iyi. Ama Temmuz-Ağustos aylarında hava çok sıcak, turistik bölgeler çok kalabalık ve plajlarda yer bulma sorunu yaşanabilir. İdeal zaman Haziran ve Eylül ayları olabilir.
İstanbul’dan Montenegro’ya hem başkent Podgorica hem de Tivat havaalanlarına direk uçuş bulunmakta. Biz kalmak için Budva’yı seçtiğimizden dolayı Air Montenegro havayolunu kullanarak İstanbul-Tivat-İstanbul olacak şekilde uçak biletimizi aldık. Gittiğimiz dönemde gidiş uçağı İstanbul’dan saat 15.00 civarı kalkıyordu. Uçuş yaklaşık 1.5 saat. Ülke saati Türkiye’den 1 saat geri olduğu için yaklaşık saat 15.00 gibi Tivat’a vardık. İstanbul’dan bizi yoğun yağmurlu bir hava uğurladı ama güneşli bir Tivat bizi karşılayarak moralimizin düzelmesini sağladı.
Üzerinde biraz çalıştıktan sonra kalmak için Budva’yı seçtik hatta bir ara acaba bir iki gece Kotor’da kalsak daha mı pratik olurdu diye de düşündük ama gidince buna hiç gerek olmadığını, mesafeler çok yakın olduğu için bavul topla otel değiştir değmeyeceğini gördük.
Mutlaka zevkler ve beklentiler birbirinden farklı ama iyi ki de Budva’da kalmışız. Evet, Budva’da daha çok yapılaşma var ve bozulmamış olan Kotor, Perast vb yerler kimliğini daha iyi korumakta ama bizce Budva hem daha oyalayıcı bir şehir hem yeme-içme cesitliligi açısından daha zengin hem de Kotor’a göre çok daha uygun fiyatlı. Özellikle de deniz tatili yapıyor ve uzun kalacaksanız Budva tercih edilmeli ama kısa süreli seyahatlerde nerede kaldığınız çok da önemli değil açıkçası. Küçük bir ülke olduğu için Kotor’da kalıp Budva’ya da rahatlıkla geçebilirsiniz. Bu arada Kotor iç körfez olduğu için denizi daha kirli olabiliyor.
Uçağımız 15.30 gibi Tivat havaalanına ulaştı. Oldukça küçük bir havaalanı. Otobüs kullanmak istiyorsanız havalimanı içinde otobüs durağı yok. Otobüs durağına havalimanı otoparkından çıkıp otoyolda sola dönüp yaklaşık 200 metre yürüdükten sonra ulaşabiliyorsunuz ancak yol gelişli gidişli bir yol ve yer yer kaldırım yok, dikkatli olmak gerek. Bu otoyol ülkede tüm beldeleri birbirine bağlayan otoyol.
Otobüs Tivat-Budva otobüs ücreti 4 euro, 1 euro da bagaj toplam 5 euro, oldukça ekonomik. Tivat-Budva arası 20 km ve otobüsle yaklaşık 30 dakikada ulaşılıyor tabi bu söylediğim bizim ki gibi yoğunluğu düşük bir sezon için geçerli. Yazın trafik yoğunluğu arttığı için süre 40-60 dakika olabiliyormuş. Yaklaşık yarım saat arayla otobüs bulunuyor. Yine de dönüşünüzde uçağınızı kaçırmamak için temkinli olmakta fayda var. H.limanı çıkışında taksiciler sizi almak için yarış halinde oluyor. Ücret yaklaşık 25 euro. Limanda araç kiralamak da mümkün. Taksi ile yaklaşık 20-25 dakikada Budva’ya ulaşabiliyorsunuz.
Tivat’a vardığımızda şanslı günümüzdeydik. Havalimanından çıkar çıkmaz hususi bir araç durdu ve Budva’ya kişi başı 5 euro gibi bir fiyatla bizi götürebileceğini söyledi, yani otobüs fiyatına. Aracında wifi da vardı. Binerken Budva otobüs durağına kadar anlaşmamıza rağmen kalacağımız otele kadar bıraktı. Böylelikle oldukça zaman kazanmış olduk. Kaldığımız süre içinde bu şekilde birkaç kez daha korsan taksi kullandık, korsan taksicilik Karadağ’da oldukça yaygın. Ama binmeden önce mutlaka fiyat alın.
Karadağ haritası
Karadağ kaç günde gezilir ?
Gün Budva
Oda-kahvaltı bir otel arıyorduk ve gitmeden önce birkaç öneri almıştık ama gideceğimiz tarihlerde uygun yer olmadığı için internetten bulduğumuz Otel Kadmo’da karar kıldık. Budva’da çeşitli bütçelerde kalacak yer bulmak mümkün. Kaldığımız otel hem merkeze yakın hem de çok sakin bir sokakta. Yeni bir otel, temiz, odaları çok geniş ve ferah. Otobüs terminaline yürüyerek 4 dakika, şehir içi otobüs durağına da yürüyerek 3 dakika. Her yere yakın. Old town yürüyerek 15 dakika. Tekne turu, boka bay turu vs. almak isterseniz en fazla 7-8 dakika yürüyerek sizi alacakları yere ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca kahvaltısı fena değil ve çeşit yeterli, aç kalmıyorsunuz. Çalışanları son derece kibar ve yardımcı. Ne isterseniz sorabilirsiniz, dakikalarca sıkılmadan bilgi veriyorlar. Budva’da marketler akşam 22.00’ye kadar açık tek istisna Pazar günü. Pazar günü daha erken saatte 16.00 gibi kapanıyor ama daha geç saatlere kadar açık olan küçük bakkal tarzı alışveriş yerleri de var.
Otele saat 16.30 gibi vardık. Hızlıca eşyaları bırakıp hemen şehri turlamaya başladık. Slovenska Obala caddesi üzerinden ki bu caddeye Budva’nın kalbi diyebiliriz, yürüyerek ve de yemek yiyeceğimiz yerleri keşifleyerek Stari Grad diye adlandırılan Oldtown’a giriş yaptık.
Geçmişi 2.500 yıl öncesine dayanan bugünün turizm kenti Budva aslında küçük bir yarımadayı kaplayan tarihi bir şehrin etrafında zamanla yerleşimin gelişmesi ve büyümesiyle oluşmuş. Sonunda da Karadağ‘ın en çok turist çeken şehri olmuş.
