Eskiler “yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat” derler ama mutfak da anlatılması ve tanıtılması gereken bir kültür elemanı, gezilerin olmazsa olmazı. Bildiğiniz gibi günümüzde artık sadece gurme geziler bile yapılmakta. Seçtiğim bazı tabakları yöresel adları ile tanıtacağım.
Malta’da ne yenir ?
Öncelikle Malta kesinlikle aç kalmayacağınız bir ülke. Tarih boyunca etkileşim halinde olduğu tüm kültürlerin izlerini taşıyor. Biraz Fransız, biraz İngiliz, biraz İtalyan, biraz İspanyol, biraz Arap diyebiliriz. Genel olarak tanımlarsak Akdeniz Mutfağı. Et ve deniz mahsulleri başrolde ve gerçekten de inanılmaz lezzetli.
Sicilya etkisi: Malta’da hemen hemen her restoranın menüsünde kolaylıkla lezzetli deniz mahsullüsünden veganına türlü türlü pizzalar, makarnalar ve risottolar bulmanız mümkün.
Deniz mahsulleri- Her türlü deniz mahsulüne ülke genelinde her yerde ulaşabilirsiniz. Bunlar arasında ahtapot, çeşitli balıklar, karides, midye, kalamar ve deniz kabuklularını sayabiliriz. Birgu şehrinde ve Marsaxlokk kasabasındaki sahil boyunca sıralanmış restoranlar bu konuda oldukça başarılı. Aljotta isimli balık çorbasını denemelisiniz.
Lampuki – Dolphinfish olarak da anılan balık, Ağustos-Aralık döneminde avlanmakta ve Malta mutfağının en popüler yemeklerinden biridir. Balıkçılar Luzzu adı verilen tekneleriyle palmiye yaprakları kullanılarak yapılan kannizzati isimli ağ yöntemiyle yakalıyorlarmış.
Lampuki
Stuffat tal-Qarnit-Ahtapot yahnisi. Malta’ya özgü denenmesi gereken lezzetlerden.
Stuffat tal-Qarnit
Bigilla– Baklaya benzer bir fasulye ile yapılan püre. Geleneksel bir yemek. Fasulye , zeytinyağı, tuz ve kırmızı biberden yapılan bir tür dip sos.
Tavşan Eti: Stuffat tal fenek adıyla restoranların menüsünde sunulan güveçte tavşan eti, gerçekten lezzetli. Tavşan eti Malta adalarında çok sevilen ve yaygın olarak tüketilen bir yemek.
Tavşan yahnisi
Arancini: Sicilya’nın içi peynir vb malzemelerle dolgulu kızarmış peynir toplarını her yerde bulabilirsiniz. Bir tür içli köfte. Özellikle gün içi atıştırmalık olarak tercih edilebilir.
Arancini
Pastizzi – Geleneksel bir Malta yiyeceği, milföy börek ama çok lezzetli. İçi ricotta peynir veya bezelye dolgulu. Çok büyük değil, bir oturuşta 3 tane falan rahat gider:)))) Eminim adada birçok yerde gayet başarılı yapıyorlardır ama gezi planınızda Mdina ve Rabat olacağını düşündüğümüz için aşağıda mekan tavsiyeleri verdiğimiz yerde yemenizi özellikle tavsiye ederim.
Maltese Pastizzi-Crystal Palaca/RabatQaghaq tal Ghasel – Ballı halkalarZwitt Cravings Cafe–İspanya’nın Churros’u gayet başarılı bir şekilde Malta mutfağında da yer almakta. Hatta orada yediğimden daha güzelZwitt Cravings Cafe-Mqaret (Hurma dolgulu çörek)
Sliema sahilinde karavanda satılan dondurma, Bahsetmeden geçemeyeceğim çünkü dondurması bizi bizden aldı, bu kadar mı lezzetli olur. Oradayken her fırsatta yedik.
Kannoli Tal-Irkotta-Altta Malta Kanolisi ve üstte bizim baklava:)))
Kaktüs meyvesi- Sadece Malta’da değil ülkemiz dahil tüm Akdeniz ülkelerinde görebileceğiniz bu meyveyi gerçekten çok severim. Malta’da da yolların kenarlarında da görünce dayanamayıp dalından kopardım ve inanılmaz lezzetliydi. Denememiş olanlar dikenlerinden dolayı koparırken ve keserken dikkatli olmalı:)))
Bajtra Likörü-Malta’ya özgü likör, yukarıda resmi bulunan da kaktüs meyvesinden yapılmış olanı, içimi güzel
Kinnie: Bölgeye has acı portakaldan yapılan bir içecek
Cisk: Malta’ya özgü bira
Malta adası mekan önerileri
Gululu Restoran: Bizim de giderek deneyimlediğimiz Gululu, yerel yemekleri en lezzetli haliyle tadabileceğiniz bir restoran. Yemekleri kadar konumu ve manzarası da çok güzel. Kışın gittiğimiz için rez. yapmadan rahatlıkla yer bulduk ki yine de hatırı sayılır kalabalıktı. Yüksek sezonda çat kapı yer bulma şansınız olmayabilir. Özellikle de denemek isterseniz tavşan etini burada yemenizi tavsiye ederim. Adres: Gululu Restoran, Spinola Bay, St.Julian’s
Gululu Kcina
Barracuda Restoran – Lokasyonu ve manzarası çok güzel bir restorant, mümkünse deniz kenarındaki balkonda oturmanızı tavsiye ederim. Menü ağırlıklı olarak Akdeniz mutfağı ve deniz mahsulleri. Deniz mahsullü paellası ve salatası başarılıydı. Adres. St.Julians Bay, ana cadde üzerinde.