Stari Grad’ı ziyaret ettiğinizde sokaklardaki hediyelik eşya dükkanlarını dolaşmanızı, cafelerinde oturup bir kahve veya güzel bir Karadağ şarabı içerek sürekli hareket halindeki turist kalabalığını seyretmenizi tavsiye ederim. Bu arada Stari Grad’taki dükkanların birçoğunun işletmecisinin Türkler olduğunu söylemek gerek. Burası gerçekten Türkiye’nin bir ili gibi. İnanın şu an İstanbul’da olduğundan daha sık Türkçe konuşan insanlarla karşılaşıyorsunuz:))
Budva gezilecek yerler :
Stari Grad (Old Town)
Citadel (Hisar)
Azize Maria Kilisesi
Holy Trinity Kilisesi
Aziz Sava Kilisesi
Aziz Ivan Kilisesi
Arkeoloji Müzesi
Dans Eden Kız Heykeli
Sveti Stefan Adası
Sveti Nikola Adası
Budva Plajları & Tekne turu
Budva Stari GradBudva Budva
Dans eden kız heykelini görmek için, Stari Grad’dan çıkıp Mogren Plajı’na giden, kayaların altına oyulmuş olan patikaya girdiğinizde, sadece 50 metre yürümeniz yeterli.
Budva Dans eden kız heykeli
Dönüp Stari Grad’a baktığınızda hemen önünüzde bu bronz heykeli göreceksiniz. Bu heykel, arkasındaki Stari Grad manzarası ile tam Instagram’lık bir görüntü sergiliyor. Akşam üzeri giderseniz foto çekilmek için ışık çok daha güzel oluyor.
Old town’ı sokaklarını turladıktan sonra yemek için Old town’a çok yakın bir yerde olan Slovenska Obala caddesi üzerindeki The Old Fisherman’s Pub’da karar kıldık. Yeme/İçme deneyimlerimizi ekteki link de bulabilirsiniz.
2.Gün– Budva
İkinci günümüzü sabahtan karayolu ile Sveti Stefan adasına gitmek, öğleden sonra da yaklaşık 1.5 saat süren Sveti Stefan adasını bu kez de tekne ile denizden görebileceğimiz, sonrasında da Hawaii adasına gidip 30 dakika mola veren küçük tekne turunu almaya karar verdik.
Otelimiz otobuslerin de gectigi ana cadde olan Adriatic Hwy’e çok yakin oldugundan yürüyerek duraga geldik. Otobüs beklerken yanımıza yaklaşan korsan taksinin kişi başı 3 euro olan cazip teklifini kabul ederek korsan taksi ile Sveti Stefan’a ulaştık. Bu arada otobüs 2.5 euro, ayrıca otobüs dediğime bakmayın bunlar aslında bizim minibüslerin kıvamında çok da büyük olmayan ulaşım araçları. Ödemeyi binince şoföre yapıyorsunuz. Budva-Sveti Stefan arası yaklaşık 9-10 km.
Her nekadar birbirimizin dilinden anlamasak da şoföre bizi yarımadayı yukarıdan görecek şekilde tepedeki otobüs durağında bırakmasını anlatabilmeyi başardık. Bence sizler de dilerseniz öncelikle yukarıdan bu harika manzarayı görüp daha sonra aşağı doğru yürüyerek yarım adanın halka açık olan plajına ulaşabilir ve dilerseniz plajda yüzüp, harika fotolar çekebilirsiniz.
Budva Sveti Stefan 15. yüzyılda Venedikliler tarafından Türkler’den ve korsanlardan korunmak için yapılmış. İçerisinde 100 kadar ev, 3 kilisenin olduğu, dar bir berzah ile kıyıya bağlı olan Sveti Stefan Adası, 19. yy’da 400 kadar kişinin yaşadığı bir yermiş. Etrafı surlarla çevrili ada1960’lı yıllara kadar bir balıkçı köyü olarak gelmiş. 1934 yılında ise, Sırbistan kraliçesinin yazlık sarayı inşa edilmiş. 2007 yılında, Karadağ’ın turizmini canlandırmak için Sveti Stefan adası 30 yıllığına Aman Resorts otel grubuna kiraya verilmiş. Eski binaların dış cepheleri büyük ölçüde korunmuş ancak içleri renove edilerek oldukça lüks ve modern bir otel atmosferi yaratılmış. Ada’yı gezmek için ya konaklamak ya da içindeki restoranların birinde yemek yemek vs. gerekiyor.
Tepeden Sveti Stefan manzarasını gördükten sonra aşağıya doğru yürümeye başladık. Yaklaşık 300 metre yürüyünce soldan içeri doğru giren yola saptığınızda villa Milocer’e ait özel plaja giden yola giriyorsunuz. Yaya olduğumuz için otopark bariyerinin yanından yürüyerek geçtik, parkın içinden plaja ulaştık ve harika bir manzara ile denizin bizi beklediğini gördük. Gittiğimizde sezon sonu olduğu için şezlong, şemsiye bulunmamaktaydı ama havlunuzu atıp keyfini çıkarabilirsiniz. Bu arada deneyimlediğimiz kadarıyla Karadağ plajları taşlık. Şayet deniz tatili için gidiyorsanız ve bagajınız müsaitse deniz ayakkabısı almanızda fayda var.
Yaklaşık 300 metre uzunluğunda tek kelimeyle muhteşem bir plaj. Aracınızla gelecekseniz otoparkı ücretli, sanırım 12 euro imiş, İki şezlong 1 şemsiye 16 euro. Sveti Stefan yarım adasının diğer yanındaki plaj Crvena Glavica beach. Yine giriş ücretsiz ama şezlong ve şemsiye ücretli ve oldukça pahalı. Yanınızda termosunuzu ve atıştırmalıklarınızı alıp harika denizden ve Sveti Stefan’a karşı yüzme keyfinden sonuna kadar faydalanın derim. Ülkenin her yeri denize girilebilecek harika plajlarla dolu ama biz burayı ayrı bir beğendik.
Bu görsel şöleni iyice içimize sindirdikten sonra geldiğimiz yoldan geri dönerek caddeye çıktık ve sol tarafa yürüyerek otobüs durağına ulaştık. Turist information noktasının önünden minibüs otobüse binerek Budva’ya geri döndük. Kişi başı 2 euro. Bu arada Budva belediyesine bağlı, Sveti Stefan’a varmadan yer alan Przno köyü’de gerçekten harika küçük bir köy. Bu köydeki Przno ve Queen’s Plajları’da yüzmek için harika seçenekler olduğunu aklınızda bulundurun.