Barracuda restoran
Hard Rock Cafe: Hamburgerleri başarılıydı, ortam da hareketli ve keyifli. St.Julian’s bölgesindeki restoranın kalıcı olarak kapandığını öğrendim.
Wagamama: Servisi yavaş, arada unutulabilirsiniz. Yediğimiz en iyi suchi ve noodle diyemeyeceğiz ama canınız suchi isterse yenebilir düzeyde. St. Julian’s bölgesi
Zwitt Cravings Cafe- St. Julian’s’tan Sliema’ya doğru yürürken keşiflediğimiz, yolun sağ tarafında küçücük bir tatlıcı/fırın. Baktığınızda çok şey vaadetmiyor ama lezzetler çok iyi. İçeride birkaç masa var, üretim taze taze dükkanın içinde yapılıyor. Giderseniz yolda dikkatli olmak lazım çünkü dışarıdan çok fark edilmiyor. Adaya özgü hurma dolgulu imqaret ve İspanya’nın churros’u burada tattığımız lezzetler. Kaldığımız yere yakın olmasından dolayı tarafımızca sıklıkla ziyaret edilmiştir. Ayrıca donatlar, waffles’lar ve diğerleri. Adresi270, Tower Road, Sliema, Island of Malta
Zwitt Cravings Cafe
Crystal Palace Pastizzi : Küçücük bir fırın, içeride birkaç masa, ileri yaştaki lokal erkek müşterilerin oturup çay/kahve içtiği, sanki kahvehane gibi bir yer. Dışarıda da birkaç masası var. Ürünler çok lezzetli. Lezzetin anlatılarak aktarılması zor gerçekten ama bizi iki kez Rabat’a getirmeyi başardı desek belki daha iyi anlatmış oluruz. Özellikle pastizzi çok lezzetli. Rabat’ta otobüs duraklarına yakın, çok merkezi konumda. Yolunuz düşerse mutlaka denemelisiniz. Tanesi 0.60 Euro.
Crystal Palace – fırının içinden görünüm
Malta gezilecek yerler ve Gozo, Comino adaları gezilecek yerler yazılarımıza aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.
Gozo Adası: Malta’ya gelmişken Gozo’yu görmeden dönmek olmaz, gezi eksik kalır. Bu adaya da geliş-gezme derken bir tam gününüzü ayırabilirsiniz. Gozo, Malta’nın ikinci büyük adası. Adalar arasında karayolu geçişi yok, feribotla gidiliyor. Aracınızla gitmek isterseniz feribota aracınızla da binebilirsiniz. Malta adasından Gozo adasına gitmek için Cirkewwa limanına gitmeniz gerek. Feribot yaklaşık 5 Euro ama ödemeyi dönüşte Gozo’da yapıyorsunuz. Gozo’dan uzaklığı 5.5 km ve feribot yolculuğu yaklaşık 30 dakika sürüyor. 45 dakikada bir feribot var. En önemli yerleşim yeri Victoria’dır. (Eskiden buraya da Rabat denilmekteymiş) Adaya tam bir günümüzü ayırdık. Kaldığımız yer olan St. Julians’tan 222 nolu otobüsle Cirkewwa limanına gelmek yaklaşık 1 saatli sürüyor, adaya geçiş, gezmek, dönüş yolu vs. rahatlıkla bir gün alıyor. Her yarım saatte bir otobüs var, feribot saatlerine göre gezinizi planlayabilirsiniz. Malta adasındaki Sliema’dan günü birlik tekne turu alarak da gelebilirsiniz, hatta daha keyifli ve iyi olabilir. Gozo adası daha az turistik, otel sayısı fazla değil ve çok daha sakin bir ada. Gozo’ya gidilmeli mi, evet buralara gelmişken mutlaka gidilmeli.
Feribottan indiğiniz yer Gozo adasının liman şehri Mgrar. Limandan kalkan otobüsler başkent Victoria şehrine gider. Ayrıca limanda kafe, postane, banka ve restoranlar bulunur. Otobüse bindikten sonra da çevredeki manzaranın keyfini çıkararak yolculuğunuzu yapın deriz.
Gozo adasının başkentineVictoria adı İngilizler tarafından 1897 yılında, kraliçenin tahta çıkışının, 25. yılı şerefine verilmiştir ancak ada halkı eski adı olan Rabat’ı kullanır. Şehirde el sanatları ürünlerin satıldığı dükkanlar, antikacılar, çeşitli kafe ve restoranlar var. Misrah It-Tokk meydanında gündüzleri pazar kuruluyor.
Victoria ve Citadella– Şehrin görsel açıdan en etkileyici yeri Citadella, yani hisar var. Mdina’yı andırıyor ancak daha küçük ve biraz tırmanmayı gerektirdiği için ulaşması meşakkatli. Hisardaki en ihtişamlı binalardan biri Meryem Ana Katedrali. İçinde ayrıca Arkeoloji Müzesi, eski bir hapishane ve Doğa Tarihi Müzesi bulunuyor.
Victoria Citadella
Ta’ Pinu Bazilikası-Manzarası gerçekten çok güzel, Victoria’dan Djerwe’ya giderken anayol üzerindedir. Biz içine giremedik ama muthiş güzelliğini dışarıdan da olsa görebildik. 16. yy tarihli ilk şapelin yerine 1920’lerde yapılmıştır. Buraya ait bir de hikaye var. Hikayeye göre 1883 yılında burada yaşayan Carmen Grima adlı bir kadın şapelde yalnızken bir ses duyuyor ve ses ona dua etmesi gerektiğini söylediğini söylüyor. Birkaç yıl sonra bunu bir arkadaşıyla paylaştığında arkadaşı da o şapelde benzer bir şey yaşadığını söylüyor. Birlikte arkadaşının hasta annesi için dua ederler ve kadın mucizevi bir şekilde iyileşir. Bunu duyan başka insanlar da dua etmek için buraya gelmeye başlarlar ve burası ihtiyaca yetmez olur. 1920 yılında daha büyük bir kilise yapılmasına karar verilir.