Budva merkeze dönünce Budva sahilinden kalkan, Sveti Stefan’ı denizden görüp fotoğraflayabileceğiniz sonrasında da Hawaii adasına gidip yaklaşık yarım saat adada mola verilen tekne turumuza katıldık. Bu tekne turları 1.5 saat sürüyor ve Ekim ayı olması dolayısıyla saat 12.00 ve saat 14.00’de olmak üzere günde iki kez yapılıyor. Yazın ise saat başı yapılıyor. Hawaii adası plajı yine Ekim ayı olmasından dolayı kapatılmış. Bu nedenle yazın yapıldığı gibi tekneyle gelmişken adada daha uzun kalayım sonraki teknelerin biriyle dönerim şansınız yok. Yazın gittiyseniz adada daha uzun kalıp güzel denizinden dilediğiniz kadar faydalanabilirsiniz. Bu arada dönüşte tekrar ücret ödemiyorsunuz. Sadece gidişlerde ücret ödeniyor dönerken dilediğiniz birine binip dönüyorsunuz. Ücreti kişi başı 5 euro. Ancak Budva’dan saati 25 euro ödeyerek şahsi tekne kiralarsanız durum daha farklı. Ödediğiniz saat kadar tekne sizi istediğiniz kadar gezdiriyor. Sveti Stefan’ı denizden de görmek çok güzel ama karadan manzarası bize göre daha büyüleyici. Hawaii adası ise deniz mevsiminde gittiyseniz mutlaka gidilmeli-görülmeli bir yer. Biz adada üşenmedik kısacık sürede denize de girdik, iyi ki de girmişiz, muhteşem bir denizi var.
Saat 13.30 gibi turumuz sonlanarak Budva’ya döndük. Vakit erken hava da şansımıza çok güzel ve sıcak olduğundan günün geri kalanını geçirmek ve denize girmek için Mogren plajına doğru yöneldik.
Budva Mogren plajı ücretsiz girilen bir plaj, havlunuzu atıp plajdan faydalanabiliyorsunuz. Denizi yine çok çok güzel ama taşlık. Dilerseniz şezlong-şemsiye kiralayabiliyorsunuz, ücreti 20 euro. Duş, tuvalet olanakları mevcut. Old Town’a yakınlığından dolayı yazın çok kalabalık oluyormuş. Sahili çok uzun değil dediğim gibi muhteşem bir deniz. Burası yan yana geçişli 2 plaj aslında. kayalıkların altından geçip 2. sahile ulaşıyorsunuz.
3. gün– Kotor ve Perast
Budva’daki otobüs terminalinden kişi başı 4 euro karşılığında otobüs biletimizi alarak Kotor’a gittik. Bahsetmeden geçemeyeceğim. Kendimiz fırsat bulamadık ama zamanınız varsa Budva-Kotor yolu üzerinde ve hemen Budva çıkısında, Budva merkeze yaklaşık 2,5 km mesafede bulunan Jaz beach harika bir plaj, kumsalı oldukça uzun ve daha az taşlık. Denizi biraz daha sığ. Ücretsiz büyük otopark mevcut. 2 şezlong ve şemsiye mevsimine göre 10-15 €. Duş ve soyunma kabini var ve ücretsiz. Su güzel ve plaj kumluk, denize girmek için harika ama elbette yazın oldukça kalabalık olacağından erken gitmekte fayda var. Buraya Budva’dan taxi 6 euro ve merkezden kalkan otobüsler ile de ulaşım sağlanabilir. Dönüş için plajın en solundaki iskeleden her buçuklu saatte yanaşan botlar ile de dönülebilir. Otobüsler çok kalabalık olduğundan yer bulunamayabilir. Plaj girişinde market var. Yiyecek içeceklerinizi yanınıza alabilirsiniz. Biz sadece yol üzerinde geçerken gördük, manzarası bile harika, görülesi. Bir kez daha Budva’ya gelirsek kesinlikle buradan denize girmeyi planlıyoruz.
Budva-Kotor arası yaklaşık 20 km ve otobüsle gidiş bizim gittiğimiz dönemde en fazla 30 dakika sürüyor ama yüksek sezonda trafik eminim çok daha yoğundur ve yolculuk 45 dakikaya kadar çıkabilir. Kotor’a varınca otobüsten indik ve neden önce Perast’a gitmedik ki diye sorgulayıp Kotor’dan Perast’a geçmeye karar verdik. Siz de Perast-Kotor yapacaksanız önce Perast’a gidin sonra Kotor’a gelin derim. Şoförümüz İngilizce bilmiyordu ama turist olduğumuzu anladığı için bir kağıda 14.30 diye dönüşünde Perast’tan geçeceği saati bize bildirdi. Biz de nedenini sorgulamadık, keşke sorgusaydık:) Kotor’a dönmek için otobüs durağına geldiğimizde otobüsün saatini kaçirmistik ve bu mevsimde otobüsler oldukça seyrek geçmekteydi. Yaklaşık 20 dakika bekledikten sonra Kotor yönüne giden bir taksi kişi başı 3 euro fiyata bizi Kotor’a götürdü ve daha fazla beklemek zorunda kalmadık. Bu arada yaz dönemi otobüsler daha sık olabilir ama bu mevsimde 30-40 dakika arayla geçtiğini akılda tutmakta fayda var.
Perast gezilecek yerler
Perast , Kotor körfezinde ve Kotor’dan yaklaşık 12 km mesafede küçük bir yerleşim yeri. Gerçekten kartpostal kıvamında, Unesco koruması altında, çok güzel bir ortaçağ köyü. Perast bir görsel şölen, gerçekten kelimelerle anlatmak zor, Karadağ’a gidildiyse mutlaka görülmeli. Perast ayrıca St.George ve Our Lady of the Rocks adacıklarına en yakın yerleşim yeri. Sahilde dizili restoran ve kafeler var. Çok büyük bir yer olmadığından fazla mekan bulunmamakta. Ana caddesi trafiğe kapalı. Biz zamanımızın çoğunu dönüşte Kotor’da geçirmeyi planladığımız için burada çok oyalanmak istemedik. Zaten denize girmeyecekseniz çok da yapacak bir şey yok. 2 saatten az bir sürede rahatlıkla turlanabilir. St.George ve Our Lady of the Rocks adalarını bir sonraki gün alacağımız tekne turunda gezeceğimiz için buraları Peras’ta sadece karadan görüntüledik. Eğer Karadağ’da büyük tekne tura almayacaksanız, Perast’tan bu adacıklara tekne ile geçebilirsiniz, ücreti kişi başı 2 euro. Ayrıca Kotor’dan da aynı şekilde bu adalara tekne turları var.
Sahil boyunca yürüyerek güzel manzarayı içimize doldurduk. Perast’ta iki küçük ada dışında gezilebilecek yerler şehir müzesi (giriş 4 euro) ve St.Nicholas Church. Ayrıca denize girilebilecek harika plajlara sahip.
Perast St.Nicholas Kilisesinin çan kulesine 1 euro karşılığında çıkabiliyorsunuz. Biz de öyle yaptık. Kilise her gün 12.00’de açılıyor. 150 merdivenli çan kulesine ulaşınca yine görsel bir şölen sizi karşılıyor. Muhteşem bir manzarası var. Şayet çan kulesine çıkmak istemezseniz kiliseye yüzünüzü döndüğünüzde göreceğiniz sol taraftaki merdivenleri tırmanarak da harika fotolar çekebileceğiniz, muhteşem manzaralı sokaklara ulaşabilirsiniz.
St.George ve Our Lady of the Rocks adaları
Bir sonraki gün aldığımız büyük tekne turu sırasında yakından görüntülediğimiz ve gezebildiğimiz bu adalara Perast bölümünde yer vermek istedim.
St. George adası yada Sveti Djordje ibadethane olarak kullanıldığından ziyarete kapalı, gezilemiyor. İçinde manastır ve çan kulesi var.
Perast Kayaların Leydisi
Our Lady of the Rocks ya da Kayaların Leydisi ise insan eliyle 600 yıl önce yapılmış bir ada. Bu adada da bir kilise var ve ziyarete açık. 5 euro verip aldığınız tekne turu esnasında adaya çıkabiliyorsunuz ancak kiliseyi gezmek isterseniz ayrıca kilise girişinde 5 euro giriş ücreti ödemeniz gerekiyor.
Hikayesine gelince geçmiş zamanda burada birçok balıkçı yaşarmış. Balıkçılar bu bölgeyi gezdiğinde bir gün Meryem Ana figürlü bir ikon bulunuyor. Bu ikonu alıp manastıra getiriyorlar. Fakat bu ikon yine sabahları aynı yere geliyormuş. Bu birkaç gün böyle devam etmiş. Sonradan din adamları ve balıkçılar bunun bir işaret olduğuna karar vermişler ve burada bir kilise inşa etmeye karar vermişler. Fakat ada kayalıklardan ibaret olduğu için burada kilise inşa edilmesi çok zormuş. Daha sonra gemilerle buraya taş taşımışlar ancak getirilen taşlar bir türlü yerinde tutunamayıp suyun taşınmasıyla yer değiştiriyorlarmış. Daha sonra farklı tekniklerle taşları tutturup burayı yapay ada haline getirmişler ve en sonunda bu yapay ada üzerinde Our Lady Of The Rocks kilisesini inşa etmişler (1722 yıllında).
Adadaki chapel ve müze gerçekten ziyaret edilmeyi sonuna kadar hak ediyor. Tavan süslemeleri ve özellikle üst kattaki el yapımı goblen sanırım müzedeki en meşhur eser. Eşi uzun seyahatlere çıkan Jacinta isimli bir kadının gümüş ve altın tellerin yanı sıra kendi saç telini kullanarak işlediği ve yapımı 25 yıl kadar süren bir goblen yapmış. İşlemeyi bitirdiğinde gözlerinin görme yetisini kaybetmiş. İşlemenin alt sırasında kullandığı saç telleri koyu renkli iken ilerleyen yıllarda saçlarının beyazladığı, işleme üzerindeki motiflerde kullanılan saç tellerinden kolaylıkla görülebilmektedir. Elektriğin ve teknolojinin olmadığı zamanlarda yapılmış bu eser kadının ne kadar iyi bir sanatçı olduğunun da göstergesi.
Kotorgezilecek yerler
Kotor, Unesco tarafından koruma altında, Adriyatikle iç içe, etrafı yeşil dağlarla çevrili ve Orta Çağ mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Strari Grad’ı (Old Town) gezebileceğiniz Karadağ’ın en güzel yerlerinden biri. Kotor Körfezi doğal limanıyla büyük yolcu gemilerinin Avrupa’daki en önemli destinasyonlarından biri. Ayrıca sahip olduğu harika plajları nedeniyle de deniz turizmi açısından çok iddialı. Biz deneyimleyemesek de eteklerinde kurulduğu Lovcen dağı yürüyüş sevenler için harika rotalar sunmakta.
Sahip olduğu konum nedeniyle tarihte hep fethedilmek istenen ve Romalılar tarafından M.Ö.168 yılında kurulan Kotor, Bulgarlar, Sırplar, Macarlar ve Venedik hakimiyetine girmiş. Osmanlı tarafından da kuşatılan şehir, şehrin Venedikle yaptığı işbirliği neticesinde çok iyi korunduğu için Osmanlı hakimiyetine hiç girmeyen Karadağ şehri olmuş. Yugoslavya döneminde bir süre Yugoslavya’nın bir parçası olmakla birlikte dağılmadan sonra kendi başına Karadağ sınırları içinde kalmış. Şehrin nüfusununu büyük bölümünü Karadağlılar, Sırplar, Hırvat ve Yugoslavlar oluşturmakta bu da şehre farklı bir zenginlik katmakta.
Kotor gezilecek yerler :
Eski şehir surlarla çevrili alan yani sur içinde kalan kısım. Uzun süre Venedik hakimiyetinde kaldığını hemen anlaşılıyor.