Ta’Pinu yoldan görünüşü
Ggantija: Victoria şehrinde, bir tepe üzerine bulunmaktadır. Neolitik çağda bölgenin tapınak alanıdır. Malta’da ortaya çıkarılmış, dört büyük tapınak kompleksinden en eskisi olan Ggantija dev kadın anlamına gelmekte. Tapınaktaki dev taşların MÖ.3500 yıllarında dev bir kadın tarafından yerleştirildiğine inanılıyor. Bölgede 1820 yıllarında yapılan kazılarda çeşitli heykel ve çömlekler bulunmuş. Tapınakların, ortak avlusu, toplu ibadet için tasarlanmıştır. Saat 10.00-17.00 arası ziyarete açıktır.
Gjantija Tapınakları
Gozo AdasıDwejra Koyu – Azure Window– Inner Sea: Victoria şehrinden sahile giden yolun sonu. Gozo hatta Malta adası genelinde en bilindik yerlerden biri ancak aşağıdaki bu manzara artık resimlerde kaldı. Bir fırtına ile kemeri yıkıldıktan sonra bu görünüm kalmadı. Burası ayrıca Game of Thrones’da Khaleesi ve Khal Drogo’nun evlendiği sahnenin çekildiği nokta. Sakın ola bu taş yıkıldı görmesek de olur demeyin inanın çok güzel. Buranın hemen yanında, Inland Sea (İç deniz) olarak anılan ve kayalık yamaçtaki gizli bir yarıktan akıp gelen deniz sularının doldurduğu bir krater var.
DwejraAzur Window-Fırtınadan sonra kalan görünümInland Sea
Comino& CominottoAdaları ve Blue Lagoon. Görmeyi çok isteyip gidemediğimiz, inşallah bir dahaki sefere dediğimiz minik ada Comino ve bu adada yeryüzündeki en güzel plajlardan biri olarak kabul edilen Blue Lagoon. Cominotto ise Comino adasına 100 metre mesafedeki küçük adacık, üzerinde yaşam yok. Comino adasında ise 3 kişi yaşamaktaymış. İki plajı var ve yaz aylarında çok kalabalık olduğu için yer bulmak hiç de kolay olmasa gerek. Adanın yüzölçümü 3.5 kilometrekare. Malta’da Cirkewwa’dan kalkan teknelerle ulaşım sağlanmakta, Gozo adasından ise Mgarr’dan teknelerle ulaşıyorsunuz. Sliema’dan deniz yolu ile Gozo ve Comino adalarına turlar düzenlenmekte. Comino adası ve Comino mağaraları turu 25 Euro. Sabah 10 gibi tekne kalkıyor, ilk önce Gozo adasına sonra Comino adasına uğrayıp inenleri bırakıyor. Yolculuk 1 saat sürüyor. Yanınıza ihtiyacınız için su ve atıştırmalık bir şeyler almanız iyi olabilir. Çünkü yemek büfelerinin ihtiyaca yetmediği ve kuyruklar oluşabildiğini okudum. Erken gidip iyi yerden şezlong kapmaya çalışmak iyi olur bir de hafta arası gitmek. Şezlong ücretli. Yüksek sezonda gitmek ne kadar keyif verir bilemem ama buralara geçmişken ne olursa olsun görülmeli sanki. Aşağıda boşken çekilmiş olan resimler görülecek güzelliği çok güzel anlatıyor.
Malta Adası gezilecek yerler ve malta yeme içme hakkındaki yazılarımıza aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.
Malta Adası gezisi bu adaya yaptığımız ikinci gezi. İlkinde sadece 1.5 gün geçirebildiğimiz için tamamlanmamış bir hikaye olarak kaldı. O zaman çok beğendiğim ve mutlaka tekrar gelmeliyim dediğim Akdeniz’in bu güzel adası, o zaman ki hüviyetinden biraz kaybetmiş olsa da bizi yeterince büyüledi, kendine hayran bırakmayı başardı. Malta küçük adalar topluluğu olmasına rağmen yüzölçümü ile kıyaslanmayacak kadar önemli sanat ve tarih öncesi mimariye ev sahipliği yapmakta, her yeriyle dolu dolu, gündüzüyle de gecesiyle de ayrı güzel bir ülke. Çirkin betonlaşmadan yavaş yavaş nasibini alsa da, ilk seyahatimizde hoplaya zıplaya gezdiğimiz nostaljik otobüslerini göremesek de gönlümüzdeki yerinden hiç bir şey kaybetmedi. Gerçi böylesine kalabalık kışın dahi yüzlerce turist çeken bir ülkede klimalı ve konforlu otobüslerin olması elbette şart ama gözlerimiz eski otobüsleri en azından sembolik olarak görebilmeyi isterdi. Malta adaları sadece güneşi, denizi ve güzel plajları ile değil, harika doğal dokusu ve tarihi güzellikleri ile de gönülleri fethetmeyi kolaylıkla başaran bir ada ülkesi.
Malta adası nerede : Malta Adaları Akdeniz’de Sicilya, Tunus ve Libra’ya komşu durumda. Malta, Gozo ve Comino adında 3 adadan oluşan bir takımada devleti. Resmi olarak iki dili birden kabul eden az sayıdaki ülkeden biri olan Malta’da halk Maltaca (Maltese) ve İngilizce dillerini konuşmakta. Adaların en büyüğü Malta Adası, başkenti de Valletta’dır. Adını Osmanlı saldırılarını püskürten Malta şovalyesi Jean De Valetta’dan almaktadır. Türkiye’ye oldukça yakın olan Malta’ya yolculuk direk uçuşla 2.5 saat sürmektedir.
1800’lerin başında Malta’yı Fransız hakimiyetinden kurtarmaya gelen Birleşik Krallık adaya egemen olmuştur. Bu egemenlik 1964 yılına kadar sürmüş, 21 Eylül 1964 yılında Malta bağımsızlığını ilan etmiştir. Arkeologların Malta’nın güneyindeki Ghar Dalam mağarasında geyik, hipopotam ve fil kalıntılarından bulması, adada yaşamın cilalı taş devrine kadar uzandığına işaret eder.
Vize gerekli mi: Schengen vizesi gereklidir.
Para birimi nedir ve pahalı bir ülke mi: Para birimi Euro olup çok pahalı ülkeler sınıfında olmasa da Euro’daki artış nedeniyle fiyatlar yüksek gelebilir.
Malta Adası kaç günde gezilir : Gezimizi 5 gece 6 gün olarak planlamıştık. Gitmeden önce de “kış vakti acaba sıkılır mıyız” diye endişe etmemize rağmen oldukça dolu dolu geçen bir gezi oldu. Comino adasındaki Blue Lagoon dışında hemen hemen listemizdeki tüm noktaları ziyaret ettik diyebiliriz. Comino adasında olay zaten deniz ama giremesek de Blue Lagoon’un turkuaz yeşili manzarasını görebilmeyi çok isterdik. Siz kalacağınız süreyi ve gezmek istediğiniz yerleri belirleyip gezinizi buna göre kısaltıp, uzatabilirsiniz. Ama Malta adası bizce en az 4 gün gezmeyi hak eden bir yer. Gezebildiğimiz yerleri yorumlarımızı katarak, gezemediklerimizi ise yorumsuz olarak sizler için derledik ki siz de kendi rotanızı zamanınıza ve önceliklerinize göre rahatça planlayabilin.
Malta’ya ne zaman gitmeli : 4 mevsim gidilebilir, yazın giderseniz güzel plajlarında deniz keyfi yapabilirsiniz. İkinci gidişimizde Ocak sonu olmasına rağmen, hava genellikle güneşli ve ılıktı sadece zaman zaman kısa süreli hafif yağmur geçişlerine denk geldik. Onun dışında çok kalın olmayan mont vb bir kıyafet işinizi görecektir.
Havaalanı-şehir ulaşım: Havaalanında indikten sonra gümrüğü geçtiğinizde ister gişeden isterseniz bankomattan otobüs bileti alabileceğiniz Malta Public Transport gişelerini görüyorsunuz. Buradan biletinizi ya da gezinizin durumuna uygun çoklu bilet Talinnja Card’ı temin edebilirsiniz. Havaalanı çıkışından şehre otobüsler kalkmakta. Tabii ki taksi tutup araç da kiralayabilirsiniz. Aşağıda havaalanından kalkan otobüslerin numaraları ve hangi şehirlere gittiğini gösteren havaalanı otobüs servisinin internet adresini bulacaksınız. Biz X2 numaralı otobüsle San Giljan’a (St.Julian’s) giderek otelimize ulaştık. Bu arada adada trafik sistemi İngiliz sistemi yani sağdan o nedenle araç beklerken beklediğiniz durağa dikkat edin ve yanlış tarafta beklemeyin:)))
Şehir hatları genelde 05.30-23.30 arası çalışmakta. Önünde X ile başlayan hatlar ekspres otobüslerdir, ya havaalanı ya da uzak noktalara yolcu taşır. Şehir hatlarında ödemenizi otobüste yapabilirsiniz. Şayet Talinnja kart almadıysanız ve bindikçe ödeme yaparım diyorsanız ödeme yaptıktan sonra şoförün size verdiği fişi atmayın. Fiş tek kullanımlık ancak aldıktan sonra 2 saat geçerli, bu süre içinde başka otobüse binerseniz ücret ödemiyorsunuz. Önünde N ile başlayan otobüsler de gece çalışan otobüslerdir. Kışın otobüs 1.5 euro, yazın 2 Euro’dur. Malta’nın merkez otobüs terminali Valetta’dadır. Aşağıda şehir hatlarının internet adresi bulunmaktadır. Bunun dışında şehirde taksi hizmetleri de gelişmiş durumdadır ancak ücreti düşük sayılmaz.
Malta Adası Gezilecek yerler :
St. Julians ve Sliema (Paceville)
Valetta Şehri
3 Cities
Marsaxlokk
Mdina
Rabat Şehri, St. Paul’s Catacombs
Dingli Cliffs
Blue Grotto
Popeye Village
Hypogeum of Hal-Saflieni
Tarxien Temple
Ghar Dalam
Gozo Adası
Comino Adası-Blue Lagoon
Malta Konaklama : St. Julians bölgesinde Holiday Inn Express hotelde konakladık ve çok memnun kaldık. Personeli güler yüzlü ve yardımsever. Her türlü sorunuzda sıkılmadan yardımcı oluyorlar. Yeri oldukça merkezi, gece hayatına birkaç adım. Otobüs durakları da son derece yakın. Yazın geldiyseniz St. George’s Bay plajına sadece 120 metreyakınında. Ayrıca kahvaltısı da oldukça güzel ve yanınıza take away bir şeyler alabilmeniz için gerekli paket vs bulunmakta. Bunun dışında bölgede çeşitli bütçelerde alternatifler de bulunmakta.
1.Gün: Otele varış, çevre gezisi, St.Julian’s bölgesi ve Sliema’yı keşif. Şansımıza bizi Malta’da güneşli ve sıcak bir hava karşılayarak bol bol yürüyerek keşifleme imkanı sağladı.