Old Town (Eski Şehir)
Kampana Kulesi
Kotor Katedrali
Kotor Saat Kulesi
Sveti Luka Kilisesi
St. Nikola Kilisesi
Pima Sarayı
Denizcilik Müzesi
Napolyon Tiyatrosu
Eski şehire 3 adet kapıdan girilebiliyor. Kuzey, Güney ve Deniz Tarafı Kapısı. Deniz Tarafı kapısı sonradan açılmış bir kapı. Aracınızla gelecekseniz bu kapının dışında yolun karşısında araç park yeri var. Ayrıca bu kapının girişindeki turist infodan Kotor Old Town’daki gezilecek noktaları ve planını gösteren harita edinebilirsiniz (Türkçe harita da var). Kapının üzerinde Yugoslavya Devlet Başkanı Tito’nun “Bizim olanı vermeyiz, başkasına ait olanı istemeyiz” sözünü görebilirsiniz. Kuzey kapısına Skurda Nehri üzerindeki kapıdan ulaşılabiliyor. Kotor’da konaklayacaksanız Deniz kapısı önünden kalkan otobüslerle Tivat ve Perast’a gidebilirsiniz. Budva’ya gidecekseniz Güney kapısına 5 dakika yürüme mesafesindeki otobüs terminalinden kalkan otobüslere binmeniz gerekmekte. Karadağ küçük bir ülke ve mesafeler çok yakın. Araç kiralarsanız elbette daha kolay ve vakit kaybetmeden gezme imkanına sahip olursunuz. Özellikle şehir merkezleri dışındaki plajlara ulaşmanız çok daha pratik ancak bizim yaptığımız gibi otobüs kullanarak da Kotor’u rahatlıkla gezebilirsiniz. Güney Kapısı ise 13. yüzyıl tarihli ve şehrin en sakin kapısı. Fotoluk harika bir kapı.
Kotor
Kotor Kampana Tower -Şehrin Skurda Nehri köşesinde kalan burç, 13. ve 14. yüzyıllarda kalenin güçlendirilmesi için yapılmış. Kotor Kalesi’ni gören, fotoğraf için güzel bir açıya sahip
Kotor Kalesi
Kotor Kalesi Tepesi (St.John) : Kotor’un körfezinin fyort benzeri manzarasını en iyi görebileceğiniz yer. Tepeye merdivenle çıkmak yaklaşık 35-40 dakika sürüyor. 1355 basamak var. Stari Grad içinden çıkılıyor ve merdivenlere nasıl gidileceğini gösteren tabelalar mevcut ancak çıkış kişi başı 8 Euro. Her ne kadar eşsiz bir manzarası olduğunu paylaşım yapanların fotolarından görsek de açıkçası biz gereksiz pahalı bulduk ve çıkmadık. Bununla beraber sabah 08:00’den önce tırmanışa geçerseniz bilet kesen görevlinin henüz iş başı yapmadığı için ücret ödemek zorunda kalınmadığını bir yerlerde okumuştuk. Erken gidip şansınızı deneyebilirsiniz. Zaten sıcaklarda Kotor’a gittiyseniz en iyisi de erkenden çıkmak. Ayrıca ücret ödemeden çıkılan bir yol daha olduğunu bir sonraki gün aldığımız Boka By tekne turundaki yerel rehberimiz söyledi ve yolu tarif etti. Kendisi bizzat buradan tepeye çıkmış, onun yalancısıyız:)
Tarifine göre Deniz Kapısı ve turist info noktası sağınızda kalacak şekilde yolda yürüyorsunuz. Skurda nehrini geçtikten ileride 2.sağdan dönüyorsunuz. Hatta saptığınız bu yolda sol tarafta Kamelinja shopping center’ı göreceksiniz. Bu yolda dümdüz ilerliyorsunuz. Burası merdivenli bir çıkış değil, patika o nedenle tırmanmak daha uzun sürüyor. Yalnız tırmanışa geçtiğinizde yol ne zaman ikiye ayrılsa siz solu değil sağ tarafı seçeceksiniz. Tepeye ulaştıktan sonra dönüş yolunda bilet sorulmadığı için inişi paralı yoldan yapabiliyorsunuz. Burada tarif ederken karışık gibi görülebilir ancak oradayken ne açıkladığımı daha net anlayacağınıza eminim.
Kaleye ücretsiz çıkmak için takip edilecek yol
Kotor Lady of Remedy Kilisesi : Kotor kalesine merdivenli yoldan çıkarsanız yolun yarısında bulunan kilise. Ücretsiz tırmanma yolunu tercih ederseniz de dönüşte uğrayıp eşsiz fotolar çekebileceğiniz harika bir nokta. Biz çıkmadığımız için daha fazla yorumda bulunamayacağız
Silah Meydanı (Square of Arm) ve Saat Kulesi: Eski şehre Deniz Kapısından girdiğinizde solunuzda kalan meydan ve burada bulunan saat kulesi. Meydan oldukça kalabalık ve güzel. Soluklanmak için kafeler ve restoranlar bulunmakta. Silah meydanı Eski şehir Belediye Binası, Presin sarayı, Bizanti ve Beskuca Sarayları ve Venedik cephaneliği ile çevrili.
Kotor Saat Kulesi : Silah meydanında (Square of Arms) her iki yüzünde de saat bulunan dikdörtgen yapıdaki kule. (Clock tower) 1602 yılında yapılmış. Ön cephesinde Karadağ prensliğine ait arma bulunmakta. Saat kulesi yapıldığından beri üzerindeki saatlerin hiç şaşmadan doğru zamanı göstermekte ayrıca tamir ve bakımları nesiller boyu hep aynı aile tarafından yapılmakta.