St. Julian’s ya da Maltaca San Giljan : Burası adanın Paceville olarak bilinen, oteller, gece klüpleri ve çeşitli cafe-restoranlar bulacağınız turistik işletmeleri ile tanınmakta. Adanın gece hayatı ve eğlencenin merkezi diyebiliriz. Akşamları oldukça hareketli. Gece dışarı çıkmak istediğinizde çok fazla seçenek sunmakta. Bu bölgede Spinola Körfezi, Marina Portomaso, St.George’s Bay plajı bulunmakta. Malta İngiltere’den sonra İngilizce öğrenmek için gidilebilecek ikinci ülke ve Paceville bölgesinde çok sayıda dil okuluna ev sahipliği yapmakta. Spinola Bay körfezi yürüyüş yapmak ve deniz kenarında bir şeyler içmek için de oldukça elverişli.
Spinola Bay-St.Julian’s
Biz de elimize kahvemizi alıp Spinola Bay körfezi boyunca yürüyerek Sliema’ya ulaştık. Sliema bu bölgedeki bir yerleşim merkezi. Yol boyunca güzel konutlar var. Sliema’da kalabileceğiniz oteller vb herşey mevcut. Kalmak için bu semti de rahatlıkla seçebilirsiniz. Hatta St. Julians kalabalık ve gürültülü, özellikle gece hayatının yoğun olduğu caddelerde gürültü sabahın erken saatlerine kadar sürüyor. Bu eğlencenin içinde olmak istemez, dinlenmek ve rahat bir uyku çekmek isterseniz Sliema kalmak için daha uygun bir alternatif olabilir. Gideceğinizde otelinizin konumu ve hakkındaki yorumlarını mutlaka okuyun derim. Malta gezimiz sezon indirimine denk geldiği için alışveriş yapma imkanımız da oldu. Malta’da sezon sonlarında özellikle serisi biten, tek kalan ürünler gerçekten çok ucuz denebilecek kadar indirime giriyor. Bu durum alışveriş yapma isteğini tetikliyor haliyle. Daha ilk günden kendimize bir yığın şey alıp otele eli kolu dolu geri döndük sanki shopping turuna çıkmışız gibi. Sliema’daki The Point Shopping Center küçük sayılabilecek bir AVM. Alisveriş merkezinin hemen önündeki meydan Piazza Tigne (Tigne meydani) ve meydanin etrafinda sağlı sollu hediyelik eşya satan dükkanlar, güzel restoranlar mevcut.
Malta Adası Sliema
2. Gün: Valetta– 3 Cities– Marsaxlokk
Malta Valetta : St.Julian’s dan Valetta’ya sıklıkla otobüs var .Valetta ülkenin başkenti. Her şeyin merkezi. Bizim gibi St.Julian’da ya da Sliema’da konaklıyorsanız Sliema’dan feribotla Valetta’ya geçmek te mümkün. Valetta yüzyıllar boyu liman kenti olarak kullanılmış, şehre vardığınızda sizi surlar karşılıyor. Küçük bir köprüden geçerek şehre giriş yapıyorsunuz. Sağ tarafınızda kalan antik tiyatro 2. Dünya savaşında yıkılmış, kalanların üzerinde şu anda konser salonu var. Giriş yaptığınız noktadan sonra Republic Caddesine geçiyorsunuz. Republic caddesine paralel trafiğe kapalı Merchant Caddesi bulunmakta. Bu iki cadde alışveriş merkezi, hediyelik eşya satan dükkanlar, marka mağazalar, cafelerle dolu. Pazar günleri alışveriş merkezleri dışında mağazaların hepsi kapalı. İnişli çıkışlı daracık sokaklarının her yeri fotoğraflık. Tarihi yapılar insanı kendine hayran bırakıyor. Huzurlu ama oldukça dinamik bir yer Malta.
Valetta giriş
Grand Master’s Palace: Malta’yı 1530’dan 1798’e kadar yöneten St. John Tarikatının Büyük Üstadı’nın sarayı olarak 16. ve 18. yüzyıllar arasında inşa edilmiş.
Malta Ulusal Kutuphanesi’nin onunde Kralice Victoria heykeli
St. John Katedrali-St John’s Co-Cathedral : Daha önce çok sayıda katedral gezdiğinizi düşünerek girmek istemeyebilirsiniz ama mutlaka ve mutlaka gezin derim. Dışı güzel olmakla beraber abartısız ve sakin. İki çan kulesi ile çevrili oldukça sade bir yapı. Gösterişten uzaktır. Bunun sebebi olarak da adaya gelenlerin sahip olunan zenginliği görmelerini istememeleri olarak açıklanmaktadır. Ancak katedralin içi oldukça görkemli. Altın varak kaplı duvarlar göz kamaştırıcı. İçeride Caravaccio’ya ait eserler bulunmakta. Giriş ücreti 10 Euro, biletinizle birlikte verilen kulaklıkla rahatlıkla gezinizi yapabilirsiniz.
St. John Katedralinin abartıdan uzak dış görünümüSt. John Katedralioldukça gösterişli harika iç mekan
Fort St. Elmo Kalesi ve Savaş Müzesi: Osman donanmasının top ateşine tutarak 1565’de zapettiği kale. Bu kaleyi ele geçirmişler ama karşısındaki Birgu kalesini ele geçirememişler. İzleyenler tanıyacak, Gece yarısı Ekspresi filmindeki hapishane bölümlerinin çekildiği kaledir kendisi. 09.00-18.00 saatleri arası ziyarete açık
Fort St. Elmo
Victoria Gate: İngilizler tarafından Kraliçe Viktorya’ya ithafen yapılmış olan şehrin giriş kapısı. 1885 de Emanuele Luigi Galizia tarafından yapılmış görkemli bir kapı.
Upper Barrack Gardens –Lower Barrack Gardens (Yukarı ve Aşağı Barraka Bahçeleri)- Valetta’nın en meşhur yeri diyebiliriz. 1661’de yapılmış. Manzarası ve peysajı harika, halka açık bir bahçe. Grand Harbour (büyük liman) manzaralı. Tam karşısında Birgu kasabası-3 cities görülür. Buradaki manzara gerçekten harika bir manzaradır desek hiç de abartmış olmayız. Güzel fotolar için gün batımında gelinmesi tavsiye olunur ancak bahçelerin alt katında her gün öğlen 12.00’de top atışı yapılıyor. Biz yakaladık siz de öğlene denk gelirseniz bu ritüeli kaçırmayın. Bahçenin yanından , deniz seviyesine inen bir asansör bulunuyor. Binmek isterseniz ücreti 1 euro. Republic Street Caddesi’nin sonunda Lower Barrakka Gardens‘a ulaşılır ve hemen yakınında Siege Bell War Memorial adlı savaş anıtı yer aliyor.
Upper Barraka Gardens ve yanındaki asansör- Bahçeler yukarıda görülen kemerlerin arkasında kalmaktaUpper Barraka GardensLower Barraka GardensValetta Upper Barraka Gardens’ tan arkamda harika Birgu manzarası (3 cities) Her gün saat 12’de top atışı yapılmaktaSiege Bell War Memorial
Malta Three Cities –Birgu, Senglea ve Bormla (ayrıca Vittoriosa, Isla ve Cospicua olarak da bilinmekte) Valetta’daki Upper Barraka Gardens’tan seyrine doyulamayan Birgu . Valetta’dan Birgu’ya otobüsle yaklaşık 15 dakikada ulaşırsınız. 3 Şehirden en eskisi Birgu. 16-17. yüyıllarda şovalyeler tarafından kurulmuş. Otobüs dışında buraya en güzel Upper Barraka Gardens’ın aşağısındaki iskeleden kalkan küçük vapurlarla gitmek. Ücreti 2.5 Euro ve nakit ödeniyor, yaklaşık 7-8 dakikada karşıya Birgu tarafına geçiyorsunuz. Bu eski kentler günümüzde tekrar popülerlik kazanmakta ve Malta’da gezilecek yerler listesinde üst sıralarda yer almakta. Buraya ayrıca Sliema kalkışlı feribot seferi ile de ulaşabilirsiniz.
Malta Marsaxlokk : Malta Adası’nı kuşatan Osmanlı donanmasının askerlerini ilk olarak karaya çıkarmış olduğu korunaklı bir koy. Valetta’dan 81 nuramaralı otobüsle trafik durumuna göre 20 dakikada ulaşılabiliyor. Otobüsle geldiyseniz ana durakta inin, kısa bir yürüyüşle sahile ulaşacaksınız. Dönmek için aynı yerden otobüse binmeniz gerekmekte. Marsaxlokk bir balıkçı kasabası ve buradaki balıkçı teknelerine hayran kalacaksınız. Birbirinin neredeyse aynı boyalı ve renklerdeki bölgeye özgün ahşap kayıkların şekilleri de biraz farklı. Sahilde yol boyunca kurulmuş küçük dükkan ve tezgahlardan oluşan Marsaxlokk Marketi göreceksiniz, bir tür açık pazar. Bunlarda balıktan hediyelik eşyaya kadar birçok şey bulunmakta. Sahildeki restoranlarda özellikle deniz mahsulleri yiyebilir, güzel manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Denizde demirli balıkçı kayıklarının manzarası gerçekten nefis. Teknelerin önünde buraya has göz motifi göreceksiniz. Bunlar için balıkçıları koruyan bir simge, bir tür nazar boncuğu diyebiliriz. Burada bundan fazla da yapacak bir şey yok. Gezi planınızı yaparken burada uzun uzadıya vakit harcamanızın çok gerekmediğini de aklınızda bulundurun.
MarsaxlokkLuzzu
3. Gün: – Malta Mdina ( Sessiz Şehir ) –Rabat– St. Paul’s CatacombsveDingli Cliffs
Mdina, Valetta’ya 13 km uzaklıkta tarihi bir kent. MÖ. 700’ler de Finikeliler tarafından kurulmuş. M.Ö. 218 yılında Roma İmparatorluğu’nun adayı ele geçirmesi ile Maleth adını almış. Yaklaşık üç yüz yetmiş sene Bizans İmparatorluğu hakimiyetinde kalmış. M.S. 870 yılında ise Kuzey Afrika’dan gelen Berberiler adayı ele geçirmiş. Mdina ismi Arapça bir kelime olan Medina’dan geliyor. Kuzey Afrikalı Araplar iki yüz sene boyunca adayı ellerinde tutmuş. Günümüzde konuşulan Maltaca dilinin temellerinin bu dönemde atılmış. Kökleri bakımından Arapça’ya çok benzemekte. Malta, M.S. 1090 yılında Normanların ve sonrasında Almanlar, Fransızlar ve İspanyolların idaresine tabi olmuş. 1565 tarihine kadar adaya başkent olmuş olan Mdina, St. John Şövalyelerinin başkenti Birgu şehri olarak değiştirmesiyle başkentlik görevini tamamlamış sonrasında ise gerilemeye başlamış. Terkedildikten sonra da Sessiz Şehir-The Silent City olarak anılmaya başlanmış.