Pima Sarayı: Un meydanında yer Pima ailesinin sarayı. 17.yy da yapılmış ve cephesindeki koyu yeşil panjurları ile çok güzel bir yapı
Saint Thyrphon Katedrali– (Aziz Thyrphon) Roma Katolik katedrali. Kotor Old town’daki en gösterişli ve en önemli yapılardan biri diyebiliriz. Kotor şehrinin koruyucusu olduğuna inanılan Aziz Thyrpon’un kemikleri İstanbul’dan getirilmiş ve katedral inşa edilince buraya konmuş. Getirildiği günden beri Kotor’un en önemli festivallerinden biri olan St.Tripun Day düzenlemekteymiş. Katedralin üst katıda kıyafetler, haçlar ve tabloların bulunduğu bir müze var. Yanında ise piskoposluk sarayı ve konutu bulunmakta
Kotor Denizcilik Müzesi-Biz gezmedik ancak vaktiniz varsa gezilebilir. Giriş 4 euro
St. Luke Meydanı: Sveti Luke ve St.Nicholas Kiliseleri
St. Luke kilisesi Katolik kilisesi olarak yapılmasına rağmen 17. yüzyılda Kotor’a gelen Sırp ortodokslarının da kullanmalarına izin verilmiş ve içinde hem Katolik hem de Ortodoks mihrabı bulunmakta. Buradan da Kotor şehri halkının din farkı gözetmeksiniz tüm inananlara kapılarını açtığını görmekteyiz. Eskiden Kotor şehrinde yaşayanlar kilisenin içine defnedildiğinde zemin mezar taşları ile kaplı
St. Nicholas Kilisesi meydandaki en gösterişli yapı. Denizlerin koruyucu azizi St.Nicholas’a ithafen 20.yy başında yapılmış Ortodoks kilisesi. Etkileyici bir yapı ve mutlaka gezilmeli
Kotor Old Town içinde ayrıca “women talks a lot” (kadınlar çok konuşur) çeşmesini de gezebilirsiniz. Eskiden tahmin edeceğiniz gibi su ihtiyacının sokaklardaki/meydanlardaki çeşmelerden karşılandığı ve bu noktaların kadınlar için sosyalleşme, konuşma yeri olmasından dolayı bu adın neden verildiğini anlamak zor değil:)
Günümüzde otel olarak kullanılmakta olan, Fransızlar tarafından inşa edilmiş Napolyon Tiyatrosu
4.gün-Tekne Turu
Karadağ’daki 4.günümüzde Kotor körfezini tekne ile gezmeye ayırmıştık. Bunun için de Budva’ya ilk gün varışımızda Slovenska Obeliska caddesi üzerinde karşımıza çıkan tur şirketinden destek aldık. Orada tanıştığımız Vladimir hangi gün bu tekne turunu alırsak Blue Cave’i görmemizin daha olasılıklı olacağı konusunda bilgi verdi. Budva’ya vardığımız gün deniz çok hareketli imiş o nedenle bir sonraki gün yapılacak tekne turlarının Blue Cave’e girme olasılığının çok düşük olduğunu iki gün sonra denizdeki rüzgarın ve dalgalanmanın gideceğini, Çarşamba günkü turu almamızı tavsiye etti, çok da iyi oldu. Siz de körfezi dolaşan bu turu alacaksanız önceden bilgi almanızda fayda var. Bizim aldığımız tur Gardesevic firmasının turu idi, bu firmayı ülkede her yerde görebilirsiniz. Hangisini aldığınızın çok da önemi yok aslında, her biri aynı şeyleri sunmakta. Gittiğimiz dönemde turistin az olması nedeniyle Boka Bay turları haftada 3 gün yapılıyordu yazın bu turlar her gün kalkışlı gerçekleşiyor olabilir.
Öncelikle belirtmeliyim ki vaktiniz varsa bu tur Karadağ’da yapılabilecek en güzel şeylerden biri. Tüm körfezi belirli noktalarda konaklayarak İngilizce, Rusça ve Karadağca (rehberimiz 3 dilde anlatıyordu ama inanın hiç sıkıcı değil) anlatım eşliğinde gerçekleşiyor ve ülke hakkında oldukça bilgi sahibi oluyorsunuz.
Bu turları Budva- Kotor-Tivat ve Herceg Novi’den almanız mümkün ve aldığınız şehre göre saatleri ve rota değişiklik gösterebiliyor. Yalnız bizim gibi Budva’dan alacaksanız tur otobüsü sizi sabah 07:45’de Tre Canne binasının tam karşısındaki otoparkın yanından alıyor. Biz gittiğimizde fazla turist olmadığından tek otobüs vardı ve karışıklık olmadı ancak yüksek sezonda buradan kalkan birçok tur otobüsü olacağı için karışıklığı önleme adına biraz daha erken buluşma noktasına gidip otobüsünüzü bulmanızda fayda var. Biz Blue Cave’i çok görmek istiyorduk o nedenle hava şartlarından emin olmak adına biletlerimizi bir gün önce kişi başı 30 Euro’dan satın aldık. Vladimir bize gerekli bilgi ve bir aksilik ihtimaline karşı tel. numarasını verdi. Şayet siz de Budva’da konaklıyor ve bu tura katılmak istiyorsanız Kotor’a gidip oradan katılmaya çalışmayın. Böylesi hem daha pratik hem daha ucuz. Kotor’a gitme zahmetine girmiyorsunuz ayrıca oraya gidiş-dönüşte ödeyeceğiniz ekstra yol parasını da hesaba katmak gerek. Budva körfezin dışında kaldığı için teknelerin turu oradan başlatmaları daha zor, o nedenle Budva’da otobüslerle Kotor’a götürüp oradan teknelere katılınıyor. Oteliniz kahvaltı dahil bir otelse ve kahvaltı yapmadan çıkacaksanız kendilerinden bir gün önce kahvaltıya katılamayacağınızı ve lunch box hazırlayabilirler mi sorabilirsiniz. kaldığımız otel bize 2 adet hazırladı. Şayet domuz salamı vb. şeyler yemiyorsanız belirtmenizde fayda var. Sandviçinizi ona göre yapıyorlar.
Saat 08.00’de otobüsümüz hareket etti. Yaklaşık yarım saat sonra 08:40 gibi Kotor’daydık. Buradan tekneye 11.30’da binecektik. Rehberimiz bizleri İngilizce konuşanlar-Rusça konuşanlar olarak 2 grubu ayırdı. Önce Rusça konuşan turist ekibine anlatımlı Kotor Strari Grad turu yaptırdı, bizler 1 saat kendimiz oyalandık. Daha sonra İngilizce konuşan ekiple aynı turu gerçekleştirdi. Bizim daha önce kendi başımıza yaptığımız Kotor old town turundan çok daha bilgilendirici ve faydalı olduğunu söyleyebilirim.
Saat 11.30 gibi tekneye bineceğimiz yere geldik. Teknemiz oldukça büyük bir tekneydi ve turist sayısı az olduğu için 150-200 kişilik tekneye 55 kişi olarak bindik. Sezon dışı gitmenin hava ve deniz açısından riskli tarafları olsa da az kişi ile tur almak ve dilediğiniz şezlonga yayılma-istediğiniz yere oturma gibi bir çok avantajlı yanı var.