Yüksek bir tepeye kurulmuş, denizden uzak, şehre araçla yaklaşırken ki ihtişamlı manzarası çok etkileyici. Game of Thrones dizisin de Kralın Şehri. Mdina ve Rabat içiçe. Surlar içinde kalan eski kent Mdina sur dışındaki yerleşim Rabat. Buraya Valetta’dan 50 numaralı otobüsle rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Mdina’da yeme/içme gibi nedenlerle mola vermeyecekseniz tamamını gezmeniz maksimum 1 saatinizi alır. Tarihi şehirde daracık sokakları gezerken, hele bir de bizim gibi kış sezonunda geldiyseniz gerçekten sessizlik ve huşu içinde dolaşma zevkine ulaşıyorsunuz. Mdina’da yaklaşık 300 kişi yaşıyor, kamu araçları dışında araç girmesi yasak. Şehri çevreleyen surlarda 8 yıl restorasyon yapılmış. Şehre giriş ve çıkışın sağlandığı iki önemli geçiş; Mdina ve Greeks kapıları. İçeride ayrıca müzeler de bulunmakta. Mdina National Museum of Natural History bunlarda biri. Biz gezmedik ama içinde doğal hayatı gösteren sergiler bulunmakta. Barok mimariye sahip ve giriş ücreti 5 Euro. Şehre girişte sol tarafta yer almakta. Mdina’da ayrıca St. Paul Katedrali ve St.Paul Müzesi’ni (St. Pawl Kilisesi) gezebilirsiniz. Müzenin girişi ücreti de 5 Euro. Katedral Havari Aziz Paul’e adanmış bir Roma Katolik katedralidir. 12. yüzyılda kurulmuştur. Döşemede Malta şovalyelerinin anlatıldığı karolar bulunmaktadır. Muhteşem vitray işçiliği görülmeye değer, mutlaka gezmelisiniz derim.
Barok tarzda inşa edilmiş olan Mdina Gate, Şehrin Ana Kapısı- Vilhelna Kapisiolarak da anılmaktaMdina sokaklarıMdina St. Paul Katedrali
Rabat : Genelde Valetta ve Mdina’nın gölgesinde kalsada kesinlikle gezilmesi gereken bir kasaba/yerleşim yeri Rabat.
Malta Katolik bir ülke dolayısıyla St. Paul Kilisesi oldukça önemli. Aziz Paul’ün, misyonerleriyle birlikte geçirdiği bir gemi kazasının ardından buraya sığındığı ve kilisenin altındaki yer altı mağarasında yaşamaya başladığı rivayet edilmekte. 17. yüzyıldan kalma etkileyici bir yapı olan St. Paul Kilisesi’nin barok tarzda güzel bir cephesi bulunmakta.
St. Paul’s Catacombs: Rabat’ta kesinlikle görmeye değer bir yer olan Catacombs’ları mutlaka görün derim. Roma geleneklerine göre ölüler şehir yakınlarında yeraltı mezar odaları yapılarak buralara gömülmekteydi. Rabat’taki bu yeraltı mezarları Malta’daki en büyük yeraltı mezarıdır. Rabat’ın biraz dışında kalan Dingli Kayalıkları deniz seviyesinden 250 metre yükseklikteki olup nefes kesici bir manzarası bulunmakta.
St. Paul’s Catacombs
Dingli Kayalıkları: Rabat’ın biraz dışında kalan Dingli Kayalıkları deniz seviyesinden 250 metre yükseklikteki olup nefes kesici bir manzarası bulunmakta. Rabat’tan otobüsle kısa sürede ulaşabiliyorsunuz. Burada biraz komik bir anımız da var. Mutlu mesut kayalıkları dolaştıktan, fotolarımızı çektikten sonra dönüş yoluna geçtik. Dönüş yolunda biraz yürüdükten sonra akşam olmaya ve hava serinlemeye başladığı için önümüze gelen bir durakta beklemeye artık otobüs/taksi ne bulursak binmeye karar verdik. Başladık beklemeye ama ne gelen var ne giden. Gerçekten çok tuhaf bir duraktı. Caddeden sadece özel araçlar geçiyordu o da çok sık değil. Ayrıca yaya da olsa gelen giden yoktu, biraz ıssız bir yerdi. Yaklaşık 30 dakika bekledikten sonra, hava da kararmaya başlamıştı, biraz umutsuzca bari karı-koca bir çift falan geçerse durduralım diye düşünüp çekingen çekingen araçlara el uzatmaya, kısaca otostop yapmaya çalıştık. Nafile, kimse durmuyor-gerçi ben de olsam durmam- bu iş böyle olmayacak biraz daha yürüyelim bari dedik ve yürümeye başladık. Yaklaşık 200 metre ilerleyip sola dönünce merkeze geldik. Meğer bir tık uzaklıkta bekler dururmuşuz. O saçma otobüs durağı bizi yanılttı. Muhtemelen çok seyrek araç geçen tenha bir sokakta boşu boşuna yarım saat beklemişiz üstelik medeniyete bir adım ötede. Neyse bu da böyle bir anıydı işte:)))
Malta Adası
4. Gün: Malta Blue Grotto ( Mavi Mağara ) Bu coğrafi oluşum karada yada denizde farketmez beni her zaman farklı heyecanlandırır. O nedenle de nerede denk gelsem daha önce benzerini gördüm demeden tekrar görmeye çalışırım. Malta’ya geldiyseniz şanslısınız, görmek isterseniz çok güzel bir grotto deneyimi yaşayabilirsiniz. Kuvvetle tavsiye edilir. Mavinin onlarca tonu, tam bir görsel şölen. Burası adanın güneyinde Qurendi şehrinin kıyıları ve büyüklü küçüklü birçok mağara var. Yaklaşık 30 dakika süren tekne turlarında 3 tane mağaraya giriliyor, gerçekten de çok güzel bir tur. Valletta’daki otobus terminalinden 71 numarali otobusle gelebilirsiniz. Yolculuk yarım saat sürüyor. İnmeniz gereken durak Wied Iz-Zurrieq (Blue Grotto). Tekne turu 8 Euro. Çevrede birçok kafe bulunmakta. Tekneler 8 kişilik, sıraya giriyorsunuz her 8 kişi de bir tekne kalkıyor. Elbette havanın elverişli olması gerek yoksa turlar yapılamıyor.
Malta Blue GrottoMalta Mavi Mağara
Yazımızda buradan sonra bahsi geçen ziyaret noktaları, kimini gerekli görmediğimiz kimini de zaman darlığı, hava şartları, ziyaret yerinin açık olmaması gibi nedenlerle tarafımızca gezilemedi. Ancak adada yapılabilecekler arasında olduğu için bütünlüğün bozulmaması adına bahsetmeden geçemeyeceğiz.Sizler açıklamalar ışığında listenize ekleyebilir/çıkarabilirsiniz.
Popeye village(Temel Reis Köyü) –Açıkçası biz tercihen gitmedik. Çocuklu ailelerin daha çok ilgisini çekebilir. Uzaktan görmekle yetindik. Mellieha şehrinde, 1980 de Robin Williams’ın başrolde olduğu “Popeye” adlı müzikal film için yapılmış bir film seti.
İnşaası 1979 yılında 7 aylık bir çalışma ile olmuş. Film sonrasında bir süre atıl kalmış, sonrasında eğlence parkına dönüştürülmüş. Girişi ücretli, yetişkin 6,5 euro. Burayı ücret ödemeden yukarıdan görebilir ve fotoğraf çekebilirsiniz. Köyde restoran, kafe ve bar bulunuyor. Evlerin içerisine girilebiliyor, dekorlar olduğu gibi korunmuş. Bunların haricinde Popeye Village düğün, doğum günü kutlaması gibi çeşitli organizasyonlar için tamamıyla kiralanabiliyormuş.
Popeye Village
Hypogeum of Hal-Saflieni– UNESCO Dünya Mirasindan biri. Malta’da Paola şehrinde yer alan yeraltı mezarları. Gittiğimizde kapalıydı, giremedik, onun yerine Rabat şehrindeki St.Paul Catacombs’a gittik. İçeride resim çekilmesi yasak. Arkeologlar tarafından 7000 kişinin kalıntıları bulunmuş. MÖ 3000 yıllarına ait. Gitmek isterseniz yer olarak 3 cities’e yakın. Biletinizi gitmeden 3-4 ay önce online almanız tavsiye olunur yoksa ziyaret etme ihtimaliniz olmayabilir. İçeri sadece 10’ar kişilik gruplar halinde ziyaretçi alıyorlar. Yine de dilerseniz gittiğinizde turist ofisinden bilet temin etmeye çalışabilirsiniz. Ziyaret ücreti 32 Euro.
Hypogeum of Hal-Saflieni
Hagar Qim ve Mnajdra –Türkiye’deki Göbekltepe bulunana kadar dünyanın en eski tapınağı ünvanını taşıyan kireç taşından, megalit iki tapınak. Kazı alanına girdiğinizde önce tapınakların tarihini ve ziyaret edilecek alanı anlatan üç boyutlu film izliyorsunuz sonra da müze alanını ziyaret ediyorsunuz. Tapınaklar güneşe göre tasarlanmış. İki tapınak arası yaklaşık 500 metre. Üzerleri korunmaları amacıyla tente ile kapalı. Malta adasında Qrendi kasabasındalar. Valetta’dan 35 numaralı otobüsle ulaşılabilir.
Hagar Qim Arkeoloji Parkı
Tarxien Temple (Terxien Tapınakları)– Tapınaklar, yaklaşık M.Ö. 3150 yıllarına tarihlenmektedir. Site 1992’de Malta adasındaki diğer megalitik tapınaklarla birlikte Unesco Dünya Mirası Listesine alınmış. 1913 yılında çiftçiler tarafından tesadüfen keşfedilmiştir. Hgar Qim ve Mnajdra gibi üstü örtülerek koruma alınmış. Bu tapınakların birinden çıkarılan ve inanışına göre bereket ve doğurganlık simgesi olan ünlü “Fat Lady Heykeli” Ulusal Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.
Fat Lady-Malta Ulusal MüzesiTarxien Tapınakları
Ghar Dalam- Gitmedik ancak yazımın başında sözünü ettiğim için kendisinden bahsetmeden geçemeyeceğim. Malta Adasının Birzebbuga kasabasında bulunan 144 metre uzunluğundaki mağara. Bu mağarada son buzul maksimumum sonunda Malta’da mahsur kalan ve daha sonra soyu tükenmiş hayvanlara ait kemik kalıntıları bulunmuştur. (Son buzul maksimum dünya iklim tarihinde bir dönemdir.) Buradaki müzede, bulunan kalıntılar sergilenmektedir. Ziyaret en fazla 10-15 dakikanızı alır.
Ghar DalamMağarası
5.Gün: Gozo Adası –Adadaki 5. günümüzü tam gün Gozo adasına ayırdık. Malta Cumhuriyetinin ikinci büyük adası ve Malta Adasına 5.5 km uzaklıktaki bu güzel ada ile ilgili detaylı yazımızın linki aşağıda bulunmaktadır.
Malta Adası gece hayatı: Malta Adasındaki St. Julian’s bölgesi gece hayatının merkezi desek kesinlikle abartmış olmayız. Özellikle her iki tarafında barlar ve gece klüplerinin bulunduğu Triq Santa Rita Steps, bir tür barlar sokağı ama çok çok daha hareketli ve bol seçenekli. Paceville’de sokaklar geceleri dop dolu, klüpler, men’s club’lar, barlar ve casinolar. Bunların en popülerlerinden biri 3 katlı Havana Club ve Hugo’s Club. Sokaklar sabahlara kadar canlı.
Paceville geceve sokakların kalabalığıTriq Santa Rita Steps
Gozo, Comino Adaları gezilecek yerler ve Malta Yeme İçme başlıklı yazılarımıza aşağıdaki linklerden ulaşılabilir.