Rehberimizin anlatımı eşliğinde turumuz Kotor’dan başladı. Oradan Perast’a geçtik. Our Lady of the Rocks’ta mola verdik ve adaya çıktık. Bu kısımlarını daha önceki Perast kısmında anlattığım için hızlı geçiyorum. Daha sonra muhteşem manzalar eşliğinde yolumuza devam ettik. Sonraki durağımız Herceg Novi’ye vardık.
Karadağ Herceg Novi – Town of the stairs Şehirde birçok merdiven bulunduğu için aynı zamanda “Merdivenlerin Şehri” olarak da anılmakta.
Karadağ’ın güney batısında, Kotor körfezinde yer alan küçük, şirin bir sahil şehri. Denizi muhteşem. Yazın deniz kışın spa hizmeti ile öne çıkmakta. Adriyatik’in en genç şehirlerinden biri. Oldukça çalkantılı bir tarihi var. Uzun yıllar İtalyan hakimiyetinde kaldıktan sonra 1482 yılında Osman hakimiyetine geçmiş. Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetinden sonra da Venedikliler tarafından ele geçirilmiş olan şehir 1798 de Avusturya’ya 1805 yılında da Rusya hakimiyeti altına giriyor. 1.Dünya savaşından sonra Sırplara devroluyor.1929 yılında Yugoslavya’nın bir parçası olan şehir, Yugoslavya’nın dağılmasından sonra Sırbistan hakimiyeti en sonunda da Karadağ Cumhuriyeti’nin bir parçası oluyor.
Herzeg Novi’deki en ünlü ziyaret noktaları Forte Mare Kalesi, Avusturya tarafından yapılan saat kulesi, Osmanlı döneminde yapılan Kanli Kula ve merkezdeki St. Belavista Sırp Kilisesi St.Belavista Meydanı.
St. Belavista Meydanı meydanı ve kilise
Herzeg NoviKanli Kula ( Kanlı Kule – Bloody Tower ) Adriyatik Denizine tamamen hakim bir manzaraya sahip. Normal gezilmesinin yanında konserlere ve gösterilere açık hava amfi tiyatrosu olarak hizmet vermekte. Venedik hakimiyeti sırasında hapishane olarak kullanılmış ve çok sayıda insan öldürülmüş o nedenle de bu adı almış.
Kanli KulaHerzeg NoviBosna Kralı Tvrtko I’in heykeli
Herceg Novi , çok güzel bir yer olmasına rağmen deniz ya da spa için gelmiyorsanız yapacak çok da bir şey sunmamakta. Şayet boka bay tekne turu almayı tercih ederseniz teknenin molası esnasında kısa sürede gezip görebileceğiniz büyüklükte. O nedenle Karadağ’da geçireceğiniz vakit kısıtlı ise ve buraya gelemezseniz çok da üzülmeyin . Herceg Novi’de geçirdiğimiz yaklaşık 1.5 saatlik zaman dilimi gayet yeterli geldi. Daha sonra Mamula Fortress’i görmek için teknemiz hareket etti.
Mamula Adası Kotor Körfezi girişinde küçük bir adacık, aslında yan yana 3 ada bulunmakta. Herceg Novi belediyesine bağlıdır. Adalara giriş bulunmamakta tekneler yanından geçiyor. Adaların en büyüğü üzerinde 1853 yılında general Lazarus von Mamula tarafından Kotor körfezine düşmanların girişini önlemek amacıyla bir kale inşa edilmiş. II. Dünya savaşı esnasında da bu kale hapishane olarak kullanılmış. 2016 yılında Montenegro hükümeti buraya lüks bir otel yapılması onayını vermiş.
Karadağ Blue Cave
Mamula yakınında demirleyerek bizleri Blue Cave’e götürecek daha küçük boyuttaki tekneye aktarma yaptık. Mağaranın ağzı dar, içi de küçük olduğu için sadece küçük teknelerle giriş yapılabilmekte. Burada tercih size ait dilerseniz büyük teknede kalabilir dilerseniz Blue Cave turuna katılmak için ilave kişi başı 5 euro ödeyerek tura katılabilir ve mağara içinde yüzebilirsiniz. Şayet daha önce mavi mağara deneyimi yaşamadıysanız tavsiyem kesinlikle bu tura katılmanız yönünde. Ama birkaç yerde bu tür deneyimim oldu derseniz de tercih size kalmış. Daha önce gittiğimiz Malta adasında da blue cave turu almıştık ve oradaki deneyimimiz çok daha muhteşemdi. Ama hiç görmediyseniz mutlaka görün derim. Biz yine de gitmeyi ve denize girmeyi tercih ettik, iyi ki de öyle yapmışız. Mağara içinde ve masmavi sularda yüzmek gerçekten çok güzel bir his ancak yazın yüksek sezonda oldukça kalabalık olacağını tahmin ediyorum. Bizim tur da yaklaşık 55 kişiydik, Mevsimden dolayı su çok soğuk olduğu için sadece 15 kişi blue cave almak istedi ve mağara içinde de sadece bizimle birlikte 7-8 kişi yüzme cesareti gösterdi. Kısaca az kişi olduğumuzdan ve bizden başka da tekne olmadığından harika vakit geçirdik.
Karadağ Tivat
Blue Cave yüzme molasından sonra tekrar bizi bekleyen büyük tekneye transfer olduk ve son durağımız olan Tivat’a doğru yol aldık.
Tivat Kotor körfezinde bir sahil şehri. Sırp nüfusun fazla olduğu bir şehir. Güzel plajları ile ünlü. Şayet denize girmeyecekseniz fazla vakit harcamadan kısa sürede ziyaret edilebilecek büyüklükte. En önemli cazibe merkezi Porto Montenegro. İçinde limanı, cafeler, restoranlar, deniz üzerinde havuz, spa merkezi ve otel, pahalı markaların bulunduğu mağazalar olan mimarisi güzel bir marina. Vaktimiz olmadığı için marinayı gezemedik sadece Tivat’a tekne ile girerken uzaktan görme imkanımız oldu. Burada bizi geri götürecek tur otobüsümüze binerek dönüş yoluna çıktık. Tivat, Budva ve Kotor arasında yer almakta, her iki yerleşimden de otobüslerle kolayca ulaşabilirsiniz. Vaktiniz varsa bu güzel şehri de gezip vakit geçirebilirsiniz.
Budva 5. Gün
Budva’daki son günümüzü şehrin ve denizin tadını çıkararak, girmediğimiz sokakları keşfederek ve alışveriş yaparak geçirdik. Budva’da değişik ve özel hediyelik göremedik, her yerde bulabileceğiniz türden dükkanlar bulunmakta. Bu arada birkaç ay önce Budva’ya yerleşmiş ve çok güzel kolyeler, takılar ve hediyelik eşyalar üreten Türk çiftten çok hoş kolyeler aldık.
Budva 6. Gün -Dönüş
Karadağ’da geçirdiğimiz tatilimizi unutulmazlar listemize ekleyerek dönüş için Budva-Tivat otobüsü ile havaalanına ulaştık.
Karadağ’da ne yenir yazımıza aşağıdaki linkten ulaşılabilir.
Karadağ mutfağı gerçekten insanı mutlu edecek türden bir mutfak. Dilediğiniz her şeye ulaşmak mümkün. Özellikle et ve deniz mahsulleri gerçekten başarılı. Bunların haricinde etkileşimden dolayı ülkede Türk ve İtalyan mutfağı da yaygın olarak karşınıza çıkmakta. Unlu mamuller, peynirler, kebap çeşitleri ve baklava gibi lezzetlere ulaşmak gayet kolay.
Karadağ’da ne yenir ?
Old Fisherman’s Pub- Budva’daki ilk günümüzde hem yorgun hem de oldukça acıkmış olmamız nedeniyle ilk denediğimiz ve de oldukça memnun kaldığımız bir pub. Sahilde, manzarası güzel, porsiyonları doyurucu ve lezzetli, keyifli bir mekan. Üstelik uygun fiyatlı. İki adet büyük boy Niksicko eşliğinde (Karadağ birası) ortaya söylediğimiz ve iki kişinin rahatlıkla doyacağı deniz mahsulleri tabağı bizi fazlasıyla mutlu etti. Hepsine 15 euro ödedik.
Jadran Kod Krsta-Budva-Budva sahildeki marinada restoranlar peş peşe sıralanmış durumdalar. Açıkçası bir birlerine benzer hizmet kalitesi ve menülere sahipler. Biz popüler restoranlardan biri olan Jadran Kod Krsta’da Karadağ’ın meşhur Cevappici köftesini salata ve birkaç meze eşliğinde yedik. Gerçekten başarılı bir restoran. Akşamları deniz kenarında canlı müzik eşliğinde oldukça keyifli vakit geçirmenizi sağlayacak bir mekan.
Jadran Kod Krsta
Porto Restoran, Budva– Yine marina da tabakları oldukça lezzetli ve diğerlerine göre biraz daha şık bir restoran diyebilirim. Fiyatlar Türkiye’ye göre oldukça hesaplı . Yediğimiz her şeyden çok memnun kaldık. Burayı oteldeki görevlinin tavsiyesi üzerinde denemek istedik. Yine yüksek sezonda mutlaka rezervasyon yapılmalı. Karadağ’ın meşhur ahtapot salatası, ızgara balık, paella ve bir şişe şarap sipariş ettik. Toplam 55 euro hesap geldi. Ahtapot salatası ve ızgara balık gerçekten muhteşemdi ancak paellası ortalama lezzette. Tabakları doyurucu.
BBQ TANJGA, Kotor: Kotor ana otobüs terminaline yakın bir aile işletmesi. Tabakları oldukça doyurucu ve gerçekten et işini biliyorlar. Izgaraları çok çok lezzetli, yanında meze ile sunuyorlar. İki kişilik menü söyleyecektik ancak siparişi alan kişi bizi bir süzdü, ölçtü, tarttı ve size tek kişilik tabak yeterli dedi:) İyi ki dinlemişiz kendisini, gerçekten bitirmekte zorlandık. İçeri girince kasap bölümü ve kapalı alanda kısıtlı masası var ancak arka kapıdan bahçeye açılan bölüm daha geniş. Oldukça dolu, yüksek sezonda yer bulma zorluğu yaşanabilir ve doluluktan dolayı servis biraz yavaş. Öyle romantik bir yemek ya da uzun uzun oturulacak bir restoran olmadığını da belirtmek isterim ama yolunuz düşerse mutlaka deneyin derim.
BBQ Tanjga
Fish Express-Salaş, sokak lezzetleri ya da fast food diye tanımlayabileceğimiz türden bir mekan. Tahta masalar, sandalyelerde oturarak deniz mahsulleri yiyebileceğiniz bir yer. Oldukça hesaplı, dilerseniz yemeğinizin yanında ev yapımı şarap ikram ediyorlar. Elbette restoranlardaki lezzet ve porsiyon büyüklüğünü bulamıyorsunuz ancak çok da pahalı olmasın, hızlı bir şekilde bir şeyler yiyelim derseniz tavsiye ederim. Porsiyonlar yaklaşık 5 Euro civarı.
Ayrıca her yerde uygun bütçeli oldukça doyurucu dilimi 2 euro’ya pizza satan dükkanlar ve birçok ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz marketler mevcut.
Hemingway Pub-Slovenska Obala caddesinde, Majestik otelin giriş katında bulunmakta. Kokteylleri oldukça iyi hazırlıyorlar, en azından bizim içtiklerimiz başarılıydı.
Milli içecekler
Niksicko ülkenin yerli birası ve biz çok beğendik, lezzetli ve içimi kolay. Marketlerde de uygun fiyatlı satılmakta.
Karadağ birası
Rakija-Karadağ halkı tarafından evlerde de üretilen yerli içki. Adı benzemekle birlikte bizim rakıya benzemiyor açıkçası, şat bardağı olarak tanımlayabileceğimiz küçük bardaklarda sek olarak sunulup, içiliyor ve oldukça sert. Yudum yudum içilmekte. Evlerde yapılanların alkol oranı oldukça yüksek ama marketlerde ya da restoranlarda sunulanların alkol oranları ev üretimine göre daha düşük seviyede.
Bunun dışında marketlerde küçük meyve suyu şişelerinde kokteyl içkiler bulabilirsiniz. Güzel hazırlanmış bir kokteylin yerini tutmamakla birlikte, sahilde oturup dinlenirken ya da güneşlenirken yanında atıştırmalıklarla güzel gidiyor .
Karadağ gezilecek yerler başlıklı yazımızın linki aşağıda bulunmaktadır.